“Geri zekâlıyım ben.” Gençliğinin sonlarındaki adam böyle söylendi “Geri zekâlıyım” üstünde açık kahverengi paltosu ayağında aynı renk çamurlu ayakkabılar. Sonbahar vakti aynı zamanda bu arkadaş için uyanma vakti. Hayatını boşa harcamıştı kıymetli “entelektüelimiz” bir o yana bir bu yana merak salmıştı. Üniversiteyi bitirmişti, sanki iyi bir şeymiş gibi söylerdi hep “ben yedi sene üniversite okudum” uzatmıştı okulu, sonra KPSS’ye girmişti beyimiz. Sonuç, hüsran.

İnsan düştü mü düşüyordu, sınavdan sonra, önce: “Benim gibi birini işe almak için sıraya girecekler, devlet yıllar sonra hatasını fark edecek” diyordu. Ama şimdi iş mi aranır diyerek boş geçirdiği birkaç aydan sonra bütün kapılar yüzüne kapanıyordu. CV si boştu. Sadece bitmiş bir üniversite vasat bir ortalama ve ilgi alanlar, deneyim: yok, üniversite faaliyetleri: yok, sertifikalar: yok, staj: yok. Yok, yoktu arkadaşta, hiçbir şey yoktu. Arkadaşlarla yapılan ka kara ki kiri, bilgisayar başında geçen saatler, kız peşinde geçen günler. Önce CV sini iş bulma sitelerine koydu. Sonra baktı olmuyor çeşitli yerleri aramaya başladı, mailler attı, cevap gelmiyordu. Ya ihtiyaç kapandı ya biz sizi ararız, mailler daha kötüydü, hiç kimse mi maile cevap vermezdi. En sonunda iş bacaklara düştü burnu sürtüldüğünden. Pek çok yer denedi. En sonunda yolda yürürken ilanı olan yere girdi “Bulaşıkçı arıyormuşsunuz? ” Lokanta sahibi gencin yüzüne baktı “tecrübe?” genç yalan uydurmalıydı, sorgulanamayacak bir yalan “evde hep ben yıkarım” orta yaşlardaki bu esnaf lokantası sahibi gencin yüzüne yarım bir küçümseme ile baktı “bak, kardeşim, biz genç birini ya da bu işi daha önce yapmış tecrübeli birini arıyoruz.” Genç uzatmadı arkasını döndü ve otuzuncu kez reddedilmenin acısını hissede hissede kırmızı bir yüzle kapıdan çıktı. Babası “yirmi yedi yaşına geldin şerefsiz defol” diyene kadar yüz kızarması ne demek bilmezdi, ama artık biliyordu, utanmadan dolayı olan yüz kızarmasını değil, soğuktan olanı. Birkaç dakikalık bir yürüyüşten sonra parkta bir banka yanaştı, uzandı kızarmış yüzünü ovuşturdu biraz, yığıldı oracıkta…