Düşsel enerjileriniz iş başında. Sıcak yaz kendini yavaş yavaş gösterirken, baharın yaz ile birleşme seansı bizlere yorgunluk, bir enerji kaybı olarak geri dönüş yapmış gibi görünebilir.
Her yaşanmışlığa rağmen küllerinizden yeniden doğma zamanı geldi. Yeni bir gün ile merhabanın yanı sıra yeni dostluklar ve arkadaşlıklar bir başlangıç olmalı. Yaşanmışlıklardan ders çıkarmak için harcanan zamanı biraz geride bırakalım şimdi tam zamanı ona da zaman gelecektir. Şimdi karşımıza çıkan ne varsa karşılama ve yaşama zamanıdır.
Olgun düşünce yaşımız ile doğru orantılı gibi görünse bile aslında hayatın içinde yaşananları okumak ile ilgili bir kavramdır. Size de olmuyor mu hiç, beklemediğiniz bir anda beklenmedik bir cevabı sizden yaşça daha küçük ve deneyimsiz olarak düşündüğünüz bir düşünceden çıkıyor olması garip gelmiyor mu?
Şimdi düşsel enerjilerimizi aktif hale getirelim ki yarına daha zinde ve pozitif karşılamak adına bir enerji bizde hazır olsun. Yapmayı sevdiğiniz bir el uğraşısı, beslediğiniz bir hayvan, büyüttüğünüz bir çiçek kısaca hayatın sizi sizden farklı seven canlılar. Size siz gibi davranacak dili olmayan ama çok konuşan canlılara zaman ayırın, sadece sevmek ile işlerin ne kadar kolay olduğunu bir kez daha görmek için kendinize dönün ve içsel enerjinizi düşsel enerjinize dönüştürün…
Yaşadığımız günleri güzel kılan bizim onlara verdiğimiz değerlerdir. Yoksa hiç bir günün diğerinden farkı sadece isimleri olacaktır. Ki o günlerde bile kişisel gerginlikler veya mutluluklar katmışızdır. Pazartesiyi kimse sevmez çünkü haftanın ilk iş günüdür. Cuma ise oldukça sevilir çünkü hafta sonunun başlangıcıdır.
Kendi kendimizi sınırlandırdığımız şu yaşamda bu kadar değerli olan zamanımızı böylesine gelip geçici olaylara takılarak zaman harcamayalı isterim…
Yaz mevsiminin kendini yavaş yavaş gösterdiği şu zamanlarda, düşsel enerjiniz size bütün güzelliklerin yolunu gösterecektir.
Gözleri kapatıp düşünme zamanı geldi…