Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı tarafından kabul edilen ve uygulamaya başladığımız “Beşte Beş” projemiz ile ilgili ilk durağımız Toros Dağlarının eteğinde kurulmuş olan ve bir zamanlar üç dönem belediyelik vasfını taşıyan Karaveliler Köyü’ydü. Karaveliler, bütün şehir yasasından sonra da Döşemealtı Belediyesi’ne bağlı mahalle olmuştur.

                Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Derneği proje ekibimiz Özgür Bal, Rabia Güllük, Özlem Önder, Ulviye Küccük, Rahim Ezgi, İbrahim Erkan köy kahvesinde buluştuk.

                Muhtar Süleyman Yener ve azaları ile köy sakinleri karşıladı bizi. Kahveci Aydın ikram ettiği ince belli bardaklardaki tavşan kanı çayla eşlinde gelir gelmez çalışmalara başladık.

                Teknik ekipte yer alan kameraman arkadaşlarımız Karaveliler’in görsellerini çektiler.

                “Sergen” adını verdikleri tarlada Döşemealtı el dokuma halıların üzerinde belgesel tadında çekimler gerçekleştirildi. Halılar ile ilgili bilgi verirken güneşten etkilenmesin diye eşinin başına şemsiye ile gölgelik yapan Mustafa amca sevgi ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çok hoş bir tablo çizdi.

                Göz nuru, el emeği, ilmek ilmek yürek işçiliği halıların dokunduğu “ıstar” denilen halı tezgahını hayranlıkla izledik. Bunca ip, ilmek ve boya ile nasıl olur da “aşk” bir kilime dokunur? Bunu ancak halıyı dokuyan bilir. Yere sermeye, üzerine basmaya kıyamayacağınız enfes el emeği halıların her biri farklı hikayeler anlatıyor.

                Köy kahvesinde, Karaveliler köyü dostlarımız ile Avukat Rahim Ezgi söyleşi gerçekleştirdi. Eşitlik ve insan hakları temelli kadın erkek eşitliği, şiddet, cinayet konularında farkındalık yaratmak için ağaç altında, doğal ortamda sohbet edildi.

                Kadınlar ile kadın sağlığı, kadın haklarını konuşuldu bir incir ağacı altında. Özlem Önder, Ulviye Küccük ve Rabia Güllük’ün katılımıyla.

                Çocukları unutur muyuz? Drama ve tiyatro sanatçısı Özgür Bal ve Rabia Güllük hazırlıklı geldiler. Gölge oyunu ile farklı bir hava estirdi Özgür. Daha çok çocuğa erişmek için kendimize dersler çıkardık.

                Çocuk hakları temamız içinde yaşayarak öğrenme modelini benimsiyoruz. Bu yüzden interaktif olarak drama metotları ile vermek istediğimiz mesajları iletiyoruz. Biliyoruz ki yaparak yaşayarak öğrenilen bir konu, bilgi ömür boyu unutulmaz.

                Yaşlılar, en değerlilerimiz, yaşayan tarihler onlar. Ununu elemiş ama eleğini asmamış çınarlar. Kendi işini kendi gören, eli ayağı tuttuğu sürece bir tas da olsa suyunu kendi alıp içenler. Onlarla sohbet ederek, pandemi sürecinde yaşadıklarını paylaştık. Sürekli olarak evde kalmak, hastalık bulaşacak korkusu içinde yaşamak, sevdiklerinden uzakta olmak onlara neler hissettirdi? Bir de geçmişte benzer salgın dönemlerine denk geldiler mi? Yörük hayatına başlarına gelen herhangi bir salgın hastalık oldu mu? Gazeteci Yazar Ulviye Küccük ile yaşlılarımızı sohbete davet ettik, icap ettiler teşekkür ediyor, saygı ile ellerinden öpüyoruz.

                Bu kadar sıkıntılı dönemde az biraz eğlence olur, iyi olur dedik. Halk müziği dinletisi ile geceyi bitirdik.

                Biz gönüllüler yaptığımızdan memnun ayrıldık, Karaveliler’den. Heybemizi doldurduk yeni yüzler ve yeni deneyimler ile. En azından kapısını çalacak, yolumuz o tarafa düştüğünde bir tas ayranını içecek dostlar bıraktık geride.