Erzincan’a bağlı Tepecik köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Şaban Hami Bey, Halkalı Ziraat Mektebi Aliye’sinden mezun olmuştur. Edebiyat ve şiirle de ilgilenmiş olan Şaban Hami Bey, mesleği ile ilgili birçok kitap yazmış, makaleleri dergilerde yayımlanmıştır. Babasının sürekli değişen görev yeri Behçet Kemal Çağlar’ın eğitim hayatını da etkilemiştir. İlköğrenimine Bolu İmaret Mektebi’nde başlamış, Konya Numune Mektebi’nde devam etmiş bir aralık babasının Kudüs’e tayini ile burada da eğitim görmüş ve nihayet Kayseri’de ilköğrenimini tamamlamıştır. Yükseköğrenimini ise Zonguldak’ta bitirmiştir. 1929’da yüksek maden mühendisi olarak mezun olan Çağlar, mesleğini uzun süre yapmamıştır. Ankara’da görev yaptığı sürede Türk Ocağı ve Halkevleri ile temas kurmuş Halkevleri’nin açılışında oynanan oyunları Çoban ve Ergenekon ile dikkatleri üzerine çekmiş ve 1933’te Atatürk tarafından Ankara’ya davet edilmiştir (Çağlar 1985: 2). Atatürk’ün bu daveti hayatında önemli bir kırılma noktası olarak kabul edilebilir. Eserleri dolayısıyla Atatürk’ün takdirini kazanan Behçet Kemal Çağlar 1934 yılında millî edebiyat ve millî şiir konularında eğitim almak üzere Londra’ya gönderilmiştir. 1935’te Türkiye dönmüş, Halkevleri’nde müfettiş olarak görevlendirilmiştir. Bu görevi ile Anadolu’yu ikinci defa gezme fırsatı bulmuştur. Bu durum eserlerinin tematik zeminini oluşturacaktır. Diğer yarısında ise Atatürk sevgisi yer almaktadır. Atatürk’e tutkuyla bağlı olan Çağlar, onun ölümünün ardından Yücel dergisinde yazdığı Atatürk’e Raporlar başlıklı yazıları dolayısıyla Halkevleri müfettişliğinden ayrılmak zorunda kalmıştır. 1943 yılında Erzincan milletvekili olarak meclise girmiştir. Milletvekilliği uzun sürmemiş, 1949’da istifa yoluyla görevinden ayrılmıştır. Bundan sonra da öğretmenlik ve yazarlık yaparak hayatını devam ettirmiştir. 24 Ekim 1969’da kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiştir (Gökşen 1970). Behçet Kemal Çağlar’ın eserlerinde büyük yer kaplayan diğer tema ise Anadolu’ya ve Türk milletine duyduğu sevgidir. Kendisini “60 yaşında bir köy çocuğu” (Gökşen 1970: 75) olarak niteleyen Behçet Kemal, Burda Bir Kalp Çarpıyor, Erciyas’tan Kopan Çığ, Benden İçeri gibi şiir kitaplarında “bitmez tükenmez Anadolu”sunu anlatır. Anadolu onun için şehrin resmiyetine, sun’iliğine karşı direnen doğallık coğrafyasıdır. Buranın eli nasırlı halkı da eli öpülecek, saygı duyulacak bir halktır. Eserlerinden en dikkat çekeni, “Dar kafalı softanın elinden taassup silahını almak” (Çağlar 1995: 47) üzere yazdığını söylediği Kur’an-ı Kerim’den İlhamlar’dır. Kuran’daki 118 surenin 38’inin manzum olarak çevirisini içeren eseri için Ömer Asım Aksoy, şimdiye kadar hiçbir çevirmenin başaramadığı bir işi başardığını söylemektedir (Aksoy 1965). Behçet Kemal Çağlar ile hocası Faruk Nafiz’in birlikte kaleme aldıkları “10. Yıl Marşı”ndan da bahsetmek gerekir. Faruk Nafiz’in ilk beytini yazdığı, gerisi Behçet Kemal tarafından tamamlanan marş cumhuriyet ideolojisinin sloganik yapısını yansıtmaktadır (Öztürk 2017: 66). Çağlar’ın çok sayıda eser vermesine karşılık edebiyat tarihlerinde kendisine geniş bir yer bulamamış olması, tesirinin devrinin hudutları içerisinde kalmış olmasında aranabilir. Şiirleri özelinde bütün eserleri, söyleminin ön planda olması dolayısıyla estetik prensipleri arka plana itilmiş eserler görünümündedir. Bu anlamıyla o, ideolojisinin şairidir.