Avukat Baştuğ Çalışır, CHP Konyaaltı İlçe Başkanlığı’na aday adayı olduğunu açıkladı. Çalışır, “Bu adayların hepsi büyük bir takımın birer oyuncusudur. İşte tam da bu sebeple adayım” dedi

CHP Konyaaltı İlçe Başkanlığı’nın önünde açıklamada bulunan serbest Avukat Baştuğ Çalışır, CHP Konyaaltı İlçe Başkanlığı için aday adayı olduğunu basın açıklamasıyla duyurdu. Yapılan açıklamaya CHP Konyaaltı İlçe Başkanı Onur Duruk, DSP İl Başkanı Halim Dedeoğlu ve çok sayıda yakını katıldı. Ak Parti’nin yaklaşan seçimlerde tüm kamu imkanlarını kullanacaklarını savunan Çalışır,  “16 yıllık Ak Parti iktidarında birçok seçim gördük ve seçimlere katıldık. Biliyoruz ki AKP seçime yaklaştıkça, elindeki tüm kamu imkanlarını kullanacak, medyayla CHP ve adaylarına saldıracak, yıpratacak, yalan ve iftiralara başvuracak. Bu kampanyası ile ilgili taraflarını konsolit edecek, etnik ve nesnelsel ayrıntıları körükleyecek, seçmen ve muhafazakar insanları kendi yanında toplamaya çalışacak. Bu yöntemle seçimi kazanmaya çalışacaktır. Bu nedenle tek tek adayların ne kadar iyi belediyecilik yapacakları önemliyse de esas önemli olan genel merkezimizde bu seçime yönelik oluşturacağı büyük stratejinin bir parçası biz, adaylar olacağız. Genel merkezimiz her parti program ve yerel yönetim anlayışı ile AKP’nin uygulayacağı kirli taktiklere karşı ülkenin tüm adaylardan uyumlu bir orkestra şefi gibi davranması gerekmektedir. Bu adaylardan ben de dahil tüm adaylar sahaya girmek için kenarda bekleyen, farklı özellikleri olan, büyük bir takımın birer oyuncularıyız. İşte tam da bu sebeple adayım” diye konuştu.

BÜYÜK YARALAR

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği cümleyle küçük bir hikaye anlatan Baştuğ Çalışır, “Sene 1919 Mayıs’ın 19’u Samsun’a indim der ve ekler ‘Manzara-i Umumiye’. Bu yüzden bu adaylık açıklamam esasen memleketin durumunu değerlendirmeden tek başına bir anlam ifade etmemektedir. Meşhur bir hikaye vardır. “Basra’da bir yoksul ve aç bir derviş vardır. İnsanlardan yardım ister ama kimse ona yardım etmez. Sonunda bir kasap çiğ et verir. Eti aldıktan sonra eti pişirmek için insanlardan ateş ister. Ama kimse ona ateş dahi vermez. O anda Basra’da ilahi bir adalet ve büyük bir yangın çıkar, bu derviş eti yangında pişirirken biraz önce ateş vermeyenlerden birisi dervişe der ki ‘sonunda ateşi buldun’ derviş de der ki ‘Badel harabül Basra.’ Yani Basra harap olduktan sonra ateşin ne önemi var.” Yani benim adaylığım memleket harap olduktan sonra bir anlam ifade etmemektedir. Ülkemiz, cumhuriyetimiz, demokrasimiz son yıllarda çok büyük yaralar aldı. Ama ne kadar iyi ve güçlü kurulmuş ki hala tam olarak yıkılamadı. O yüzden memleketin durumunu ve seçim olacağı tarihte ülkemizin nasıl bir iklim olacağını düşünmeniz gerekmektedir. Bilirsiniz ki 1945’de Ruslar, Almanlar’ın yarısı savaşı kazanması üzerinde olduğunu düşünüyorlardı. Çünkü bir diktatörlükte tek bir merkezden yönlendirilen bir halk, başka türlü nasıl düşünülebilirdi ki? Şuanda da Türkiye’de benzer bir durum yaşanmaktadır” ifadelerini kullandı. BERRAK TÜRKMEN / ANTALYA GÜNDEM