Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, soğanda hastalıktan kaynaklı yaşanacak fiyat artışına dikkat çekerek, “Soğanda rekoltenin düşük olması nedeniyle Ağustos-Eylül aylarında üreticiden 1,1-1,2 TL’den alım yapılmıştı. Soğanların meydana gelen çürüme ve kararma sonrası ülkemiz genelinde yüzde 80 civarında bir ürün kaybı yaşandığını tahmin ediyoruz. Bu nedenle Ocak ayının sonu ve Şubat ayında ortasında 8-10 TL’ye soğan yersek tüketiciler şaşırmamalı” dedi.
Antalya Ticaret Borsası Ekim ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında yapıldı. Yönetim Kurulu’nun bir aylık çalışmasıyla ilgili üyelerin bilgilendirildiği Meclis’te ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, ekonomi, tarım ve Yöresel Ürünler Fuarı’yla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Antalya’nın 2000 yılından bu yana her yıl ortalama 2000 futbol sahası büyüklüğünde tarım arazisini kaybettiğini söyleyen Çandır, Antalya’da bulunan Bozova, Demre, Kınık, Kumluca, Manavgat, Serik, Söğüt ve Zümrütova’nın “Büyük ova koruma alanı” olarak ilan edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirirken, “Koruma altına alınan 8 ovamız için teşekkür ediyoruz. Hükümetimizden ve yerel yönetimlerimizden, kentimiz ekonomisinde yüzde 18 paya sahip olan ve tüm kırsala nüfuz eden, ülkemiz ortalamasının 7 kat üzerinde bir değerle 10 milyar TL düzeyinde ekonomik bir değer yaratan tarım topraklarının daha fazla korunmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
İlimiz tarımının ve tarımsal ticaretinin geliştirilmesi, sorunlarının belirlenmesi ve çözüm önerileri geliştirilmesi amacıyla toplanan ATB meslek komitelerinde, artan maliyetler, döviz kurunda yaşanan gelişmeler, uzayan vadeler ve finansal erişimde yaşanan zorluklar, enflasyonla mücadele programı, konkordato, birikmiş KDV’lerin iadesi, ihracatta nakliye bedellerinin artması, ürün birim fiyatları, tarımda işçi bulamama sorunu gibi konuların gündeme geldiğini kaydeden Çandır, “Enflasyonla mücadele kapsamında, hatırlayacağınız üzere aybaşında tüm üyelerimize çağrıda bulunmuştuk. İçerisinde bulunduğumuz ekonomik sarmaldan çıkma niyetimizi ortaya koymak için bizlerde firma düzeyinde bu topyekun mücadeleye destek olan ve imkanları ölçüsünde sorumluluk alan üyelerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Bu konudaki temel görüşümüz, gönüllü yapılacak süreli indirimlerle tüketici enflasyonundaki hızlanma yavaşlayacaktır. Ancak, enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi için zaman geçirilmeden ekonomik ve mali politikalarla bu mücadelenin planlı bir şekilde desteklenmesi gerekmektedir” dedi.

“Konkordatoda Suistimale fırsat verilmesin”
Konkordato konusunda üyelerin kaygılı olduğunu bildiren Çandır, “Bildiğiniz üzere daha evvel iflas erteleme ile yaşadığımız problemler bulunmaktaydı. Bu sorunlar şimdi de konkordato ile gündeme gelmektedir. Verilere göre kanunun yayım tarihinden sonra, Eylül ayı sonuna kadar toplamda 220 şirket konkordato talebinde bulundu ve bu başvurulara ilişkin olarak geçici mühlet kararı verildi. Umudumuz bu sayının daha fazla artmaması yönündedir. Gerçekten dürüst ve nitelikli iş insanlarının ticarette kalabilmesi için önemli bir enstrüman olan konkordato mekanizmasının olası suistimallere karşı revize edilmesini talep ediyoruz.”

“Tarıma özgü sosyal güvenlik talebi”
Tarım sektörünün işçi bulmada yaşandığı sıkıntıyı dile getiren Ali Çandır, tarım sektörünün Türkiye’deki en önemli sorunun işçilik olduğunu kaydetti. Çandır, fındık bahçelerinde Suriyelilerin, hayvan otlatmada Afganların çalıştığı sektörle ilgili şunları paylaştı:
“Çobanımızdan seralarda çalışan işçilerimize kadar birçoğu yabancı uyruklu olmuştur. Bu konuda uzun yıllardır dile getirdiğimiz tarım sektörüne yönelik özel bir sosyal güvenlik sisteminin kurulması işçi sorunumuzun çözülmesinde ilk basamak olacaktır. Sektörümüzün yapısına uygun ve mevcut sosyal yardımlarında içerisinde bulunduğu tarıma özgü bir sosyal güvenlik sistemi geliştirilse istihdama ve ekonomik büyümeye daha fazla katkı sağlayabiliriz. Sosyal yardımlarla birleştirilmiş ve maliyeti düşürülmüş bir sosyal güvenlik sistemi tarımın itibarını yeniden kazandırılmasında da önemli bir rol oynayacaktır. Mevcut sosyal güvenlik yüküyle tarımda işçi çalıştırmak neredeyse imkansızdır.”

