Bir öğretmen çocuğu olarak 7 Eylül 1907’de İzmir’de dünyaya gelen Saygun, çoksesli müziğin öncüsü, etnomüzikolog ve öğretmen olarak Türk müzik yaşamının temel taşlarından biridir. Kırk yıl, ara vermeden ve aynı üretkenlikle her çeşit müzik biçimine örnek vermiştir. Ayrıca folklor ve etnomüzikoloji alanında müzikbilimsel araştırmaları, Bela Bartok ile birlikte yazdığı Folk Music Research in Turkey adlı bir kitabı da bulunmaktadır.

Saygun, müzik eğitimine 13 yaşında, İzmir’de başlar, armoni ve kontrpuanı kendi kendine öğrenir. 1928’d e devlet bursu ile Paris’e giderek Madame Eugene Borrel, Vincent d’Indy, Monsieur Borrel, Souberbielle ve Amadee Gatoue ile çalışır. Türkiye’ye dönünce Ankara ve İstanbul konservatu-varlarında çeşitli öğretim hizmetleri verir. 1936’da Türkiye’ye gelen ünlü Macar bestecisi ve halk müziği uzmanı Bela Bartok ile halk ezgilerini incelemek üzere Anadolu’yu gezerler. Bu işbirliği sonucu pek çok halk ezgisi derlenmiş ve notaya aktarılmıştır.

Saygun, 1939’da Halkevleri denetçiliğine getirilir, bu görevle yurdun çeşitli köşelerini gezerek yerel ritim ve melodi yapılarını inceler. Aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu ve TRT Yönetim Kurulu üyelikleri yapar. Müzik profesörlüğündeki son görevi, İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda etnomüzikoloji ve kompozisyon dersleri vermek olmuştur.

Saygun’un ülke sınırları dışında adını duyurmasını sağlayan ilk olay, 1947’de Paris’in Pleyel salonunda Lamoureux Orkestrası tarafından Yunus Emre Oratoryosu’nun seslendirilmesidir. Aynı yıl Uluslararası Halk Müziği Birliğine yönetim kurulu üyesi seçilir. Almanya, Macaristan, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi pek çok ülke tarafından ödüllere, nişanlara değer bulunmuş, 1971’de Devlet Sanatçısı olmuştur.

Saygun’un mod öncesi ve mod içi müzikler üzerine yaptığı araştırmalar, bugün Türkiye’deki çoksesli müzik çalışmalarına ışık tutmuştur. Yapıtlarının tümü modal yapıda, bazen de pentatonik karakterdedir. 1934’te yazdığı tek perdelik operaları, Türkiye’de opera türünün ilk örnekleri olmuştur. Bestecinin bundan sonraki opera, oratoryo ve sahne kantatalarında genellikle gerçeği arayan insanın çilesi konu alınır.

Besteci Türkçenin konuşma dili olarak kendine özgü söyleyiş ve seslenişini göz önünde tutarak müzik dilinde prozodiye titizlikle özen göstermiştir. Saygun’un opus sayısı 77’ye varan bestelerinde halk ezgileri kadar halk masalları, destanlar ve gizemsel İslam ilahileri de yer alır. Saygun 6 Ocak 1991 tarihinde İstanbul’da kansere yenik düşmüştür.

Saygun’un Birinci Senfoni’si, beş senfoni arasında geleneksel biçim anlayışına en bağlı olanıdır. Dördüncü bölümde aksak ritimler belirgindir. Tempo bir ivme kazanarak hızlanır bölüm, dorukta güçlü bir gürlükle sona erer.