Türkiye’deki neredeyse bütün mezarlıklar yeşildir. Özellikle Antalya’da dikkatimi çeken bir mezarlık var. Büyükşehir Belediyesi’nin yanında bulunan Andızlı Mezarlığı’na yukarıdan bakanlar bilir. Mezarlığın etrafı betonlarla çevriliyken, mezarlık yemyeşildir. İnsanların kendilerini betona gömüp, ölülerini yeşilliğe gömme sevdasını hiç anlamadım. Belki de yaşarken veremedikleri huzuru, mezarlarını yeşerterek vermek istiyordur. Garip!

İnsanlar yaşarken yaşadıkları yerleri güzelleştirmek yerine, daha çok nasıl para kazanırımın peşinde. Güzel bir bahçenin içinde küçük bir evi olan daha çok para kazanmak için onu müteahhit verip, kendisini bir beton yığınına gömer. Sonra nefes almak için kaybettikleri sevdiklerinin mezarına çiçek ekip, ağaç diker. Şimdi onlar mı ölü biz mi? Garip bir dünya değil mi? Ölüleri yeşilliğe, dirileri ise betona gömüyoruz.

Son zamanlarda Marmara Denizi’nin son halini bilmeyen yoktur. Deniz salyası yüzünden denizde yaşayan hayvanlar nefes alamaz hale geldi. Akdeniz’in suyu değişiyor. Marmara’da oluşan deniz salyası Ege’de de oluşmaya başladı. Size garip bir şey daha söyleyeyim geçtiğimiz gün Marmara Denizi kurtulsun verilen önergeyi bazı siyasi partiler reddetti. Neden reddettiklerini bilmiyorum ancak yaptıkları adına biz çok utandık.

Bunun yanı sıra kuraklık geldi hepimizi kavuruyor. Son zamanlarda birçok yerden yağmur duasına çıktılar diye haberler duyuyoruz. İnsanlar en güzel şeyleri katledip, sonra dua ediyorlar. Bu da çok garip değil mi? Bozduklarımızı dua ile kurtarma umudumuz, düzeldikten sonra tekrar mahvedip tekrar dua etmek. Çok garibiz ya.

Verilere göre dünyada 17 ülkede aşırı düzeyde su sıkıntısı yaşanıyor. Susuzluk ve kuraklık yüzünden ölen insanlar, hayvanlar, yakılan yıkılan ormanlar bunlara kulak tıkamak şimdilik bize güzel gelebilir. Ancak bir gün gelip de bir damla suya hasret kaldığımızda ‘NE GÜNLERE KALDIK’ diyeceğiz. Ha ölürsek şanslıyız, ama yaşarsak çok pişman olacağız. Birçok ülkenin su sıkıntısı yaşadığını görüyoruz. Susuzluktan ölen çocukları görmemek için gözlerimizi kapatsak da illa çıkıyor karşımıza. Hadi dikin koca koca binaları, hadi şehirleşelim, hadi keselim ağaçları, hadi yapalım ya önümüzü tutan yok. Yaptıklarınızdan sonra dua etmeyin ya. Çünkü bana sorarsanız tanrıda sizin samimi olmadığınızı biliyordur. Çünkü biz nankör, bencil yaratıklardan başka bir şey değiliz. Susuzluktan ölen, bir damla su için ağlayan çocuklar varken, har vurup harman savurduğunuz güzellikler bize helal değil. Bu kadar duyarsız olmayı nasıl beceriyoruz. Aklım hayalim almıyor.

Ama size güzel bir haber vereyim buna sevineceğinize eminim. Öldükten sonra çok güzel bir mezarın olacak. Hayırlı olsun….