Yeni eğitim öğretim dönemi öncesi eğitim çalışanlarının sıkıntılarının çözülmesi gerektiğini belirten Eğitim Bir Sen Antalya Şubesi Başkanı Mustafa Çoban, eğitim politikalarında en büyük aktörün idealist öğretmenler olduğunu, bütünsel çözüm uygulanarak özellikle ’mutsuz mecbur’ sayısının arttırılmaması gerektiğini söyledi.

“Başarını örneklere bakılmalı”
Eğitim Bir Sen Antalya Şube Başkanı Mustafa Çoban, büyük emeklerin harcandığı, idealist katkıların yapıldığı 2018-2019 eğitim-öğretim yılının sonuna gelindiğini belirtti ve fedakarca çalışan tüm eğitim çalışanlarına emeklerinden dolayı teşekkür etti. Türkiye’de silgi kullanmanın en maliyetli olduğu alanın eğitim politikaları olduğunu vurgulayan Başkan Çoban, eğitimde başarılı reformlara imza atmış ülkelerin, öğretmenlerinin niteliğini artırmak, okulların kapasitelerini geliştirmek, eğitim ortamlarını zenginleştirmek, bilgi sunmak dışında karakter eğitimini de önceleyecek şekilde hareket ettiklerine temas etti.

“Hedef sorumluluk sahibi nesil yetiştirmek olmalı”
Eğitimde hedefin evrensel ve yerel dinamikleri sentezleyebilen, farklılıkları zenginlik bilen, bilimsel, irfani derinliğe ve hikmete sahip, analiz yeteneği olan, olaylara eleştirel bakabilen, ahlaklı, adil, dürüst, erdemli, sorumluluk sahibi nesiller yetiştirmek olması gerektiğinin altını çizen Başkan Mustafa Çoban, “Bunun için olmazsa olmaz ve vazgeçilmez faktör ve en büyük aktör, mesleğini seven idealist öğretmendir’ dedi. İdealist öğretmen fikrinin hayata geçirilmesinde başta Millî Eğitim Bakanlığı’nın sorumlu olduğunu vurgulayan Çoban bunun için bütünsel çözüm üretme gayreti içine girerek mutsuz mecbur sayısının artmasına mani olunması gerektiğini aktardı.

“Yeni döneme eski sorunlarla gidilmemeli”
Öncelikle öğretmene itibarını kazandırmak açısından sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılması gerektiğini söyleyen Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Mustafa Çoban bu konuda şunları söyledi: “Yeni döneme eski sorunlarla girilmemeli, beklentileri karşılayacak adımlar atılmalı, vaatler icraata dönüştürülmelidir. Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılmalı, sözleşmeli öğretmenlere verilen sözler yerine getirilmelidir. Kamu personel sisteminin temel yaklaşımı; insan onurunu öncelemek, insan haklarına saygılı olmak, saygın iş ilkesine dayanan mali, sosyal ve özlük hakları ile çalışma şartları olmalıdır. Bu eksende öğretmen istihdamında sözleşmeli öğretmenliğin temel istihdam şekli olarak kabul edildiği algısını güçlendiren adımlar ve uygulamalar, büyük ve güçlü Türkiye iddiası ve hedefiyle bağdaştırılabilir değildir
“Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından 6 yıl boyunca ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi, sağlık ile işsizlik arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, öğretmenlik mesleğini ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına derhal son verilmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlere, kadroya geçirilmeleri süreçlerine ilişkin kalıcı bir düzenleme yapılması beklenmeksizin mazerete ve isteğe bağlı yer değişikliği hakkı başta olmak üzere, kadrolu öğretmenlere tanınan haklar verilmelidir. Kadroya geçiş sürecine yönelik 3+1 konusunda yasal düzenleme Meclis tatile girmeden bir an önce çıkarılmalıdır”
Eğitim Bir Sen olarak eğitim politikalarının belirlenme sürecinde yıllardır talepler sunduklarını ancak bu başlıklarla ilgili düzenleme getirilse de boşlukların doldurulmadığını belirten Mustafa Çoban, Milli Eğitim Bakanlığının yeni eğitim döneminde altını çizdikleri konularda somut adımlar atmasını beklediklerini dile getirdi. Çoban beklentileri şu şekilde sıraladı:
“Ek gösterge konusunda verilen vaatlerin üzerinden 1 yıl geçmesine karşın henüz bir adım atılmadı. Ek gösterge vaadi artık yerine getirilmeli, ek gösterge tüm kamu görevlilerini kapsayacak şekilde yapılmalıdır. Münferid eylemler olmaktan çıkmış, yaygın toplumsal sorun haline gelmiş olan eğitim çalışanlarına şiddet ile ilgili köklü ve etkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bir diğer konu Ortaöğretimde ders çizelgelerinde yapılan değişikliğin kapsamının belirsiz oluşudur. Yeni model ile birlikte imam hatip liseleri, meslek liseleri ile fen ve sosyal bilimler liseleri gibi lise türlerinin de ortadan kalkacağı konusunda bir kaygı ve belirsizlik olduğu görülmektedir
Bakanlık, bir sunumla açıkladığı ders çizelgelerine ilişkin kapsamlı bir dosya hazırlamalı ve kamuoyuyla paylaşmalıdır. 2023 Eğitim Vizyonu’ndaki belirsizlikler giderilmeli, hedefler öngörülen takvim dahilinde gerçekleştirilmelidir. Öte yandan Yönetici görevlendirme takviminde yapılan ertelemeler, belirsizlik kuşkularını artırmıştır. Proje okullarında dört ya da sekiz yıllık görev süreleri sona eren yöneticilerin kazanılmış hakları gözetilmeli, diğer eğitim kurumlarına yönetici olarak görevlendirilmek üzere başvuru yapma hakkı kendilerine tanınmalıdır. Ne yazık ki bir de Türkiye’de 130 bin öğretmen açığı olmasına rağmen yeterli atama yapılmamaktadır. Öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanamaması ve mevcut sistemin ürettiği adaletsizlikler, mağduriyetlerin yanı sıra çalışma barışının bozulmasına ve motivasyon kaybına neden olmaktadır. Öğretmensiz sınıf kalmamalı, atamalar kadrolu yapılmalıdır Yer değişikliği sürecindeki aksaklıklar giderilmelidir. Meslek kanunu acilen çıkmalı ve mevcudun tekrarı değil, haklarda iyileştirme sağlanmış şekilde yeniden düzenlenmelidir. Kariyer basamakları sistemi mesleki gelişim esasında yeniden kurgulanmalıdır. Okulların donanım ihtiyacı karşılanmalı, okullara doğrudan ödenek tahsis edilmelidir. Hizmetli ve memurlar haftada 40 saatin üzerinde çalışmasına karşın fazla mesai ücreti alamamakta, izin hakkından yararlanamamaktadır. Halbuki Eğitimin kalitesinin artırılması hizmetli ve memurlarımızın haklarının geliştirilmesine bağlıdır. Eğitim kurumlarının hizmetli ve memur ihtiyacı karşılanmalıdır. Son olarak değişim süreçleri paydaşların katkılarına açık hâle getirilmeli, ortak akıl ürünü politikalar üretilmelidir. Böylece meşruiyet düzeyi yüksek, sosyal kabulü geniş kararları hayata geçirmek daha kolay olacaktır. Özetle eğitim politikaları ortak aklın ürünü olmalıdır”