Sanırım onu ya Karadeniz ya da Ege şivesi ile hatırlıyorum. Fotoğrafına her baktığımda başında örtüsü ile bıcır bıcır bir kadın sesi duydum sanki. Hakkında çok az kaynağa ulaşabildim. Daha uzun bir içerik hazırlamayı çok isterdim. Onu öyle uğurlamayı. Kim bilir belki zamanı vardır. Ya da olması gereken bu kadardır. Jale, 23 Mart 1948’de, İstanbul’da dünyaya geldi. Çıtı pıtı şen bir çocuktu. Oyunculuğa meraklıydı. Sanat yaşamına 1964’te, Halkevlerinde tiyatro yaparak başladı. Ertesi yıl, Orhan Elçin Tiyatrosu’nda sahnedeydi. Giderek profesyonelleştiğinde Ankara Birlik Tiyatrosu Sahnesi’nde görev aldı. Ardından Ankara Sanat Tiyatrosu’na geçti ve burada 20 yıldan fazla sahnedeydi. 1972’de Ankara Sanat Tiyatrosu’ndaki ilk sahneye çıktığı oyun, İsmet Kuntay’ın kaleme aldığı ‘Evler Evler’di. Aynı yıl bu kez Bilgesu Erenus’un kaleminden çıkmış ‘El Kapısı’nı sahneliyorlardı. Aylanç, sanat yaşamı boyunca pek çok önemli oyunun sahnede bir parçası oldu. 1974’te, Maksim Gorki’nin yazdığı ‘Ana’ ve 1982’de ‘Yaz Misafirleri’, 1987’de ‘Sonuncular’,  1990’da ‘Ayak Takımı Arasında’ 1978’de Bertolt Brecht’in yazdığı ‘Tak Tik’, 1983’te ‘Galile’nin Yaşamı’ 1979’da Vasıf Öngören’in yazdığı ‘Oyun Nasıl Oynanmalı’ 1989’da Nazım Hikmet’in yazdığı ‘Yusuf ve Menofis’ 1992’de Yaşar Kemal’in yazdığı ‘Yer Demir Gök Bakır’ bunlardan sadece birkaçıydı. Aylanç, tiyatronun yanında seslendirme çalışmaları da yapmıştı. Öyle ki TRT’nin ilk dublaj ustalarından biriydi. Bunun yanında onu sinema ve televizyon işlerinde de izledik. Jale Aylanç, ilk kez yönetmen koltuğunda Atilla Candemir’in oturduğu, başrollerini Perihan Savaş ve Halil Ergün’ün paylaştığı 1985 yapımı ‘Kırlangıç Fırtınası’ filmi için kamera karşısındaydı. Ardından üç yıl sonra Kemal Sunal ile başrolleri paylaştığı ram türündeki ‘Düttürü Dünya’ filmindeydi. Yönetmen koltuğunda Zeki Ökten’in oturduğu 1988 yapımı bu filmde Aylanç, Dütdüt Mehmet karakterine can veren Kemal Sunal’ın karısı rolündeydi. 80’lerin atmosferini yansıtan bu film, Yılmaz Güney’in ‘Umut’ filminden sonra Türkiye’de Yeni Gerçekçi akımında çekilen en önemli filmi kabul ediliyordu. Sonra onu sinemanın da yanında televizyonda da izledik. Ege ve Karadeniz şivesinin yakıştığı oyunculardan biriydi. Aylanç, 2006’da Kanal D’de yayınlanmaya başlayan, başrollerini Burçin Terzioğlu ve Murat Yıldırım’ın paylaştığı ‘Fırtına’ dizisinde ‘Emine’ karakterine can verdi. Yine 2006’da TRT’de başlayıp bir yıl süren ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyasından esinlenerek çekilen ‘Hayat Türküsü’ adlı dizide ‘Kumru’ karakterini oynamıştı. 2012’de dram türündeki ‘Suskunlar’ dizisinde Iska karakterinin annesi ‘Ümran Kene’ (Ümran Anne) karakterine hayat verdi. Onu en son 2014’te vizyona giren ‘Olur Olur’, ‘Unutursam Fısılda’, 2017’de ‘İlk Öpücük’ filmlerinde ve 2019’da TRT’de yayınlanan ‘Dengi Dengine’ adlı dizide izledik. Sanat yaşamı pek çok ödüle de layık görüldü tabii. Onlardan ikisi şöyleydi: Aylanç, 1990’da Sanat Kurumu, 2000’de de 5. Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’nde ‘Onur Ödülü’ne layık görüldü. Aylanç’a kanser teşhisi konmuştu. Kansere yenilen Aylanç, 7 Temmuz 2020’de yaşama veda etti.  72 yaşındaydı. Ölüm haberini Oyuncular Sendikası Twitter’de bir paylaşım ile duyurdu: “Meslektaşımız Jale Aylanç hayatını kaybetti. Tüm sevenlerine sabır dileriz. Başımız sağ olsun.” Cenazesi 8 Temmuz’da Ankara Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi. Sesiyle soluğuyla sahnede var olan, rollerinin hakkını veren bir Jale Aylanç geçti bu dünyadan…