Anneler Günü. Her yıl Mayıs ayının ikinci pazarı.

Bütün dünyada kutlanan özel bir gündür.

Anneler için en pahalısından en gösterişlisine varıncaya değin hediye yelpazesinden seçmeler yapmak mümkünken hemen her anne, çocuğunun gülen yüzü ve bir kuru çiçeğine dünyaları almış kadar sevinmektedir. Bu kadar da tamahkâr ve yüreği geniş insanlardır.

Bize öğretilen ve belleklerimize kazınan annenin en önemli değer ve bir çocuğun yaşamındaki en kutsal varlık olduğudur. Aynen de öyle değil midir? Anne ve çocuk arasındaki her sağlıklı ilişki her birey için sağlam karakter ve vücutla temellendirilen bir yaşamın kaynağıdır.

Anneye atfedilen değerler sosyal, kültürel, manevi, dini o denli yüksektir ki mesela, Hz. Muhammet, cennetin annelerin ayakları altında olduğunu, müjdeler.

Mustafa Kemal Atatürk, bir kadının en büyük vazifesinin annelik olduğunu söyler.

Hanry Ford, annenin kalbinin çocuğun okulu olduğunu anlatır.

Ve Hz. Mevlana şöyle der:

Anne hakkına dikkat et!

Onu başında taç et!

Zira anneler doğum sancısı çekmeselerdi,

Çocuklar da dünyaya gelmeye yol bulamazlardı.  

 

Anneler Günü’nün ilk olarak Yunan mitolojisinde ortaya çıktığı buna göre birçok tanrının annesi olarak kabul edilen Rhea için çeşitli kutlamalar yapılmakta olduğu rivayettir.

Benzer durum Antik Roma‘da da görülür. Antik Romalılar bereket tanrıçası Kibele için çeşitli kutlamalar düzenlemişlerdir.

Günümüzde anneler için kutlama 1914 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin Virginia eyaletinde öğretmen olan Anna Jarvis’in 1905 yılında vefat eden annesi için başlattığı etkinlikler ile günümüze taşınmıştır.

İyi ki de taşınmıştır.

Klişe sözler ile anneler bir gün değil, her gün hatırlanmalıdır. Yılın bir günü anneler günü olmaz, gibi sözler söylense de bu özel gün ile ilgili hediye pazarında bilinçli ekonomik bir canlanma yaratılsa da sonuçta anneleri özel hissettirmek için bir vesile olarak düşünmek gerekir.

Sadece çocukların dünyaya getirilmesi değil, onların kendi ayakları üzerinde durana kadar sonsuz emeğini esirgemeyen, çocuğu için kendi canından vazgeçen kişiye anne, denir.

Eğer bu yazıyı okuyorsanız, durup bir an kendi annenizi gözünüzün önüne getirin ve üzerinizdeki emeğini düşünün. Bu emeğin karşılığı yoktur, ancak her hangi bir an da annenizi kucaklayıp öperseniz, boynuna sarılıp “seni seviyorum” derseniz, en kıymetli hediyeyi vermiş olursunuz.

Hadi yerinizden kalkın, karşınızda ise uzanıp elini öpün, uzakta ise telefon açıp seni seviyorum anne, deyiniz.

Çocuklarına, ömür bahşeden annelerin değeri tabi ki yılın her günü ve anında bilinmeli ve o elleri öpülesi varlıklar omuzlarda taşınmalıdır.

Bir anne yüreği, dibinde her zaman af bulunan bir uçurumdur, der Balzac.

Evet, son söz aslında her gün anneler günü…

Annem başta, bütün annelerin ANNELER GÜNÜ kutlu olsun.