Topluma karşı yaşamayı huy edinmişiz. Çocuğumuz illede başarılı olacak… Şu amacı belli olmayan sınav sistemleriyle ayrıştırılıp zorluğa zorlanacak. Komşunun kızı bilmem ne fen lisesini kazanmış bu neden normal liseye gidiyor diye rekabet başlatırlar. O yavrucak bir kırıldı mı yıllarca kendine gelemez. Etrafında dönen ve baskı uygulayan yakınları saçma sapan örnek ve tavsiyelerle kafa ütülemeye devam eder. Yeteneklerin bir kısmı doğuştan veriliyor.

Gizli yetenekler de tesadüf eseri tekrarlarla gelişip ortaya çıkıyor. Kendini parçalasan da, sende bir sanatkârlık yok ise şayet, istediğin kadar derslere kurslara git olmaz. Olamaz… Olsaydı en üst seviyede o konuyla ilgili dikkat çekici başarılar elde edilirdi zaten. Bu tür ısrarcı tutumların altyapısını fesatlık oluşturmaktadır. Sayısı az değildir çocuk yarıştıran ana babaların.

Eğitim ve öğretim hayatında fesatlık ve pintiliğiyle bilinen belli okullar vardır. Bunlar tescillenmişlerdir. Kendi aralarında asla bilgi paylaşmazlar. Onları o hale getiren ailelerdir. Okul küçümsemeler, karamsarlık değnekleriye ortalıkta dolaşanlar, gereksiz yere para harcayarak çocuğunda olmayan hünerleri onlarda varmış gibi göstermeye çalışmak bunların en meşhur huylarından bazılarıdır. Kimse kusura bakmasın, iş gerçekten yaparken öğrenilir.

Tekrarlarla herhangi bir sınavdan birçok kişi yüksek puanlar alabilir ama bu onun toplamdaki başarı ölçüsüne, onurlu ve faydalı insan olma yolundaki mensubiyetine kâfi gelmez. Meziyetleri mezuniyete bağlamak nasıl ki dangalaklık ise yaratılışta olmayanları satın almaya kalkıp, çocuğa ve kendine meylettirmek de öyledir. Fesatlığı bir kenara bırakmak zorundasınız. Olmuşu bitmişi kabullenmek zorundasınız. Öve öve bitiremediğiniz o para tuzağı kurumlardan bir tane Thomas Alva Edison çıkmıyor, çıkmayacaktır da… Bu saçma sistemler Edison’luğa son verdirtiyor zaten. Binlerce tekrarın sonucunda elde edilemeyenleri elde etmeye çalışmak boşa kürek sallamaktır.

Okula giden yavrularınıza taşıyamayacağı yükleri vermeyiniz. Kalp kıran sitemli sözcüklerle onları yıpratmayınız. Varlığına şükrediniz. Uzak olsun, eğer ki çaresiz bir hastalığa yakalansa, onu kaybetme korkusuyla karşılaşmış olsanız… Ne düşünür, nasıl davranırdınız?