DSÖ verilerine dayanan bir incelemeye göre, Türkiye obezitede dünya sıralamasında 4. ülke olarak yer alıyor. Diyetisyen Yaşar, çağımızın en önemli hastalıklarından olan obezitenin artış nedeni olarak fiziksel aktivite yetersizliği ve hazır gıdaların sık kullanımı olduğunu söyledi

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, Türkiye obezite sıralamalarında 4. ülke. Buna göre Türkiye’deki her 3 kişiden birinin obez olduğu belirtildi. Türkiye nüfusunun 3’te biri obez iken, 3’te biri aşırı kilolu diğer 3’te birlik kısım ise normal kilolu olarak kayıtlara geçti. Gün geçtikçe artan obezite sorunuyla ilgili açıklama yapan Diyetisyen Gonca Yaşar, obezitenin çağımızın hastalığı olduğunu söyledi. Sorunun üstesinden gelinebilmesi için ise öncelikli olarak beslenme eğitiminin önemini vurguladı. Obezitenin sadece ağırlık olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu söyleyen Diyetisten Gonca Yaşar, obezitenin vücut yağ oranına göre belirlendiğini aktardı. Yaşar, “Obezitenin günümüzde en önemli sebebi fiziksel aktivitenin azlığı ve paket ürünlerinin artmasıdır. Hazır ürünlerde yağ oranları ve katkı maddesi çok fazladır. Dolayısıyla dışarıdan beslenme alışkanlığı arttığı için geleneksel ev tipi beslenme dediğimiz evde tencere yemeği ve salata tüketimleri de azaldığı için insanlar yağ ve kalorisi yüksek besinler almış oluyor” dedi.

KİLOYLA GELEN HASTALIKLAR

Fiziksel aktivitenin azalması ve yağ oranı yüksek gıdaların tercih edilmesinin kilo artışıyla birlikte birçok sağlık sorunu oluşturduğuna dikkat çeken Gonca Yaşar, “Kilo probleminin başlaması birtakım hastalıkları da tetikliyor. Bunların en başında insülin direnci geliyor. Yani yağlanma oranı özellikle bel ve göbek bölgesinde arttığında kişinin insülin direnci oluşabiliyor. Hep insülin direnci kilo yapıyor diye bilinir oysaki yağ oranın artması insülin direnci yapıyor, insülin direnci de kiloyu tetikliyor. Kilonun artmasıyla birlikte kalp damar hastalığı, tansiyon, kanser, kemik ve bel ağrıları, diz ağrıları da meydana geliyor. Değişik tedavi yöntemleri uygulanıyor. Bununla alakalı operasyonlarda var. Fakat ana çözüm insanların beslenme yanlışlarının düzeltilmesidir” şeklinde konuştu.

EKMEK ÇIKMAZI

Sofralarımızdan eksik olmayan ekmek ile ilgili doğru bilinen yanlışlara değinen Diyetisyen Gonca Yaşar, “İnsanlar hayatından ekmeği çıkarmaya çalışıyor. Fakat ekmeği çıkarıp öğünlerini artırıyorlar. Aslında ekmeği bırakmak yerine doğru ekmek seçimi yapmak gerekiyor. Tabi ki beyaz ekmek tüketilmemeli. Fakat ekmeği tamamen çıkarmakta çok yanlıştır. Bunun yerine ekşi maya, çavdar, buğday, yulaf ekmekleri tüketilebilir. İlla ekmek yemeyeceğim diyenleri de zorlamıyoruz. Ekmeğe alternatif olarak, çorba tarhana, yayla, yoğurt, mercimek ve sebze çorbaları ile birlikte bulgur tüketimi arttırılmasını öneriyoruz. Onun dışında tam buğday makarna tüketilebilir. Yani olayı illa ekmek diye düşünmemeliyiz” sözlerine yer verdi.

KORUYUCU ETKİNLİK

Diyetisyen Yaşar, kilo vermenin koruyucu bir etkinlik olarak düşünülmesi gerektiğini belirterek, “Kilo vermek aslında koruyucu etkinlik gibi düşünülebilir. İnsanları hasta olmadan yakalamamız lazım. İnsanları zayıflatmak yerine şişmanlamamasını sağlamamız lazım. Bunun için de ilk eğitimi çocuklara vermemiz gerekiyor. 10 yaşına gelen bir çocuğun 5-6 yıllık bir beslenme alışkanlığı vardır. Bunu çok rahatlıkla değiştirebilirsiniz. Onun dışında 30-60 yaş aralığında zaten oturmuş bir beslenme alışkanlığı vardır. Kaç yaşında olursa olsun ‘Ben zayıflamak istiyorum’ düşüncesiyle gelenler sağlıklı bir şekilde kilo veriyor. Onun dışında düzensiz gelenler veya yeterince kilo verdiğini düşünüp eski sistemine dönenler verdikleri kiloları geri alıyorlar” ifadelerini kullandı. FATMA ARSLAN / ANTALYA GÜNDEM ÖZEL HABER