Koronayı, sel felaketlerini, deprem acılarını, hayat pahalılığını, seçim tartışmalarını, Sedat Peker bombalarını unutturan, hepimizi derinden yaralayan Manavgat yangını acı gerçeklerle yüzleşmemizi de sağladı. 20 yıldır ülkeyi yöneten AKP’nin deprem, sel, yangın gibi afetler konusunda dişe dokunur bir plan ve programı olmadığı gibi, başarısızlığının, beceriksizliğinin faturasını belediyelere ve gönüllülere yüklemesi de pişkinliğin en net örneği olarak ortaya çıktı. Manavgat yangını ile siyasetin ve besleme, yandaş medyanın nasıl kirlendiğini de üzüntü ve endişe ile izledik ve gözledik…

Otel olmayacak yerden duman çıkmaz…

Yaklaşık olarak 220 saatte kontrol altına alınabilen Manavgat yangınında bin 670 stadyum büyüklüğündeki milli servetimiz olan ormanlar kül oldu. Olayın ilginç ve kaygı verici yönü ise yangınların başlamasından iki gün önce bu alanların Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesi, Türkiye’nin en önemli yap-satçısı konumundaki TOKİ’nin yayla evleri projesini kamuoyu ile paylaşması oldu. Şimdi Antalya ile birlikte Akdeniz ve Ege’de yanan alanların başta oteller kralı olarak bilinen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 5’li çete ve diğer yandaşlara peşkeş çekilmesini önüne geçmek gibi çok önemli bir görevimiz var…

Kirli siyaset, kirli medya ve vekillere taciz…

Tarihinin en büyük yangınının yaşandığı Manavgat’ta CHP’li Belediye Başkanı Şükrü Sözen, insan üstü bir çaba gösterdi. Bölgesinde ormanların, evlerin, canlıların cayır cayır yanması karşısında büyük üzüntü yaşayan Başkan Sözen’in çaresizlik karşısında gözyaşlarını tutamadığı, yorgunluktan duvar dibine çöktüğü fotoğraf ülke dışında bile rekor izlenme ve beğenme alınca, kirli siyaset ve her geçen gün daha da kirlenen besleme ve yandaş medyanın hedef tahtası haline getirildi. Sabah, Takvim ve A Haber başta olmak üzere doğru haber alma hakkını unutan sözde medya kuruluşları toplu olarak Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen’e saldırıya geçtiler. ‘Ormanları bırakıp evini kurtarırken hiç mi utanmadın’ gibi aşağılık manşetler atan besleme basının marifetleri bununla da bitmedi elbette…

Asla yalnız yürümeyeceksin…

Besleme, yandaş basının saldırısı öylesine arttı ki CHP’li Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen, kendisine yönelik bu asılsız haber ve yorumlar için iki kez açıklama yapmak durumunda kaldı. Sözen’e yapılan bu haksız ve hadsiz saldırı karşısında kamuoyu duyarsız kalmadı, sosyal medyada ‘ Asla yalnız yürümeyeceksin’ sloganı ile milyonlarca destek mesajı verildi. AKP, Akdeniz ve Ege’deki yangınların CHP’nin belediye başkanlığını kazandığı yerlerde olmasını fırsata çevirmek gibi son derece yanlış bir politika benimserken, başta CHP’li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek olmak üzere muhalefet belediye başkanları ile milletvekillerini yangın alanına sokmamak gibi garip ve anlaşılmaz bir tutum izledi. AKP’li belediye başkanları ile milletvekillerine yangın bölgelerinde uçak ve helikopterleri yönlendirme görevini verdi. Hayatlarında orman yangını bilmeyen vekiller ve iktidar partisi belediye başkanlarının ne kadar başarılı olduklarını kamuoyu gördü ve izledi…

CHP’li Milletvekili Zeybek’i çıldırttılar.

Sabah, Takvim, A Haber, tabii ki TRT ve diğer yandaş medya kuruluşları yangınla ilgili gerçek haber vermek yerine CHP’li milletvekilleri ve belediye başkanlarını izleme ve yanıltıcı, toplumu yanlış yönlendirme amacını taşıyan özel hayatlarına bile müdahale amacını taşıyan işler yaptılar. İlk günden itibaren yangın bölgesinden ayrılmayan CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek’i öylesine taciz ettiler ki, sonunda ‘ beni lütfen rahat bırakın’ diyerek isyan etti. Vekil Peker’in bu isyanına karşı ‘ bize saldırdı, bizi taciz etti’ gibi yakışıksız manşetler attılar. Diğer CHP’li vekil Çetin Osman Budak ise yandaş medyanın tacizlerine karşı serinkanlığını korudu, onların tuzağına düşmeye özen gösterdi.

Gönüllülere yasak, kurmaca kurtarma görüntüleri…

20 yıldır ülkeyi yöneten AKP, yangınları söndürmedeki beceriksizliğini sorumluğunu belediyelere yükleyerek kapatmaya çalışırken, vatandaşların yangın alanlarındaki çaresizliğini, evi, hayvanı, tarlası, geleceği yanan halkın isyanını görmesinler diye gönüllülerin yangın alınana girmesini yasakladı. AKP’nin yasakçı zihniyeti gönüllüleri hedef alırken, iktidar trolleri ile kimi sözde gönüllülükler kurmaca görüntüler ile yangın gibi bir afeti siyasi rant için kurtarma utanmazlığını yaptılar. CHP’li Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in Gündoğmuş’tan yardım isyanını alaya almak gibi asla kabul edilemez girişimlerde bulundular. Yangın alanında rahatsızlanan ve daha önce de koronayı mucizevi olarak yenen Başkan Böcek’in siyaset amacıyla hastaneye yattığını söyleyecek kadar da küçüldüler…

Keşke bizim evimiz de yansaydı diyecekler.

Manavgat yangınına damga vuran olaylardan birisi de AKP’li Gündoğmuş Belediye Başkanı Mehmet Özeren’in skandal açıklamasıydı. Özeren, yangında evleri kullanılamaz hale gelenlere TOKİ’nin kampanyasını hatırlatarak, “Çok eski evi olanlar keşke bizim de evimiz yansaydı diyecekler” dedi. Başkan Özeren’in vatandaşların yüzüne nasıl baktığını, bakacağını inanın çok merak ediyorum. Cübbeli Ahmet ‘in ‘Tekbir getirin yangın söner’ sözleri ile Diyanet’in halka yağmur duasına çıkma çağrısı da Manavgat yangına yönelikti. Yağmur duası işe yaramadı, Meteoroloji yağmur haberi verince de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş soluğu Manavgat’ta aldı. Sonuç olarak Manavgat tarihin en büyük yangınından çok yara aldı, hepimiz derin acılar çektik ve çekiyoruz.

Yangında bile halkı bölmek ve kutuplaştırmak istediler…

Yangın gibi bir felaketi CHP’ye ve CHP’li belediyelere zarar vermek, halkın karşısında suçlu konuma getirmek düşüncesiyle siyasetin ve basının kirletilmesini ise kaygı ile izledik. Yangında bile bizler ve onlar gibi bir ayrım yapılması gerçekten endişe verici. Dileriz oy devşirmek adına toplumlu bölmek, kin ve nefret tohumları atmak düşüncesinden ivedilikle vazgeçilir. Yangın gibi afetlerde halkı bölmek, kutuplaştırmak değil, birlik ve beraberlik duygularını güçlendirmek gerekir. Manavgat halkı, özellikle Ahmet Mahallesi sakinleri bunun en güzel örneğini sergilediler. Belediyelerin ve gönüllülerin yaraları sarma çabaları ile mükemmeldi.