Bizim meslekte insanlar yaptığı meslekte siyasi görüşlerinden dolayı birilerini suçladığında ya da sadece güçlü olandan yana tavır takınarak yalakalık yapmalarından dolayı utandığım çok olmuştur. Biz bu mesleğe başladığımızda rahmetli Sedat Simavi’nin “Ey gazeteci bu mesleği yaparken türlü zorluklarla karşılaşacaksın. Kalemini kır asla satma’’ sözü ofis girişinde yer alırdı. Şimdi bakıyorum da satan satana…

Şimdi dönelim 9 ekim akşamı festival gecesine…

Bu yıl 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali skandallarla çalkalandı. Yılın en iyi kadın oyuncu seçilen Nihal Yalçın’a sahnede ödül verirken yaşanan olay Türkiye gündemine oturdu. Havuz medyası tarafından Nihal Yalçın adeta linç edildi.

Son olarak CNN Türk’te Başak Şengül’ün yönettiği tartışma programında Melik Yiğitel, Hakan Bayrakçı, Baki Çenter e, Hulki Cevizoğlu bir saate yakın bir süre konuşarak adeta başarılı sanatçıyla dalga geçtiler. Bayrakçı da yer yer Nihal Yalçın’ı suçladı. Sanki Tamer Karadağlı’nın geçmişini bilmiyorlarmış gibi konuştular. Kadın cinayetinden, çocuk tecavüzlerinden ve İstanbul sözleşmesinden söz eden ve Kürt asılı olduğu için genç sanatçıyı adeta PKK’lı ilan ettiler. Oysa sanatçı Yalçın o gece bir kadın olarak duygularını düşüncelerini dile getirerek milyonlarca annenin ve istismara maruz kalan çocukların feryadını dile getirmişti.  Bu açıklama yapılırken Tamer Karadağlı mimik hareketleriyle adeta kadını boğazlayacak gibi tavırlar sergiledi. Bir anne ve kadın olan Başak Demirtaş ve yine bir anne olan Canan Kaftancıoğlu, Karadağlı’nın tavrı karşısında başarılı sanatçıyı kadının sesi olduğundan kutlayarak sahip çıktılar. MHP Genel Başkanı’nın Karadağlı’yı kutladı. Ardından havuz medyası adeta linç etmeye başladı.

Tüm bunlar yaşanırken özellikle olayın yaşandığı kent olan Antalya CHP cephesinden herhangi bir açıklama gelmedi.

Oysa Karadağlı’nın geçmişine dönerek tanımaya çalışırsak gerçekleri daha iyi görürüz.2015 yılında Karadağlı, “Sanatta özgürlük var mı? Şu andan bahsediyorsan elbette yok. Sanatçılar kendini özgürce ifade edebiliyor mu? Korkmadan çekinmeden konuşabiliyorlar mı? Herkesin üzerinde genel bir korku var. Aman ters gitmeyelim, iş bulamayız kanallara baskı olur, rol bulamam aç kalırım maalesef bu dönem böyle bir durum. Sadece sanatçılar için değil iş adamları için de durum böyle. Herkes kıyma yemiş kedi gibi. Her şey Cumhurbaşkanının 2 dudağı arasında’’ şeklinde konuşuyordu.

2017 tarihinde aynı Karadağlı bu kez yayınlanan Çocuklar Duymasın dizisinde rafta duran bir kitap kamuoyumuzun dikkatini ve tepkisini çekmişti. Bu kitap Fetullah Gülen’e ait ‘’Barış köprüsü” kitabıydı. Baş rollerde oynayan Tamer Karadağlı ve Pınar Altuğ milyonların protestolarıyla karşılaştılar. Soruşturma başlatıldı. İşte tam burada yönetmen devreye girerek olayları yatıştıracak açıklamalar yaptı. O dönem dizi yetkililerinden ‘’Söz konusu kitap ile ilgili olarak, dekor ve aksesuarlardan sorumlu sanat yönetmenimizin savunması alınmıştır’’ şeklinde açıklama yaptı.

2021 tarihine geldiğimizde bu kez Karadağlı “Cumhurbaşkanımızın duruşunu çok beğeniyorum. Etkili konuşması var. Beni çok etkiliyor Güzel konuşuyor. Çok beğeniyorum’’ diye konuşmalarla karşımıza çıkıyor.

Ben kendine ‘’Taş fırın erkeği’ ’diyen bu adamı kim davet etti, neden ona ödül verilmesi istendi, Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve CHP bu organizasyonu yapandan neden hesap sormadı ve bir açıklama yapmadı onu düşünüyorum.

Belediye içinde Başkanı zor durumda bırakmaya çalışan ve organizasyonda görev alan kim? Sorularını sormadan edemiyorum. Sanırım bu soruyu sadece Antalya halkı değil Tüm Türkiye sorup cevap bekliyor.

Bizden söylemesi…

Haydi Başkan, bul ve gereğini yap, yoksa fatura size çıkıyor.

Haydi hayırlısı…