YAPRAK ÖZER / ANTALYA GÜNDEM ÖZEL HABER

Antalya’da faal ve kapatılan 300’ün üzerinde mermer ocağı bulunurken, kapatılan ocaklar rehabilite edilmiyor. Bir yandan süregelen mermer ocaklarındaki çalışmalar, diğer yandan da rehabilite edilmeyen ocaklar, çevre katliamına dönüştü. Şimdiye kadar Göller Bölgesi’nde bulunan 35 göl kururken, 11 göl ise kuruma tehlikesi ile karşı karşıya. Açılan mermer ocakları ve kuruyan göller Akdeniz bölgesinin bitki çeşitliliğinin de azalmasına neden oluyor. Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, “Doğayı kendi elimizle katlediyoruz” dedi

İklimiyle, havasıyla hayranlık uyandıran Akdeniz bölgesinde çevre katliamları bitmek bilmiyor. Mm-Mermer ocakları ile birlikte kuruyan göllerin sayısı da artıyor. Antalya’da 300’ün üzerinde faal mermer ocağı ve kapanmasına rağmen rehabilite edilmeyen mermer ocağı alanı bulunuyor. Öte yandan Göller Bölgesi, çevre duyarsızlığı yüzünden bu unvanını kaybediyor. Bölgede bulunan 35 göl kururken, 11 göl ise kuruma tehlikesi ile karşı karşıya. Açılan mermer ocakları ve kuruyan göller Akdeniz bölgesinin bitki çeşitliliğinin azalmasının yanı sıra, birçok sorunu da beraberinde getiriyor.

DEVLET POLİTİKASI

Bir yandan mermer ocakları, diğer yandan kuruyan göllerin tehlike arz ettiğini söyleyen Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, “Geçmişte ne yazık ki gölleri kurutmak devlet politikası haline gelmişti. Göllerin birçoğu tarım alanlarına çevrildi. Zaman içinde anlaşıldı ki göllerin kurutulması nemin artmasına, iklimin değişmesine neden oldu. Geçmişte uyguladığımız yanlış politikalardan dolayı göller şu anda bu durumda. Göl yatakları tarım arazisi haline gelince buralar satılarak, insanların tapulu malı haline geldi. İnsanlar tarım arazilerini vermek istemiyor. Eskiye döndürebilir yerler var. Örneğin Korkuteli’nde bulunan Manay Gölü’nün kurutma kanalları kapatılırsa gölü geri kazanabiliriz. Buda Korkuteli’ndeki su kaynaklarını geri kazanmamızı sağlar. İlçenin de su sorunu kalmaz. Binlerce dönüm göl alanı tapulu olarak verilmiş. Bu gölleri geri kazanmak için halkla anlaşma yapılmalı. Yetkililer baraj kurmak için milyonlar harcıyorsa, göller içinde bunu yapabilir” ifadelerine yer verdi.

BİLİNÇSİZ SONDAJLAR

Bilinçsizce yapılan sondajlarda değinen Başkan Çeltik, “Ne yazık ki kurumuş ve kurumaya yüz tutmuş göllerimiz var. Türkiye’de çok fazla kaçak sondaj var. Şu anda Konya’da büyük obruklar ve göçükler var. Bilinçsizce yapılan sondajlarla yeraltındaki sular çekiliyor ve boşluklar ortaya çıkıyor. Böylelikle tatlı su kaynaklarımız kuruyor. Kaçak sondajları engellememiz gerekiyor. Biz bu gölleri kurtarmak istiyorsak, devlet bunun için bir politika yapmalı. Göller Bölgesi’nin sadece adı kaldı. Bazıları kurumaya yüz tutarken, bazılarını kaybettik. Göller tamamen kurursa bölgedeki canlı hayatı bozulacaktır. Tatlı su kaynaklarımızı kirlettiğimiz zaman doğanın yok oluşunu izleyeceğiz. Dünyada oluşabilecek su fakirliği bütün fakirlikleri tetikleyebilecektir. Su savaşlarına doğru gitmeye başladık. Gölleri besleyen su kaynaklarının üzerine göletler ve barajlar yapılıyor. Dolaysıyla göle gelen su yukarıda tutulmaya başlandı. Biz bu gölleri kurtarmak istiyorsak, devlet bunun için bir politika yapmalı. Aslında doğayı katlediyoruz. Ne yazık ki biz kaynaklarımızı sınırsız olarak kabul ediyoruz. Biz kaynaklarımızın kıymetini bilmiyoruz. Bunu da sadece günü kurtaran politikalarla tüketiyoruz” şeklinde konuştu.

“KURTARABİLİRİZ”

Devlet Su İşlerinin yaptığı çalışmaları değerlendiren Başkan Bayram Ali Çeltik, “Suları yer üstünde biriktirmenin bazı sakıncaları var. Yer üsttü suları buharlaşmaya, kirlenmeye açık hale geliyor. Sularda yeni dönem başladı. Sular yer üstünde değil yer altında depolama dönemi başladı. DSİ bunu başlattı. Suları artık yer üstünde değil yer altında biriktirme çalışması başladı. Devlet Su İşleri’nin yeni başlattığı bir çalışma var. Antalya’da da güzel örnekleri var. Korkuteli’nde Kocantı ve Bingeçit, Manavgat Karpuz Çayı, Elmalı Kazanpınar’da bu çalışmalar başladı. Buralarda sular yer üstüne değil yer altına depolama çalışmaları başladı. Biz bu çalışmayı çok yerinde ve doğru buluyoruz. Hem sularımız boşa akmayacak hem de sular kirlenmeye kapalı hale gelecek. Bazı göller ne yazık ki elimizden gitti ancak bazılarını hala kurtarabiliriz” dedi.

REHABİLİTE SORUNU

Mermer ocaklarında rehabilite sorunun olduğunu söyleyen Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, “Mermer ocaklarının olması gerekiyor ancak mermer ocakları ile ilgili en büyük sorun rehabilete. Mermer ocakları şehrin içine kadar indi. Tarım ve turizmin olduğu bir yerde mermer ocaklarının bulunması görsel olarak rahatsızlık veriyor. Sit alanlarının olduğu yerlere mermer ocağı olmamalı. Mermer ocaklarının aslında büyük ölçekte kimyasal zarar vermediğini, daha çok görsel anlamda insanları rahatsız ettiğini, yönetmeliklerin iyi fakat uygulamada ve takipte sorunların olduğunun, eskiye göre Yeni dönemde mermer ocaklarının çok daha iyi işletildiğini söyleyebiliriz. Bölgeye ve ekonomiye ciddi katkı sağladığını. Fakat Antalya 12 aylık turizmi yayma çalışmalarında potansiyel turizm alanları belirlenmeli ve buralarda mermer işlemeciliği ne müsaade edilmemesi gerektiğini söyleyebiliriz. Mermer ocaklarının daha çok attıkları pasaların (artık Mermer) kontrolsüz olduğunu bazılarının dereleri kapattığını ve bilinçsizce depolanan pasaların zaman içerisinde heyelan şev stabilitesi ve kayma gibi sorunlar meydana getirebileceğini söyleyebiliriz” diye konuştu.