Günümüz teknolojisinin fotoğrafçılık mesleğine kattığı artı ve eksi yönlerini değerlendiren Antalya Fotoğrafçılar Odası Başkan Yardımcısı Yılmaz Çamkesen, fotoğrafçılığa yeni başlayacaklar için de mesleğin incelikleri hakkında tüyolar verdi

Hız kesmeden ilerleyen teknoloji, her alanda olduğu gibi fotoğrafçılık mesleğinde de olumlu ve olumsuz etkiler yaratıyor. Çoğu kişinin evinde bulunan çocukluğuna ve gençliğine ait aile albümleri tarihe karışıyor. Artık insanlar telefonlarına ya da bilgisayarlarına yaptıkları yedeklemelerin silinmesinden dolayı fotoğraflarını tab ettirmeye karar veriyor. Bunun yanı sıra teknolojinin fotoğrafçılığa yararları da olduğunu söyleyen Çamkesen, “Çocukların ve gençlerin fotoğraf çekmek için ellerinden düşürmediği cep telefonları ve tabletlerden dolayı kendisini keşfederek mesleğe özenmesi söz konusu olabiliyor. Dolayısıyla teknolojinin gelişmesiyle fotoğrafçılık iyi yerlere geliyor diyebiliriz. Özellikle bu mesleği yapmak isteyenlerin teknolojiden faydalanması yadsınamaz bir gerçek. Eskiden fotoğraflar çekildikten sonra karanlık odada filme çekilirdi. Şimdi insanlar dijital fotoğraf makinesinden çekip anında ekrandan görebiliyorlar. Bu durumda kolaylık sağlıyor. Fakat asıl önemli olan kişinin kendini keşfetmesi. Gelişen teknolojiye ayak uydurması. Yenilenebilmesidir” şeklinde konuştu.

“GÜLÜMSE ÇEKİYORUM”

Fotoğrafçılığın zor ve meşakkatli bir meslek olduğunu söyleyen Antalya Fotoğrafçılar Odası Başkan Yardımcısı Yılmaz Çamkesen, bu mesleği yapmak isteyenlerin yeri geldiğinde özel hayatlarından taviz vererek fazlasıyla fedakarlık yapması gerektiğini dile getirdi. Çamkesen, “Eğer bir kişi profesyonel fotoğrafçı olmak istiyorsa zamanının büyük kısmını bu alanda harcamak zorunda. Mesela gün doğumunu çekeceğinde biraz sonra çekerim diyemez. O nedenle bu meslekte zamanı iyi kullanmalı, emek vermeli” ifadelerini kullandı. Mesleğe yeni başlayacaklar için önerilerde bulunan Çamkesen sözlerine şu şekilde devam etti: “Fotoğrafçılığa yeni başlayanların bilmesi ve öğrenmesi gereken çok şey var. Fotoğraf demek ışık demektir. Işık olmazsa hayat olmaz. Işık olmazsa fotoğraf da olmaz. Kişinin önce ışığı sonra makinesini tanıması gerekir. Ardından ne çekmekten hoşlandığını keşfetmeli. Kendisine alan oluşturmalı. Neyi, nasıl çekeceğini bilmeli. Tek yere odaklanan kişi fotoğrafçı olamaz. Önemli olan bütüne bakıp derinliği görebilmektir. Eğitim birinci kuralı olmalı. Teknik donanımları alarak fotoğrafı fikirleriyle yaşatabilmek önemli. O nedenle sürekli fotoğraf çekmek ve araştırma yapmak gerekli. Fotoğraf geçmişten geleceğe taşınan bir belgedir. Daha da ötesinde fotoğraf, müzik ve şiir gibi sanattır.” FATMA ARSLAN / ANTALYA GÜNDEM ÖZEL HABER