19.
yüzyılın en verimli ve en sevilen Fransız yazarlarından. Hiçbir zaman büyük bir
edebiyatçı sayılmamışsa da, önce oyunları, daha sonra da tarihsel romanlarıyla
büyük ün kazanmıştır. Özellikle, Kardinal Richelieu dönemindeki dört gözü pek
kahramanı anlattığı, romans tarzındaki dili Les Trois mousquetaires
(1844 Üç Silahşörler1934, 1998) ve Le Comte de Monte-Cristo
(1845 Monte Kristo Kontu) en tanınmış yapıtlarıdır. Dumas’nın renkli,
açık yürekli, bazen pek inandıncı olmayan bir üslupla kenidi olağanüstü
yaşamındaki olayları aktardığı Memoires (1852-54 Anılar) adlı yapıtı romantik
dönem Fransız edebiyat yaşamına da ışık tutar. Dumas’nın babası
Thomas-Alexandre Davy de La Pailleterie, La Pailleterie markisi ile Santo
Domingolu bir Siyah olan Marie Cessette Dumas nın evlilik dışı çocuğuydu. Ancien
regime (eski rejim) döneminde sıradan bir askerken 1786’da Dumas adını aldı ve
daha sonra apoleon ordusunda generalliğe kadar yükseldi. Sonradan, özellikle
1806’da markinin ölümü üzerine ailenin parasal durumu bozuldu. Alexandre Dumas,
geçimini sağlamak amacıyla genç yaşta Paris’e gitti. Avukat olmayı düşlüyordu,
ama geleceğin Fransa kralı Orleans dükü Louis-Philippe’in hizmetine girdi.
Sonra da şansını tiyatroda denemeye karar verdi. Oyuncu François-Joseph Talma
ve sonradan romantik okulun başını çekecek olan genç şairlerle ilişki kurdu.
Dumas’nın, günümüz anlayışına göre kaba, fazla gösterişli ve melodramatik
bulunan oyunları, 1820’lerin sonu ve 1830’ların başında büyük ilgi görüyordu. Henri
III et sa cour (1829 III.Henri ve Sarayı) adlı oyununda Dumas, Fransız
Rönesansı’nın gösterişli bir tablosunu çizidi. Napoleon Bonaparte (1831) yeni
ölen imparatorun efsaneleşmesinde rol oynadı. Antony’de (1831 Antoni yahut
İkmail-i Namus, 1875) ise, zina ve şeref kavramları çağa uygun biçimde
yorumlanıyordu. Dumas oyun yazarken bir yandan da tarihsel romanlarla
ilgilenmeye başladı ve başta Auguste Maquet olmak üzere başka sanatçılarla
birlikte çalıştı. Bu yapıtlarda, olayların akla ve tarihsel gerçeklere uygun
olmasına genellikle özen gösterilmiyor ve kişilerin psikolojisi yeterli biçimde
yansıtılarnıyordu. Dumas’nın temel kaygısı , renkli bir tarihsel fonda,
genellikle 16. ve 17. yüzyılda geçen heyecanlı bir öykü yaratmaktı. Dumas başarı
kazandıkça kenidini pahalı zevklere verdi ve borçlarını ödeyebilmek için daha
kısa sürede daha çok yazmaya başladı. Aynı zamanda gazetecilik yapıp gezi
kitapları yazarak da para kazanmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Üç
Silahşörler’in Türkçede birçok kısaltılmış baskısı yapıldı. Tam metni ise ilk
kez 1972’de üç cilt olarak yayımlandı. Dumas’nın Türkçede yayımlanan öbür
tanınmış yapıtları, Üç Silahşörler’in devamı niteliğindeki Vingt ans apres
(1845 Yirmi Yıl Sonra, 2 cilt), Dix ans plus tard ou le vicomte de
Bragelonne ( 1848-50 Demir Maske) ve La Tulipe noire(1850 Kara Lale)
dır. Oyunlarından ikisi Mınakyan Tiyatrosu’nda oynandı. Ünlü oyunu Aktör
Kean’de Raşil Rıza ve Sadi Tek tiyatrolarında 1926-1944 arasında 8 kez
sahnelendi.