Son dönemde enflasyon dinamiklerinde önemli bir iyileşme kaydedilmekle birlikte, Türkiye’de enflasyon oranı akran ülkelere kıyasla halen yüksek seyretmektedir.

Yukarıdaki tablo da enflasyonun çok yüksek seyrettiği dönemler yüksek kur artışlarının olduğu dönemleri göstermektedir. Fakat tabloda görüldüğü gibi, Eylül ve Ekim 2018 tarihlerinde enflasyon rakamları oldukça yüksek. Aynı dönemin 2019 yılındaki durumuna baktığımızda ise enflasyon etkisinin çok düşük olduğu görülebilmektedir. Çünkü 2019 yılı Eylül ve Ekim aylarında yüksek kur artışları yaşanmamıştır. Fakat 2018 yılının aynı aylarında kur etkisi bariz olarak görülmektedir.  Kur artışları çok daha makul düzeyde kaldığı için aylık enflasyon oranları geçen yılın aynı dönemindekinden çok daha düşük kalmış ve 12 aylık enflasyon bu üç ayda hızla düşerek 8,55’e kadar gerilemiştir Bu duruma olumlu baz etkisi denilmektedir. Örneğin, bir önceki yılın aynı ayında enflasyon düşük gelmişse fiyat endeksindeki küçük bir artış bile yüksek enflasyon oranına yol açabilir. Diğer yandan, bir önceki yılın aynı ayında enflasyon yüksek gelmişse güncel enflasyon oranı yüksek gelse bile düşük bir enflasyon oranına sebep olacaktır. Ama olumlu baz etkisi Kasım ve Aralık aylarında ortadan kalkacağı için enflasyon rakamlarında yukarı yönlü bir hareket kaçınılmaz görülmektedir. Nitekim Kazım ayı enflasyon rakamı yukarı yönlü hareket halindedir. Bu durum Aralık ayında da devam edeceği gözükmektedir. Aynı şekilde açıklanan Çekirdek Enflasyon rakamı da yukarı yönlü hareket etmiştir. Bilindiği gibi çekirdek enflasyon TÜFE toplamından enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın dışlanarak hesaplanmaktadır.

Son dönemde enflasyon dinamiklerinde aşağı yönlü bir düşüş kaydedilmekle birlikte, Türkiye’de enflasyon oranı kendi kategorisinde bulunan ülkeler göre hala çok yüksek seviyelerde seyretmektedir. Aslında mesele sadece Merkez Bankasının uyguladığı sıkı para politikasının enflasyonu düşürmede yetersiz kaldığı bir gerçektir. Çünkü uluslararası piyasalarda ortaya çıkan dalgalanmalar Türkiye’nin ekonomik yapısını ve dolayısıyla enflasyon oranları üzerinde etkileri olduğu bir gerçektir. Enflasyon oranlarının yüksek seyretmesi ve daha da yükseleceği beklentisi oluşmuştur. Bunun için Türkiye’nin acilen üretim ekonomisine geçmesi gerekmektedir. Bunun için yüksek teknoloji gereken ürünlerde uzmanlaşmalıdır. Bu da daha yüksek katma değerli ürün demek olacaktır Daha yüksek katma değerli ürünler ise ülkeye döviz girişini arttırarak bir anlamda istikrarın sağlanmasına yardım edecektir. Âmâ üretimin ithalata bağımlılığı halen devam etmektedir.

Aslına Ülkemizde fiyatlar arttığında diğer malların fiyatlarının yükselmesine neden olan temel girdi niteliğindeki doğal gaz ve elektrik fiyatları da ülkemizde hızla yükselmekte. Bu malların fiyatları olağan koşullarda döviz kuru yükseldiği ya da dünya fiyatları arttığı için değişmesi gerekir. Dolayısıyla bunlarda enflasyonu etkilemektedir.  Ayrıca enflasyonda düşüş  ya da gerileme denince  ne anlamamız gerekiyor?

Ekonomi dilinde enflasyonda düşüş, ya da gerileme denildiğinde sokak dilinden farklı olarak artış hızının azalması anlaşılıyor. Bir başka deyişle fiyatlar artmaya devam etse de artış eski hızından daha yavaş bir hıza dönmüş denmek isteniyor. Saatte 90 km hızla giden bir tren hızını 70 km’ye düşürdüğünde hız kesmiş olur ama durmuş olmaz. Ülkemizde enflasyon düştü denilince anlaşılandan biraz farklı. Sadece fiyat artış hızı bir önceki döneme göre düşmüş oluyor. Enflasyon bir maliyettir. Yani tüketici açısından baktığınızda yaşam maliyetinin arttığına ya da tersten okuduğunuzda alım gücünün yıprandığına işaret eder. Aynı mesele üretici açısından da üretim maliyetlerinin artışı anlamına gelir. Hatta tüketici ve üretici arasındaki enflasyon farkı da, ürün fiyatlarına yansıtılamayan oranı anlatır. İleride bunun da yansıtılası enflasyon artışını tetikleyebilir.

Sonuç olarak Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan enflasyonist baskının Merkez Bankasının faiz kararları üzerindeki etkisi ne olacaktır? Önümüzdeki süreç bu açıdan oldukça önemlidir. Böyle bir ortamda faiz indirim döngüsünün devam edecek mi etmeyecek mi? Bakıp gözlemleyeceğiz. .

Koray DUMAN