Öğrencilerin yarış atı pozisyonunda olduğunu söyleyen Uzman Klinik Psikolog Arseven, ailelerin baskısından dolayı asosyal çocukların yetiştiğini belirterek, “Bizim yönlendirmemiz, çocukların onların talebine göre olsun” dedi

Okulların açılmasına günler kala telaş içinde olan ailelere ve öğrencilere uyarıda bulunan Uzman Klinik Psikolog Arseven, eğitimin şartlarının zor olduğunu ve çocukların yarış atı pozisyonunda olduğunu söyledi. Arseven, “Eğitimi sistemini 10 sene önceki eğitim sistemi ile kıyaslarsak, eğitim daha da zorlaştı. Eskiden çok nadir dershaneler vardı. Ekonomik durumları iyi olan çocukların, aileleri çocukları dershaneye gönderiyordu. Eskiden teknolojide yoktu, çocukların mahallelerinde geçirdikleri zaman çoktu ve rekabet bu kadar yoktu. Çocuklara çok fazla yüklenilmediğimiz için çocuklar daha rahatlardı. Şimdi ise bir sürü dershane, etüt merkezi, özel dersler var. Artı okullarda ders sonrası etütler veriyorlar. Çocuklar sabah 8’de bir çıkıyorlar, akşam 6-7’ye kadar perti çıkmış bir vaziyette eve dönüyorlar. Yemeklerini yiyip biraz daha ders çalışıp yatıyorlar. Sosyal hayatları, spor hayatları yok. Kendilerine ayırdıkları zamanı da bilgisayar ve oyun olarak değerlendiriyorlar. Çocukların yanı sıra ailelerde birbiri ile yarışıyor. Herkes birbirinin çocuğunun kaç not aldığını biliyor. Çocuklar şu anda yarış attı. Başka bir şey değil. Ailelerin baskısından dolayı asosyal çocuklar yetişiyor. Bizim yönlendirmemiz, çocukların onların talebine göre olsun” diye konuştu.

“DUYGUSAL İSTİSMAR EDİLİYORLAR”

Ailelerin çocuklarının başarısını sadece notlarına göre değerlendirdiklerini söyleyen Arseven, “Biz başarıyı sadece nota göre değerlendiriyoruz. Sen 90 alıyorsan başarılısın, 60 alıyorsan başarısız oluyorsun. Başarının tanımı bu değil. Başarı senin bir şeyin uğruna verdiğin çaba ve ona ayırdığın emektir. Aldığın puan sadece bir sonuç. Sonucu aileler başarı olarak algıladığı için çocuklara çok fazla duygusal istismarda bulunuyorlar. Bir dersten 70 aldığında o ay kampa giriyorsun, yasaklar konuluyor, sürekli çalışıp notunu telafi etmek zorunda kalıyorsun. Aileler çocuk avukat, doktor olsun ister, hedef hep yüksektir. Benim kapasitem o olabilir veya olmayabilir ancak hep o isteniyor. Bu hedefi hep aileler koyar. Daha küçücük yaşta aileler hemen hedef koyarlar. Aileler sürekli bir beklenti içerisindeler. Bu beklentide kendi yaşayamadıklarımızı, onlarda yaşatabilmek adına, bir beklenti oluyor. Çocuklar bu anlamda duygusal istismarı yaşıyor” ifadelerini kullandı.

NARSİST ÇOCUKLAR

Çocuklara yapılan baskının sonuçlarından da söz eden Uzman Klinik Psikolog Arseven, “İleride ne oluyor peki çocuklar? Diyelim ki çocuğunuz doktor, avukat veya başka bir şey oldu ve bir yere gelebildi. 25 yaşında okulu bitiyor. Ancak sosyal hayatım yok, sosyal zekam yok, ben kitaplardan başka bir şey görmemişim. Sürekli ders çalışmışım, sürekli kendimi yetersiz hissetmişim. Hal böyle olunca narsist çocuklar yetişiyor. Böyle olunca hep birini ezen, kişiler yetişiyor. Öreğin bazı doktora gidersiniz onlar sizi ezer. Çünkü 10 yıl ailesi ezdi, 6 yıl okulda eğitimde ezildi, 4 yıl doktor olmasına rağmen stajda ezildi. Evet, ben iyi bir okul okuyorum. Ancak birçok insani özellikte geliştiremiyorum kendimi” şeklinde konuştu.

“ÇOCUKLARI RAHAT BIRAKIN”

Aileler çocukları rahat bırakacaklar diyen Mehmet Arseven, “Çocuk 50 aldığında üzülen kişi aile olmayacak. 50 aldığında çocuk üzülüyorsa eğer zaten ailesine başvuracak. Örneğin özel ders isteyecek ya da daha fazla çalışacak. 50 alan bir çocuk kendini yetersiz görürse eğer bizden özel ders talep ederse eğer biz her şeyi yapalım. Bizim yönlendirmemiz onların talebine göre olsun. Biz kendi yaşayamadıklarımıza göre çocuklara yönlendirme yapmayalım. Çocuk üzülmüyorsa veya etkilenmiyorsa, o çocuk üniversite okumak zorunda değil. O çocuk kendi potansiyeline göre bir mesleğe yönlendirilmeli.  Yönlendirildiği meslekte belki daha başarılı olabilir. İstediği hayatı ve sonuçları kişi kendi belirlemeli. Sen yönlendirirsin çocuk isterse yapar, istemez ise yapmaz zorlamanın bir faydası olmuyor. Baskı uyguladıktan sonra çocuğun notlarının yükselmesi o çocuğun doğru yolda olduğu anlamına gelmiyor. Bunu aileler çok geç anlıyor. Çocuklara tabi ki sınır konulacak, ancak elinden bir şeyler allanarak değil” dedi. YAPRAK ÖZER/ANTALYA GÜNDEM ÖZEL HABER