Yıllardır bekleyip umduğum, kendini yıllarca saklamış, okul arkadaşım ve dostum Özer ERGÜL nihayet birikimlerini yayımlamaya başladı. Güçlü nefes dermiş buna eskiler. Özer Ergül, işte bu güçlü nefeslerden. Çağdaş ozanların birleşkesi.
“bu türkü söylenmeli” kitabı artshop yayınlarından çıktı, 78 sayfa. Bedeli: 12 TL Bir solukta okunacak şiirler.
Şair, türkü söylemenin insan olmanın özüdür. Türk aydınının çilesindeki gereğidir türkü. Ülkedeki okumuşunun, ümmisinin acılarını, sevinçlerini, umutlarını, isyanlarını, yürek çığlıklarını destelemiş mısralarında. Coşku yoksa, yaşama ve yaşatma kararlılığı yoksa tutulan silahın da anlamı yoktur şaire göre. Ciğeri sökülür derinden.
Özer Ergül, halkın acıları ile derdest olmuş, acıları içinde saklarken, ağrıların kapanına düşmüştür.
“… akşam
Köze sürdüm yüreğimi
Ağladın
geçmek bilmeyen gecelerde… ” Konuşamaz artık geceler. Saklar o zaman yüreğini, ne kadar hüzün olsa da. Güneşler doğar tüm insanlığa. “Umarsız kuşlar türküsü ile” Yalnızlığın yanık ve ağır travmaları türküler eşliğinde kara gözlümün sevdasıyla.
Ülkemizdeki köy enstitüleri aydınlatması ve öğretmen okullarına kadar ulaşan vizyonda ilk sözü söyleyen, okuduğu Cilavuz Öğretmen Okulundan mezun Ümit ilhan Kaftancıoğlu, Dursun Akçam ve adlar bilinmeyen, yüzlerce şair ve yazar veren aydınlanmanın kaynağının görevini yaptığı ancak, son sözü söyletmedikleri gür nefesi ile aydınların son sözü söyleyemediklerini, dün ve bugün ile destanlaştırmaktadır.
Sebahat öğretmenin kendisi gibi, nasıl aydınlanmanın içinde, coşup yandıklarını ironiye gerek kalmadan anlatıyor. Başarının sırrı Sebahat’ta. Sebahat’ın kusuru dostuma şimdiye kadar kitap yayımlatamama ğretmenlerin %sı. Bu kadar şiir değildir Özer dostumun. Yüzlerce şiiri var. Kim bilir nerelerde saklı. Bir de bakıyorsunuz “yitik aşkın türküsü” çıkıyor karşınıza. Yaşadıkları siyasi gelişmeler ve kısaca anlatımlar “son ayrılık türküsü” ile canın, cananın, sevgilinin hep çevresinde olmasını ister firkatle.
Türkiye’de 12 Eylül darbesini gören ö
Diyojen gibi söylüyor: “güneşi kapatmayın” derken basıyor çığlığı doğayı katledenlere. Ülkede ötekileştirmeye lanet eder. Direnme gücünün topraktan geldiğini yani kutsal olanın üretim olduğuna felsefik yaklaşımını ortaya konulmaktadır.
Şair, artık gerçekleri görmeli, kayıp zamanı çok hızlı çalışmaları ile sürekli ürünlerini yayımlamalıdır. Yalnızlık çıkmazında eserleri çoğalmayı, insanlığı mutluluğa taşımalı, öğretmenin nitelikleri unutma şiiri ile gerçek Türk geleneğinin ortaya konuşudur. Direnç topraktan geliyor, sevgi yayılıyor, sevgiden korkulmaması lirik ve acıyarak, denizlere, havaya karışıyor. Kimseyi ötekileştirmeden.
Şair Özer ERGÜL’ün Türk Edebiyatına mükemmel bir eser kaydettiğini söylemeliyim. Önemli çıkışlar yapacağını, Nazım, Korkmazgil, Yahya Kemal, Ahmet Arif gibi şairlerle yarışabileceği inancıyla, Kendini saklayan şair diyorum. İnşallah kasıtlı olarak kimse yolunu kesmez. Yolun açık olsun. Okurların, meşk edenlerin, TV reklamları, sohbetlerin daim olsun.