Fehmi Tokay, 1889 yılında İstanbul’da, Üsküdar’ın Debbağlar mahallesinde doğdu. Dedesi jandarma muhasebecisi Tahsin Bey, Babası “Divan-ı muhasebat” (Sayıştay) mırakıplarından (denetçilerinden) ve “Tetkik-i Muhasebat Komisyonu Reisi” Hüsnü Bey, annesi Harmanlık Mektebi müdiresi Şadiye Hanım’dır.İlkokulu Üsküdar’da, Ravza-i Terakki okulunda okudu ve Toptaşı Askeri Rüştiyesi’ni bitirdi. Yüksek öğrenimine “Mühendis Mektebi’nde devam etti. Bu sıralarda Balkan Savaşı, arkasından da I.Dünya Savaşı çıktığından öğrenimini yarıda bıraktı. Savaştan sonra, 1919 yılında “Hendesehane-i Mülkiye-i Şahane’yi bitirdi. Mesleğini elde edince Kocaeli, Ankara, Bolu, Çankırı, Kütahya gibi merkezlerde imar müdürlüğü, başmühendislik ve çeşitli idari görevler aldı. Trabzon-İran transit yolu yapılırken başmühendis idi(1936). Son görevi olan Bayındırlık Bakanlığı Şoseler ve Köprüler Dairesi başkan yardımcısı iken, yaş sınırı dolayısıyla 1954’de emekli oldu. Bundan sonraki hayatını İstanbul’da sanat çevrelerinde sürdüren Fehmi Tokay, 23 Haziran 1959 tarihinde bir kalp krizi geçirerek Fransız Hastahanesi’ne kaldırıldı. Bütün uğraşmalara rağmen beş gün daha yaşadıktan sonra 28 Haziran 1959 günü hayata gözlerini yumdu. Karacaahmed’deki aile mezarlığında toprağa verildi. FehmiTokay’ın musiki sanatı ile tanışması ve ilişkisi çok erken yaşlarda başladı. Babası Hüsnü Bey amatör, fakat güzel keman çalan bir musikişinastı. Uzun yıllar Yeniköylü Hadi Bey’den ders almıştı. Evinde sık sık toplantılar yapar, bu toplantılara Kemal Niyazi Seyhun, Kemani Ağa, Ali Rıfat Çağatay, Salih Benli, Udi Nevres Bey, Samih Rifat, Hanende Hüsamettin Bey gibi kimseler katılırdı. Bu toplantılara katılan FehmiTokay, farkına varmadan birçok eseri öğrenmişti. 1919 yılında üniversiteyi bitirdiği zaman babasının teşviki ile komşusu olan ve evinde musiki dersleri veren, babasının da hocası olan Hadi Bey’den yararlanarak dini ve dindışı olmak üzere bir hayli eser öğrendi. Özellikle durak, ilahi savt, tevşihler geçti. Dini musiki alanında ilk eserini 1914 yılında besteledi. “Gülle hembezm-i visaliz gerçi har olsak da biz” güfteli tahirbuselik şarkısının besteleniş tarihi ise 1913 tür. Tekkelere devam eden babası, her gittiği yere oğlunu da götürür, onun iyi bir musiki terbiyesi almasına zemin hazırlardı. Böylece her iki musiki dalında pek çok sanatkarı tanıdı bu sanatkarlardan iyi bir uslub kazandı. Zevkli ve usta bir musikişinas olmasına rağmen nota öğrenmedi. Eserlerini başkaları notaya almıştır. Kısa sürede ve pek genç yaşında çevresinde isim yaptığı için, çağdışı ustalardan takdir ve teşvik gördü. Rauf Yekta Bey’den yararlanmıştır. Musikinin dışında Yenişehirli Ferit Efendi’den edebiyat ve tasavvuf dersleri alarak edebi bilgi ve zevkini ilerletti, dini bilgisini derinleştirdi. Bu bilgi ve kültürün kendisine büyük yararı olmuş, dini ve din dışı eserlerine güfte seçme ustalığını kazandırmıştır. Görevli olarak bulunduğu illerde de boş durmadı. Buralarda musiki dernekleri kurdu, kurdurdu, çalıştı, hevesli gençlere dersler verdi. Her gittiği yerde musiki sanatımızın tanınmasına ve yaygınlaşmasına gayret etti. Müstear makamından çok güzel bir durak ile beş ilahi, dört semai, geri kalanı şarkı olmak üzere dini ve dindışı mahiyette yüzü aşkın eser bestelemiştir. Eserlerinin altmış kadarının notası Dr. Alaaddin Yavaşca’nın koleksiyonundadır. Zaten birçok eserini bu değerli musikişinasımız notaya almıştır. Nitekim, hastalanmadan bir gün önce yeni bir eserini notaya aldırtmak için Yavaşca’ya gelmiş ve vedalaşarak ayrılmıştır. FehmiTokay’ın eserlerinde geleneksel şarkı bestekarlığının bütün incelikleri bulunur. O da eski ustaların gittiği yoldan gitmekle birlikte, duyuş ve anlayış açısından bazı yenilikler yapmayı başarmıştır. Hiçbir eserinde günlük zevk ve amaçlara yönelik bir özellik yoktur. Güfte seçiminde de titizdir. Söz ve melodi uygunluğu dikkat çekecek kadar güzeldir.