Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nde (ALKÜ) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında, KADEM işbirliğinde kadına şiddet konusu konuşuldu.
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Kadın ve Demokrasi Kulübü (KADEM), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle İşletme Fakültesi Konferans Salonunda bir konferans düzenlendi. Kadına Şiddet konulu seminere, akademisyenler, daire başkanları, fakülte sekterleri ve öğrenciler katıldı. Konferansa konuşmacı olarak katılan Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Sosyal Hizmetler Uzmanı Fatih Kılıçarslan, “Kadına Şiddet” konusu hakkında salonda bulunanları bilgilendirdi.

“Topyekun mücadele etmesi gerekiyor”
“Kadına şiddet karşısında birey veya toplum ‘Banane, beni ilgilendirmez’ diyemez” şeklinde konuşan Kılıçarslan, “Kadına şiddetin engellenebilmesi için her birimizin topyekûn mücadele etmesi gerekiyor. Bu sadece kolluk kuvvetlerinin üstesinden gelebileceği bir mesele değildir. Her birimizin önce bu konuda bilinçlenmesi, farkındalık yaratması ve duyarlılık göstermesi gerekiyor. Bu vesileyle Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi KADEM öğrenci topluluğunu kutlarım. Meslek sahibi olmak insanı mutlu etmiyor. Başarılı olmak insanı mutlu etmiyor. Güvenli ilişki, sağlıklı iletişim, sağlıklı bir sosyal çevre sahibi olmak çok daha önemlidir. Bugün öğrenciler üniversiteleri tercih ederken sadece para ve statü kazandıran meslekleri artık tercih etmiyor. Sadece kendisinin sevdiği ve becerisiyle ön plana çıkacağına inandığı mesleklere yöneliyor. Para kazanmayı ve başarmayı sistem bize yıllar içerisinde temel amaç halinde getirdi. Ancak yaşadığımız sorunlar bizleri artık öyle bir noktaya getirdi ki insanoğlu mutlu olmayı, güvenli olmayı kendisi için daha önemli hale getirdi” dedi.

Şiddetin sistematik olduğunu ifade eden Kılıçarslan şöyle konuştu:
“Neden? 2017 yılında her 10 çiften 4’ünün 5 yıl içinde boşandığı tespit edilmiş. Yeni kuşak evlilikleri sürdüremiyor. Bireyler eğitim ve meslek sahibi olabilirler ama evliliklerini sürdüremiyorlar. Bu ülkede ciddi anlamda baba problemi var. Bu ülkede erkek çocuklar anne ve babalar tarafından yetiştiriliyor. Sorunun bir tarafını diğer tarafa yükleyerek sağlıklı çözümler üretemeyiz. İnsanın ruh sağlığı sorunlarını çözümlemede, koruyucu önleyici ruh sağlığı hizmetlerini yaygınlaştırmalıyız. Mesleğimiz, rolümüz ne olursa olsun, öncelikle kendi ruhsal gelişimimizi, kişilik gelişimimizi, duygusal gelişimimizi, sosyal gelişimimizi sağlamak çok önemlidir. Aile içi şiddet sistematiktir. Demek ki şiddet aslında toplumsal kültürün getirdiği bir sonuçtur. Ruhsal hastalıklar eğer biyolojik değilse açıkça söylüyorum, toplumsaldır. Birçok birey ailesinin ve toplumun ruhsal yükünü üzerinde taşır. Aile içi stres faktörleri çocuğun doğduğu andan itibaren ruhsal gelişimini olumsuz etkilemiştir. Nasıl? Anne babanın ilişkisinin sürekli çatışmacı olarak ilerlemesi çocuğu olumsuz yönde etkiliyor. Tabi böyle sağlıksız aile ortamında yetişen çocuk evliliğinde de o stres faktörünü aktarır. Bu yaşanan problem aslında bugünün problemi değildir. Kuşakların size aktardığı bir problemdir”
Gün boyunca devam programlarda Kılıçarslan’dan sonra ayrıca, Rüveyda Ata “Kadın Beyni- Erkek Beyni”, Ayşe Çörtük “Kadın Olarak Var Olmak” ve Narin Özer de “Güzellik Dayatması Altında Tüketim Nesnesine Dönüşen Kadın” konularında söyleşi birer söyleşi gerçekleştirdi.
Programın arından Kılıçarslan’a “Alaaddin Keykubat Mührü” takdim edildi.