Siyasetin net iki cümle ile tarifi yalan ve doğruları harmanlayarak halka sunmasıdır. İkna etme kabiliyetidir. 1970’li yıllarda ülkede kan gövdeyi götürüyor, karanlık eller gençleri kurşunluyor her gün birden fazla gençlerimiz yaşamını yitiriyordu. Liderler birbirlerine kızgın ve tahammülsüz olduğu bir dönemde rahmetli Bülent Ecevit, rahmetli Süleyman Demirel’i Genel merkezde ziyaret eder. Basın alayı görüntü almak için birbiri ile yarışır. Demirel Ecevit’i kapıda merdivenlerde karşılar. İçerde Ecevit  “Süleyman çok yorgunum’’ der. Demirel’de kanepeyi göstererek biraz dinlenmesini tavsiye eder. Ecevit kanepeye uzanınca üstünü örter. Aradan 45 dakika geçince Ecevit uyanır ve yüzünü yıkar. Birlikte çıkış kapısına yönelirler. El sıkışarak ayrılırken basın mensupların ‘’Çok olumlu görüşme yaptık’’ derler.

İşte o yıllarda insanı yaklaşım bu ölçüdeydi, küfür yok, hakaret yok, tehdit yoktu…

Araya ihtilaller girdi…

İhtilal yapan generaller, sahte Atatürkçüler ne adalet dinledi ne yasa…

İnsanlar işkence altında can verdiler…

Aradan 23 yıl geçti…

Ülke bir arpa boyu yol almak yerine tıpkı mehter marşı gibi bir ileri 2 geri giderek günümüze kadar geldiler. Liderlerin birbirine saygısı kalmadı….

Bu kadarını anlayabiliyorum. Anlamadığım şey hırsızı, arsızı, tecavüzcüyü, katili, mafya bozuntusunu, adaletsizliği savunmalarına aklım almıyor. Eskiden birine hırsız dediklerinde insanlar utanırdı. Yerin dibine girerdi. Buna yüz kızartıcı suç denirdi şimdi hepsi bu saydıklarımın birer parçası olmaktan hiç çekinmiyorlar.

Gelelim 6’lı masaya…

Ana muhalefet bir çatı oluşturarak muhalefetteki irili ufaklı partileri aynı şemsiye altında birleştirip demokrasiyi getirme ve ülkedeki bu ahlaksızlığı kurtarma çabası içinde. Bunun içindir ki öncelikle bu ucube yönetime son vermek için 6 parti bir masada bir araya geldi.

Şimdi sona yani seçime doğru yaklaştıkça anlayış yerini çıkar ilişkisine dönüştürme çabası ortaya çıktı.

Meral Akşener Hanım ortanın sağı ve lideri olmak ister. Çatının ilk oluşumunda “Ben Başbakan adayıyım. Cumhurbaşkanı olmayacağım, cumhurbaşkanı bu masanın işaret ettiği ortak aday olmalı’’ derken, şimdilerde sanırım bu fikir değişti. Kırata binmiş, atı şaha kaldırmış lider pozisyonunda olan Kemal Kılıçdaroğlu’na salto atarak güç gösterisine girişmektedir. Masada tek solu temsil eden Parti CHP. Diğer küçük partilerle sanki birlikte hareket eder gibi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na adaletsizce verilen bu cezayı kendi lehine kullanarak, bana kalırsa zaman zaman Kılıçdaroğlu’na aba altından sanki sopa göstererek güç gösterisi yapmayı ihmal etmiyor. Sanki AKP ile gizli bir görüşme yapılmış, AKP’nin değirmenine su taşıma gibi bir çabası olduğunu da düşündürmektedir.

Asıl hedef, amaç unutulmuş, ülke çıkarı bir kenara itilmiş, siyasi ahlaka uygun olan ama asıl hedeften şaşılma eğilimi göstermektedir. Vatandaşta ‘’Bunlar kendi aralarında birbirine düşmüş, halkı unutmuşlar. Amaçları, bize verdikleri vaatleri unutmuşlar. Bunala güvenemeyiz’’ gibi tedirginlik yaratılmaktadır.

Umarım yanılıyorumdur…

Umarım bu tür çıkar çatışması son bulur, sağ duyu hakim olur…

Masa çatlarsa ülke de çatlar…

Haydi hayırlısı…