Seçime sayılı günler kala siyasi parti liderleri, iyice sertleşti. Parti liderleri sertleştikçe belediye başkan adayları da onları örnek alarak, sertleşmeye başladı. Onlar kendi pencerelerinde bunun doğru olduğunu düşünürken, halk ise artık gerginlik değil, rahat bir ülke istiyor. Ekonominin felç olduğu, işsizliğin, açlığın arttığı bir ülkede insanlar, halka dokunana, çözüm üreten ve kendilerini mutlu eden belediye başkanları istiyor. Neredeyse bütün belediye başkanlarını ve siyasi partileri takip ediyorum. Tabi hepsi kendi içinde çok değerli ancak benim izlerken, ‘Türkiye’de iyi başkanlar var’ diyebileceğim iki aday var. Bunlardan biri CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu diğeri ise CHP Muratpaşa Belediye Başkan Adayı Ümit Uysal. Ekrem İmamoğlu bire bir görmedim ancak konuşmaları o kadar samimi, o kadar içten ki insanın yüzünü güldürüyor. Ancak İmamoğlu’nun kazanabileceğini düşünüyor musun diye sorarsanız ise ‘Zor’ derim. Peki, neden?

24 Haziran seçimlerinde büyük bir performans gösteren ve Türkiye’ye umut aşılayan Muharrem İnce’ye çok benzetiyorum İmamoğlu’nu. Ve ne yazık ki bizim halkımız güler yüzlü, umut veren, üretimi, bilimi savunan insanlara sıcak bakmıyor. İstanbul’da yaşamasam da insanların İstanbul’da mutsuz olduğu tescillenmiştir. Ve bu seçimde herkes gibi bende ben de İstanbul’u büyük bir merakla bekliyorum. Acaba mutsuz insanlar, güler yüzlü İmamoğlu’nu seçecek mi? Az kaldı hepimiz bunu bekleyip göreceğiz.

Diğer aday CHP Muratpaşa Belediye Başkan Adayı Ümit Uysal. Uysal’ın kazanacağını kendisi de çok iyi biliyor. Sayın Uysal’ı yaklaşık 3 yıldır yakından takip ediyorum. Birçok programda kendisini büyük bir dikkatle dinledim. Kendisiyle iki kez röportaj yapma fırsatı da buldum. Başkan Uysal’da beni en çok etkileyen ise güler yüzlü ve samimi olmasıdır. Tabi bütün belediye başkanları güler yüzlü ancak ne kadar samimi o sizin takdirinize kalmış bir şey. Sayın Uysal ile ilgili size yaşadığım bir olayı anlatayım. Bir gün ofiste belediye başkanlarından söz ederken, bütün belediye başkanlarının çocuklar ile iletişimin zayıf olduğunu söylemiştim. Neyse aradan iki üç saat geçtikten sonra Uysal’ın bir haberi geldi. Uysal çocuklar ile tarhana yapıyordu. Başka bir haber daha geldi kadınlarla örgü örüyordu. Başka bir haber daha kahvede amcalar ile küçük taburede oturarak, sohbet ediyordu. Uysal’ın bunun gibi neredeyse onlarca haberini gördüm. Oysaki Uysal, CHP’nin kalesi olarak bilinen Muratpaşa’da adaydı. Onun ne oy kaygısı, ne de seçilmeme kaygısı vardı. O da birçok başkan gibi hiçbir iş yapmadan makamının tadını çıkarabilirdi. Ama Başkan Uysal kolay yolu değil, mücadele yolunu seçmişti. Şu anda Ak Parti’lisinden, MHP’lisinden, HDP’lisine kadar herkes Ümit Uysal gibi bir başkanı kaybetmemek için ellerinden geleni yapıyor. Çünkü ilk defa insanlara ‘Halk’ demeyen ‘Komşularım’ diyen, üretimden, mutluluktan yana bir belediye başkanı gördüler. Muratpaşa belki de Antalya’nın en şanslı ilçelerinden biri.

Siyasi parti liderleri ne kadar zıtlaşırsa, zıtlaşsın şunu unutmamalılar halk genel seçimlerde partiye oy verirken, yerel seçimlerde ise partinin değil adayın önemi büyüktür. Şimdi iki başkan adayının CHP’li olması inanın hiç umurumda değil. Çünkü ben partiden çok başkan adaylarının davranışına bakarım. Siyasette hakaretlerin, suçlamaların en hat safhaya ulaştığı, şu zamanda iki başkan adayı da ne duruşlarını, ne de konuşma şekillerini değiştirmediler. Türkiye olarak zor süreçlerden geçtiğimiz şu zamanda bizim gerilmeye, hakaret duymaya, ihtiyacımız yok. Bizim mutluluğa ihtiyacımız var. Çünkü biz mutsuzluğa doğru koşar adamlarla gidiyoruz. İki başkan adayına da beni bir nebzede olsa mutlu ettiği için teşekkür ederim…