Kepez’de 1+1 daire satılıktır:

Çin’in Wuhan kentinden tüm dünyaya yayılan virüs sayesinde bilgi dağarcığımızda Kovid-19, sosyal izolasyon, karantina gibi terimler yerini aldı. Öğrenmenin altın kuralı olan “sık tekrar” ile de bellek depomuzda ön raflara yerleştirdik. Çünkü son üç aydır corona virüsü konuşuluyor ve bu konu ile ilgili bilgiye maruz kalıyoruz. Gazete, radyo, internet, televizyon, sosyal medya, kapıcı, komşu, amir herkesin dilinde.

Düne kadar, dünyanın virüs ile mücadelesini takip ederken bu haftadan başından başlayarak ülkemizdeki anlık açıklama, bilgilendirme, ulusal karar ve yönlendirmelere dikkat kesildik. Haklı olarak. Çünkü dünyanın başına bela olan corona virüsü vakalarında ilk tespitler yapıldı. Güncellenen rakamlar ile virüsün yanı başımızda olduğu gerçeğini gördük.

İtalya ve İran gibi sağlık tedbiri konusunda geç kalmamak adına atılan adımlar ile ülkemizde virüse karşı koruyucu ve önleyici çözümler getirilmeye çalışılıyor. Kamu çalışanlarının yasal olarak izinli sayılması, kronik hasta, engelli ve hamilelerin idari izine ayrılmaları sağlandı. Kamu ve yerel yönetimlerde çalışanlar için izne ayrılmak bir nebze daha kolay özel sektörde çalışanlara oranla. Özel sektörde işveren ve çalışanların ne şekilde sağlık izni kullanacağına dair bilgi yok.

Kalabalık ortamlar virüse davetiye çıkarıyor. Önlem olarak üç beş kişilik toplantı ve organizasyonlar dahi iptal edilerek sosyal mesafe ile işlerin yürütülmesi bekleniyor.

Özel ya da tüzel kişilerce işletilen huzurevi, bakım merkezi, kadın konukevi gibi sosyal hizmet kuruluşları ile birlikte korunmaya ve bakıma muhtaç çocukların kaldıkları yetiştirme yurdu, çocuk yuvası, sevgi evlerinde sağlık tedbirlerinin alınması ve virüs için önleyici çalışmaların geciktirilmemesi hayati bir durumdur.

Corona virüsü ile ilgili alınan üst düzey kararlarda, kamu çalışanlarından okul öncesi ve ilköğretim çağında çocukları olan kadınlara idari izin verileceği ifadesi yer alıyordu. Genelgeyi kaleme alanların toplumsal cinsiyet rollerini es geçtikleri aşikardır. Çocuk bakımını sadece kadının yapacağı bir iş olarak tanımlamak eşitsizliğin göstergesidir. Bakım sorunu olan çocuklar için erkek ya da kadın durumu uygun olan ebeveyn şeklinde düzenlemek daha doğru olurdu.

Sosyal izolasyon kurallarına ilk bir iki gün direnmeye çalıştık. Bilinç altında “bana bir şey olmaz” yanılgısı yatmaktadır. Zira, radyasyonlu çayları içerken de bize bir şey olmaz diyorduk, aids vb cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı da tek savunma sistemi olarak “bana bir şey olmaz” zırhına bürünüyorduk. Sonuçta bilinçsiz atılan adımlar ve uygulamalar gösterdi ki hastalık, virüs vb durumlar için iman ve inancımız ne olursa olsun herkese “bir şey” olur. Tıbbi korunma yollarını kullanmak ve uzmanların direktiflerine uymak bizi koruyacaktır.

İş ve toplum hayatından zorunlu olarak uzaklaşıp eve dönüş ve ev ile sınırlı bir sosyal yaşamın olumlu taraflarını göz ardı etmemek gerekiyor. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından öne çekilen ara tatil ve akabinde belirsiz olan okul açılışlarını evde fırsata çevirmeli diye düşünüyorum. Yetişkinler için değil ama çocuklar için sürekli evde kalmak anlamlandırılan bir durum değil.

Ev içi etkinlikler ve programlar ile sıkıcı bekleme saatlerini eğlenceli ve verimli hale getirmek bilinçli ebeveynin elindedir. AÇEV’den Hasan Deniz’in ev içi bekleyişi keyifli hale getirme önerisini hayata geçirmek gerekir. Özellikle babaları ile evde kalan çocukların birlikte kaliteli geçirecekleri zaman dilimi baba-çocuk ilişkisinin pekişmesi adına katkı verecektir.

Bekleyişin ne kadar süreceği konusunda bir öngörü bulunmuyor. Ancak bireysel olarak hepimize çok iş düşüyor. Kişisel temizlik, hastalık ile erken teşhis, sosyal mesafenin korunması gibi uyarıları dinlemek ve sosyal medyanın yaydığı kirli bilgilere itibar etmemek gerekir.

Salgın hastalıklar, savaş, doğal afet durumları insanların ihtiyatlı olmak adına stoklama davranışlarını ortaya çıkarıyor. Yaşanacak olası bir yokluk için yarını düşünerek biriktirme davranışını kimse yadırgamıyor. Ancak öyle bir manzara var ki açıklanması mümkün değil. Zengin muhitinde tuvalet kâğıdı reyonları, yoksul mahallelerde un/makarna reyonları boşalıyor. Sosyal bilimciler buyurun işin içinden çıkın!

 Bu günler ulusal olarak birlikte atlatılacak zor zamanlardır. Dilerim, ülkemizde hiçbir can kaybı olmadan corona virüs ile savaşı kazanırız.