2019 başında iktidar partisi yetkilileri tarafından açıklanan Yeni Ekonomi Programı ile birlikte Türkiye’de 2019’de istihdamda olan kişi sayısının 2,5 milyon artış göstereceği vaat edilmişti. TÜİK verilerini incelediğimizde ise, Aralık 2018’de %13,5 olan işsizlik oranı, Şubat 2019’da %14,7’ye kadar yükselse de Eylül 2019’da %13,8’e geriledi. Aralık 2018’de 4,3 milyon olan işsiz sayısı ise Eylül 2019’da yaklaşık 4,6 milyona kadar yükseldi.

Genç işsizlik oranı ise Aralık 2018’de %24,5’ten, ağustos ayında %27,4’e kadar yükseldi. Bu da 2009 yılının ilk 3 ayından sonra TÜİK tarafından açıklanan en yüksek genç işsizlik oranı olmuştu. Eylül 2019’da ise genç işsizlik oranı bir öneki aya göre azalış göstererek, %26,1 olarak açıklandı. Genç işsiz sayısı ise 2018’in sonunda 1 milyon 230 binlerdeyken, 2019’da 1,4 milyonlara kadar yükseldi. Aralık 2018’de 27,7 milyon olan istihdamdaki toplam insan sayısı, Eylül 2019’da yaklaşık 700 bin artış göstererek 28,4 milyona çıktı.

İşsizlik sorunun çözümü için köklü ve yapısal reformların uygulanması gerekmektedir. Bu da ancak günümüz teknolojik gelişmelere uygun bir istihdam politikası yoluyla sağlanabilir. Bu istihdam politikası için eğitim sisteminde acil reformlar gereklidir. Eğitim sisteminde yapılmayacak bir reform sürecin aynı şekilde devam etmesini sağlayacaktır.

Kur şoku ve artan faizler şirket bilançolarında belli tahribatlara yol açtı. Haliyle ekonomik aktivitede yavaşlama yaşandı ve işsizlik oranı artmaya başladı. Bunlar ekonomik dengelenme sürecinde beklenen gelişmelerdi. Türkiye enflasyonu ve cari açığı düşürerek makroekonomik istikrarı yeniden sağlamak için ekonomik büyümeden bir süre daha fedakârlıkta bulunacak. Ekonomik dengelenme süreci en azından 2019’un ikinci yarısına kadar devam edecek.

Yeni Ekonomi Programı kapsamında kamu bazı harcama kalemlerinde tasarrufa gidilecek olsa da bütçe açığı ve kamu borcu itibarıyla birçok ülkeye nazaran güçlü bir kamu maliyesine sahip olması Türkiye’ye böyle bir dönemde reel sektöre gerekli dokunuşları yapmak için hareket alanı sağlamaktadır. 2018’in son aylarında belli sektörlere sağlanan vergi avantajları ve ikinci 100 günlük eylem planı kapsamında KOBİ’lere verilecek 274 milyon liralık destek gibi örnekler ekonomik dengelenmenin ekonomik aktiviteyi olabildiğince az sarsarak sürdürülmesine katkı sunabilir. 2019-2021 dönemini kapsayan Yeni Ekonomik Programın temel amacı makroekonomik istikrarın korunduğu, cari açık ve enflasyonun aşamalı olarak düşürüldüğü bir ortamda yapısal reformlar yoluyla büyümeyi artırmak ve daha kapsayıcı hale getirmektir.

2019’da gerileyen cari açık, önümüzdeki yıl ekonomik büyümenin canlanmasıyla birlikte yükselme trendine girebilir. Cari dengede bu yıl yaşanan iyileşme büyük oranda konjonktüreldi. İmalat sanayindeki katma değerli üretimi arttırma, yerli enerji kaynaklarını çeşitlendirme ve turizm gelirlerini arttırmaya yönelik politikalar, cari açığı yapısal olarak düşürmek için belirleyici olacak.

Sonuç olarak Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan enflasyonist baskının Merkez Bankasının faiz kararları üzerindeki etkisi ne olacaktır? Önümüzdeki süreç bu açıdan oldukça önemlidir. Böyle bir ortamda faiz indirim döngüsünün devam edecek mi etmeyecek mi? Bakıp gözlemleyeceğiz.