“Soğanın yokluğu acı olacak”
Ürün fiyatlarının her zaman gündeme gelen konu olduğuna dikkat çeken Çandır, bu yıl soğanda hastalıktan kaynaklı yaşanacak fiyat artışına dikkat çekti. Çandır, “Soğanda rekoltenin düşük olması nedeniyle Ağustos-Eylül aylarında üreticiden 1,1 – 1,2 TL’den alım yapılmıştı. Ancak alınan soğanların meydana gelen çürüme ve kararma sonrası ülkemiz genelinde yüzde 80 civarında bir ürün kaybı yaşandığını tahmin ediyoruz. Bu nedenle Ocak ayının sonu ve Şubat ayında ortasında 8-10 TL’ye soğan yersek tüketiciler şaşırmamalıdır. Bu yıl soğanın yokluğu acı olabilir. Hatırlayacağınız üzere haziran ayının başında ülke gündeminde epeyce yer almıştı” diye konuştu, Örtü altı üretimin başlamasıyla domates fiyatlarında biraz düşüş beklediklerini bildiren Çandır, zeytin konusunda yapmış olduğumuz farkındalık ve coğrafi işaret tescili sonrası Antalya Tavşan Yüreği Zeytinin daha yüksek fiyattan alıcı bulmasının sevindirici olduğunu söyledi. Çandır, Tüm zeytincilerimiz ve üyelerimize devam eden hasatta bereketli kazançlar diliyorum. Hububat için özellikle yayla kesimlerimizde yavaş yavaş hazırlıklar başlıyor. Tüm üreticilerimiz ve üyelerimize şimdiden kolaylıklar diliyorum” dedi.

YÖREX teşekkürü
24-28 Ekim tarihlerinde düzenlenen 9.YÖREX fuarında yerli ve yöresel ürün üretiminin artırılması ve ulusal ve uluslararası ticaretinin geliştirilmesi için çalışmalar yaptıklarını anlatan ATB Başkanı Çandır, “Öncelikle 9’uncu kez YÖREX’i alnımızın akıyla tamamladığımız için başta ekip arkadaşlarım olmak üzere yurtdışından direk olarak kentimize gelerek fuarımızı şereflendiren Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’na, oda ve borsa başkanlarına, yönetimlerine ve meclislerine, kalkınma ajanslarımıza, yerel yönetimlerimize, üreticilerimize ve destek veren herkese sonsuz teşekkür ediyorum.”
YÖREX’in bu yılki ziyaretçi hedefinin 200 bin olduğunu anımsatan Çandır, “YÖREX’i ziyaret eden 207 bin 483 Antalyalı hemşerilerimiz ile yerli ve yabancı misafirlerimize teşekkür ediyorum. Başta Antalya basını olmak üzere yerel ve ulusal medyada YÖREX, yöresel ürünler ve coğrafi işaretler hakkında kamuoyuna bilgiler sunan arkadaşlarımızadır. Desteğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. 9.YÖREX’te, 72 il ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden, verilen son teyitlerle kesinleşen 271’i kurum ve kuruluş (144 oda ve borsa, 19 kalkınama ajansı) 255’i firma olmak üzere toplam 526 katılımcının yer aldığını belirten Çandır, “Yöresel ürünlerimizin ulusal ve yerel market zincirleri ve otellerde daha fazla yer almasını sağmak ve coğrafi işaretler konusunda farkındalığı artırmak için çeşitli etkilikler düzenledik. Düzenlediğimiz etkinliklerimize destek olan TOBB, FAO, PERDER ve OSMED’e ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Ulusal bir fuar organizasyonu ve coğrafi işaretli ürünlerin buluşma noktasına dönüşen YÖREX’i açılış programında da bahsettiğim üzere, önümüzdeki yıl YÖREX’i yurtdışına taşımak, yedi bölgemizde yöresel ürünler ve coğrafi işaretlerle ilgili faaliyetlerimizi yıl boyuna yayılmış etkinliklerle devam ettirmek ve ürün odaklı ihtisaslaştırmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.
ATB Meclis üyeleri toplantıda, sektörleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.