Bir Hafta da on – on beş kitap okuyan insanlardan biri de benim. Bir kitap okuma manyağıyım da denilebilir. Bakın kendi teşhisimi de kendim koyuyorum.

İşte bu bile banim saptamam değil haaa… Kitaplardan öğreniyorum ben onları bile. Günümüzden yedi sekiz yüz yıl önce yaşamış KOCA YUNUS EMRE’ miz  söylemiş aynı anlamdaki en güzel sözleri.

“İlim ilim bilmektir.

İlim kendin bilmektir.

Sen kendini bilmezsen,

Bu niye okumaktır? Anlamındaki sözleri kılavuzum.

Yunusumuzdan daha Alim’de olsa. Daha büyük de olsa, Ne bileyim ben daha Filozof, daha büyük düşünür de olsa, daha insancıl düşüncelere sahip de olsa Örneğin Bir “Mevlana” yı Yunusumuz kadar sevmiyorum. Başkaları da var ya…  Sevemiyorum onları Yunus kadar…

Nedenlerine gelince sadece Türkçemiz, Farsça gerçeği falan da değil, hayır. Her yıl Şaaa şaalarla  Mevlana’yı anmaların ardındaki o dinden ziyade “ Allah Gücü Kime Vermişse Ondan yana olmak bizim için Vaciptir.” Düşüncesine karşı olmamdandır. Kendi ülkemiz için de değil ayrıca çok tabii olarak. Şöyle bir düşünün. Ülkemizde iktidar için geçerli olan bu düşünüş tarzı “ Dünyalaşınca “ Bir sömürge ülkesi, Bir Dünya Jandarması çıkıveriyor karşımıza. Ben o Emperyalistleri niye seveyim ki…

Yapılan işlem aslında çok çok basit. Genel doğruları bambaşka bir anlatım diliyle birazda süsleyerek ve anlamsızlaştırarak kullandınız mı tama oluyor her şey.

Aristotales: Günümüzden İki bin yıl önce yaşamış bir düşünce adamı bir sanatçı. “Ben dünyaya kin değil sevgi paylaşmaya geldim.” Demiştir.

Ondan yaklaşık 1300 sene kadar sonraki Yunusumuz da aynı şeyleri anlatmış dizeleriyle.

“ Yunus bu sözleri çatar

Sanki balı yağa katar

Halka sevgisini satar

Yükü sevdadır tuz değil.”

Geliverelim mi günümüze yakın yerlere:

Bizin oraların Yazarı, Ozanı, Gazetecisi Kemal Bayram Çukurkavalı

“ Sevgi yoksa sen de yoksun bunu bil yeter.” Demektedir dizelerinde.

Sanat bakın nasıl da birleştiriyor inanları aynı yolda binlerce yıl öteden…

“ Bir Düş müydü o İzmir, Kanayan, Sonsuzluğun Mesajı, Var mısın? Bir An Gelir, Damla Damla,

Sırasıyla, Dinçer Sümer, Erdal Öz, Marlo Morgan, Doğan Cüceloğlu, Gülriz Suriri, Adalet Ağaolu’nun kitapları.

 Kim yazmış olursa olsun, Her kitap bir sanat eseridir.

Aynı kitaplardan yine aynı sırayla…

“İçim ağrıyordu. Kalbimin serçeleri neredeydiler?”

“Dünyanın döndüğünü, alabildiğine döndüğünü görüverdi adam.”

“Kadın” Sen de nereden geldin?” diye düşündü. Ama yüksek sesle, sanki programlanmış gibi otomatik olarak. Zamanın başlangıcından beri tüm kabile üyelerinin duydukları ilk sesler olarak kullanılagelen kadim selamı tekrarladı: Bu yolculukta sevildiğini ve destekleneceğini bilesin. Kadın İkizlerinden ikinciyi de alıp temizleyip kokladı.”

“Öfke doluyuz. İlk yapılması gereken şey öfkemizi tanımak ve onun bize söylemek istediğini anladıktan sonra üzerinde düşünüp farkına varmaktır.”

“Sahne araları uzuyor. Karanlıkta fazla kalıyoruz. Bu bana azap veriyor.”

“Turan Selçuk, Poliste. Balmumcudaki polis karargahında. Üç gün. Orada neden üç gün ölesiye dövüldü?”

Yazarlık. Gerçekten de not tutmak değil midir, Zamana?

Sanatçılarımız olmasaydı. Nasıl erişecektim ben bu rast gele seçiverdiğim bu yazılara. Bir de kitapların tümünü, dahası yazarların yazamadıklarını da ekleyin sevginize…