36 yıllık meslek hayatımın hemen hemen 30 yılı sahada festival izlemekle geçti. Hiçbir zaman bir siyasi etkinliğin veya organizasyonun bir parçası, daha doğrusu adamı olmadım. Hep perde arkasını eksikleri yanlışları hataları yazarak bunların gelecek festivale ışık tutmasını sağlarken, başarılı organizasyonu da hiçbir zaman yazmaktan imtina etmedim. Benim için festival Antalya demektir. Festival Antalya’nın 56 yıllık bir serüvenidir, halkın malıdır. Başkanlar siyasi figürler gelir geçer, ama festival yaşamaya devam etmiş ve edecektir.

Dün kortejin hazırlanış sahasındaydım. Birçok sanatçı festivale katılım sağlamasına rağmen nedense korteje katılmadı. Oktay Kaynarca, Türkan Şoray ve İlyas Salman zaten festivalin en starları da bu isimlerden oluşuyordu. Antalya Türkan Sultanını ve geçmişte olduğu gibi Türk sinemasının duayenlerini görmeye alışmış göremeyince de sükutu hayale uğradı.

Kortej hazırlıklarını ziyaret eden Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, konuk sanatçıları tanıttı. Kortej cam piramitten eski Belediye binasında sona erecek bitişe doğru yola çıktı. Yol boyunca binlerce insan sinema sanatçılarını görmek, onlara dokunmak için adeta bir birleriyle yarıştılar.

Cumhurbaşkanı mı geliyor!!!

Kortejin cam piramitten çıkışından sonra 5M Migros kavşağından 100. Yıl sonuna kadar trafik yolları yaya ve trafik geçişine kapattı. Antalya Kültür Vakfı AKM’den çıkan veya yan yolların bağlandığı noktalarda araçlar kuyruk halinde bekletildi. Kortej sona ermesine rağmen ve aradan bir saat geçmesine rağmen yollar açılmadı. Trafik polislerine sorulan “Neden bekliyoruz” sorusuna bir türlü yanıt alınmayınca, sinirler gerildi. Önümdeki araçta bulunan bir bey, hastanende doktor olduğunu ve ameliyat yapmak için acil olarak gitmesi gerektiğini söylemesine rağmen, çabaları yanıtsız kaldı. “Cumhurbaşkanı Festivale geliyor’’ şeklinde çıkan fısıltı şeklindeki söylentiye ben inanmadım. Cumhurbaşkanı gelecek olsa Başkan Böcek bunu duyurmaz, bu reklamı kullanmaz mıydı ?…

Aklıma ilk gelen bir bakanın gelişi oldu. Bu tür şatafatı çok sevdiklerinden dolayı, yetkililer de kraldan çok kralcı olduklarından halka bu eziyet ediliyordu. Bir saat sonrası ne gelen, ne geçen oldu ve güneşin altındaki işkenceden kurtulan vatandaşlar derin bir OOOhhh çektiler.

BASIN MENSUPLARI TARTAKLANDI

Bana göre bu organizasyonu hangi amaçla ve kim yapıyorsa yapsın, bu şapka ona 5 numara büyüktür. Bu zati muhterem değil Altın Portakal, kasaba şenliğini organize etmekle yetinsin. Önceleri salona zorla giren basın mensuplarına canlı yayın yapılıyor diye çalışmasına izin verilmedi. Basının çalışması için yer ayırmayı bilmeyen organizasyon, zaman zaman basın mensuplarıyla sert tartışmalara neden oldu. Bazı basın mensupları ki ben dahil içeri girmek için adeta isyan etti. Doğrusunu söylemek gerekirse 30 yıllık Altın Portakalı izlerim ilk defa böyle bir rezil organizasyonla karşılaştım.

10 bin kişi izledi..

Festivalin en güzel tarafı Onur Ödülleri töreni. Halkla bütünleşti. Sahne dekoru muhteşemdi. Ne yazık ki davet edilen vatandaşlarımız 6 yaşındaki çocuklarını da pikniğe gidercesine alıp festivale getirmişti. Şortlu, terlikli izleyiciler şık giyinen hanımların yanında komik kaldı. Duayen sanatçıların ödül alması ile duygusal anlar yaşandı. Atatürk ilkeleri bu geceye damgasını vurdu.

NEDEN BÖCEK?

Benim konuğum olarak festivale katılan Gürcistan asıllı Hint film eleştirmeni Büyükşehir Belediye Başkanı için yanlarında oturanların ‘Böcek gelecek, Böcek geldi’ gibi sözlerini cep telefonundan Türkçe tercüme edince böceğin ne anlama geldiğini öğrendi ve bana gece sonunda merakla, ‘’Neden Başkana Böcek diyorsunuz? Sizde Böcek kutsal mı? Yoksa boyu kısa olduğu için mi herkes ona Böcek Diyor’’ deyince, O kadar güldük ki, gecenin stresi bir anda yok oldu. Bu güzel hanıma başkanın soy adının Böcek olduğunu söyleyince birlikte güldük…