Merhaba Gündem Gazetesi okuyucuları, tarih tekerrürden ibarettir derler. Dünyamızın bile bugüne gelmesinde birçok evre geçirmiş. Buzul çağı yaşamış. Bu nedenle geçmişte yaşadığımız olumsuzluklar her zaman sadece kişi ve zaman değişikliğiyle yine yaşanır. Konu aynı sahne aynı sadece oyuncular ve zaman değişikliği var. İşte size yaşanmış bir tarihi hikâye ve kıssadan hisse…

Meşrutiyet döneminde Ahmet ağa adında bir Malatya mebusu varmış. Bu zat İttihat ve Terakki Partisinden milletvekili seçildiği halde Meclis’te yemin merasimi dışında hiçbir söz ya da fikir beyanında bulunmamış. Talat Paşa, O’nun gizli bir muhalif olabileceğini düşüncesiyle meclisin kafeteryasında Onunla bir görüşme teklifinde bulunmuş:

“Ahmet ağa,” demiş. “Senin ağzını açıp bir şey söylediğin yoktur. Memleket meseleleri hakkında elbet senin de düşüncelerin vardır. ne söylersin.” diye sormuş.

Ahmet ağa,” Paşa!” demiş. “Ben çobanım. Memlekette çift çubuk, sürü sahibi bir ağayım. Memleket meselelerinden bir şey anlamam.”

Demesi üzerine Talat Paşa itiraz etmiş: “Hayır! Sen memleket meseleleri hakkında fikir sahibi olmasaydın bizim arkadaşlarımız oradan seni namzet gösterip seçtirmezlerdi. Bak görüyorsun biz devlette suiistimalleri önleyemiyoruz. En güvendiğimiz adamların iş başına gelince şahsi menfaat peşinde koştuklarını görüyoruz. Bunu önlemenin çaresi sence nedir?”. Deyince Ahmet ağa:

“Bak paşa hazretleri. Bunu önlemenin bir çaresi vardır. Ama sana söylesem, bunu yapamazsın” demiş. Talat Paşa’nın ısrarı üzerine de:

“O zaman ben yaşadığım hadiselerden bir tecrübemi size nakledeyim. Takdir sizindir” diyerek şunları söylemiş:

“-Ben hayata çoban olarak başladım. Yıllarca çalışıp çırpınarak büyük bir koyun sürüsü meydana getirdim. Nihayet, yaşlandım. Bütün işleri çocuklarıma devrederek işten çekildim. Aradan iki üç gün geçmişti’ ki çocuklarım yanıma gelerek:

“Baba. Sen hiç kurda koyun kaptırır mıydın?” diye sordular.

“Hayır” dedim. Onlar her gece kurda bir iki koyun kaptırdıklarını söylediler. Kendilerine: “Sürüde hiç değişiklik yaptınız mı?” diye sordum. Dediler ki “Sen tecrübeli bir insansın. Bu sürüyü dört zağarla (çoban köpeği) koruyordun. Biz bunu kafi görmeyerek dört yeni zağar daha aldık. Buna rağmen her akşam bir veya iki koyunu kurda kaptırıyoruz. Dediler.

Onlara dedim ki “Bu aldığınız yeni zağarları gece boyunca gözetleyin dedim. Ertesi gün gelip anlattılar Gece yarısına doğru vadiye bir kurt gelip ulumaya başlamış. Yeni zağarlardan biri sürüdeki yerini terk ederek vadiye inmiş. O dişi bir kurtmuş. Bizim zağar onunla oynaşmaya başlamış. Kurtlar iki taneymiş. Erkeği, o zağarın boş bıraktığı kısımdan sürüye saldırarak bir koyun yakalayıp vadiye götürmüş. Dişi kurtla işini bitiren bizim zağar yerine dönmüş.

Bu durumu öğrenince onlara dedim ki “Bu zağarla kurt, daha evvel bulundukları bir sürüde bu işi yapmakta olmalılar. Onun kafasına sıkıp öldürün” Böyle de yaptılar. Fakat ertesi gün yeni zağarlardan bir diğerinin yine aynı işi yaptığını söylediklerinde: “Yeni aldığınız zağarların hepsinin kafasına sıkın ve gözetlemeye devam edin. Bunu da yaptılar. Fakat yine de kurda koyun kaptırmaktan kurtulamadılar. O zaman anladım ki, geldiği yerde bu işi yapan yeni zağarlar bizimkilere de bu işi öğretmişler, onlara da bu hastalığı bulaştırmışlar. Onlara “Dört tane, hiçbir sürüde kullanılmamış yeni zağar bulun. Bunlar bizimkilerle bir araya gelmeden, bizimkilerin hepsini öldürün ve sürüyü bu zağarlara teslim edin” dedim. Bu suretle kurda koyun kaptırmaktan kurtulduk. Zannımca, memleket idaresinin de bir sürü idaresinden farkı yoktur. Ben yaşadığım bu tecrübeden bunu anladım. Takdir sizindir paşa “demiş.

Bu olayı hayretle dinleyen Talat Paşa, olayın memleketi idare edenlerde bittiğini anlayınca Ağaya dedi ’ki:

“Bak Ahmet Ağa, benim merak edip seni konuşturduğum gibi, ol’aki Padişah da seninle görüşmek isterse, bu bana anlattığın hikayeyi sakın O’na anlatma !..” diye tembihlemiş. Anlayacağınız memleketi idare edenler menfaat karşılığı memleketi soyduruyorsa kilit hiçbir zaman çare olmaz. Ekonomisi de düzelmez. Her gelen bürokratta o düzene uyar, düzene uymayanlarda cezalandırılır.

Anlayana ne mutlu

Haydi hayırlısı….