Anımsarsınız eğer gönlünüz okumakta ve kitapta gönlünüz varsa. Gazete de haber yaptı bildiğim kadarı ile Akdeniz Üniversitesi Kitap Fuarı 01.Eylül.2018 günü açıldı. Fuarı Suna Hanım adlı kişi düzenliyor. Mühendislik Fakültesi civarında. Fuar 1-16 Ekim tarihleri arasında. Mutlaka herkes iyi niyetle iştirak ediyor fuara. Başta Üniversitenin Rektörü Mustafa ÜNAL ve Büyükşehir Belediye Başkanımız Menderes TÜREL, İl Milli Eğitim Müdürü Yüksel ARSLAN olmak üzere, açılıştaydılar. Rektör, bu fuarın kalıcı olacağını, geleneksel olacağını belirtti. Bunun bir düşün gerçekleşmesi olduğunu söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı da fuarın kültüre okumaya büyük önemi olduğunu vurguladı. Antalya’da bu tür etkinliklerle kültür şehri olmayı da benimsediğini anlattı.

Fuara 76 civarında yayınevi ve kitapevi katılım sağladı. Ayın birinde açılan fuara ne üniversiteli öğrencilerin, ne halkın, ne de ilköğretim ve orta öğretim öğrencilerinin ilgisi olmadı. Sadece kemer ilçesinde dört beş araçla öğrenciler getirildi. Getirilen öğrenciler sadece gel denildiği için geldikleri söylediler. Kısacası yedi gün boyunca fuara katılan Yayıncı ve kitap evleri kan ağladı. Bende katıldığım için net söylüyorum. Sinek avlamak denilen deyim gerçekleşti.

Fuara katılmamın tek önemli yönü: Akdeniz Üniversitesi Hukuk Bölümü Hocası ve Rektör danışmanı,  çok önemli değer Feyzullah ARSLAN Beyefendi ile tanışmak ve eğitimi konuşmamız oldu.

Organizasyonu gerçekleştiren Suna Hanım, taahhüt ettiği ne okuyucu ne de fuarın bir milyon ziyaretçisi olacağını yerine getiremedi. Yani kimse gelmedi. Elbette şirketi zor durumda kaldı. Fakat bunu kitapevlerinden ve yayın evlerinden karşılaması mümkün değil. Çünkü katılımcıların verdikleri öndelikler bile boşuna gitti. Katılımcıların yevmiyeleri, geliş gidiş yol parası, barınma bedelleri hep cepten harcandı.

Suna Hanım hille-i şer dediğimiz tipten dilekçe ile Rektörlüğe topluca dilekçemiz olsun. Katılım sağlanmadı. Erken kapatalım anlamında dilekçe yazarak katılımcılarla imzalanan formatın üstünü değiştirerek “Katılımı sonlandıralım. Suna Hanımın şirketine çadır ve stant parası verelim” anlamında bir yazı yazarak imzalatılan yazıdan zararı karşılamaya çalışıyor. Alınmayan bir hizmetten nasıl talep ediliyor anlamak mümkün değil sanırım. Aslında her katılımcıya zararlarının karşılanması gerekmiyor mu? Kazanmadan vermek tanrıya mahsus olsa gerek.

Haydi çıkın işin içinden…