Genç adam, orta yaşlarına yeni erişmiş adama doğru yaklaştı. Orta yaşlı adam bir bankta oturmuş elinde ekmek arası şeklindeki öğle yemeğini yiyordu. Genç adamın adı Ümit’ti orta yaşlının adı Kasım. Kasım yüzünde hafif bir tebessümle ekmeğini yiyordu. Ümit sordu “Kasım abi, bakıyorum da abi sen mutlusun. Herkes mutsuz, herkes bir şeylerden şikayet ediyor ama sen işini gülümseyerek yapıyorsun, yemeğini gülümseyerek yiyorsun, işe gülümseyerek gelip gülümseyerek gidiyorsun. Bunu nasıl başarıyorsun?” Kasım aynı iş yerinde çalıştıkları genç adama döndü ve baktı. Öğle arasındalardı ve Kasım öğle yemeğini genelde yeşillikler arasındaki bankta yerdi. Kasım “Mutlu olduğumu da nereden çıkardın?” Diye sordu. Ümit “Gülümsüyorsun ya abi” Kasım “Bak Ümit, hiç fark ettin mi çevremdeki insanlar bana nasıl hitap ediyorlar?” Ümit düşündü “Genelde, Kaso, Kasti gibi laflarla” Hakikaten yaşına rağmen iş yerinde çoğu kişi Kasım’abu tarzda hitap ediyordu. Ümit kendi gibi işe yeni giren iki kişiyi saymazsa Kasım’a “abi” diyen falan da yoktu. “Neden böyle hitap ediyorlar biliyor musun?” Ümit başını salladı, “Çünkü bana saygıları yok.” Ümit soruyu sorarken ne beklediğini bilmiyordu ama bunu beklemediği kesindi. Ümit şaşırarak “Peki sürekli gülümsemen?” Kasım gülümsedi “Benim de kendime saygım yok, yıllar önce kendime olan saygımın son kırıntılarını da kaybettim.” Ümit anlat der gibi baktı Kasım devam etti. “İşyerinde belki fark etmişsindir herkesten çok çalışıyorum.” Ümit başını evet anlamında salladı “Çok çalışıyorum çünkü ben bir dolap beygiriyim. Çalışmamın hiç bir mükafatı olmayacağını biliyorum. Eğer olsaydı şimdi senin amirin ben olurdum, ancak gerek özelde gerek devlette tüm terfiler dayına göredir, haliyle ben çalışmaktan hiç bir şey elde edemem. Ama yine de çalışıyorum, çünkü çalışmak kendime ve insanlara katlanmak zorunda olduğum süreyi azaltıyor. Hissetmiyorum. Hissizlik boşluğu ve boşlukta yüzümde gördüğün o boş bakışlı tebessümü getiriyor.” Ümit “Kendine saygını nasıl kaybettin?” Diye sordu. Kasım” İş yerinde beni ezdiler, haksızlık ettiler, tüm işleri bana yıkıp ardından yüzde doksanını benim yaptığım işi kendileri yapmış gibi gösterdiler. Ben pısırığın teki olduğumdan bu duruma bir şey diyemedim. Gerçi desem de bir şey olmazdı. İnsanlar benden ilk görüşte nefret ederler. Çocukluktan beri hep itilip kakıldım hep yalnız bırakıldım. Nedense bende insanlara itici gelen bir şey var. Ancak yine de sesim çıkmadığı için kendime saygım aşındı. Tabi bu ilk basamaktı. Sonra evlenmeye kalktım. Kadınlar da erkekler gibi benden ilk bakışta nefret ederler. Akrabalar aracılığı ile birkaç kez görücüye gittik.” Kasım işaret parmağı ile tetik çekme hareketi yaptı “İntihar etmek istedim, kafama silah dayadım ve tetiği çekemedim. İşte o gün benim kendime saygımın son kırıntısı da yok oldu. İnsan gibi yaşayamadığım yetmezmiş gibi, adam gibi ölmeyi bile becermedim.” Ümit kalktı. “Peki niye sırıtıp duruyorsun be sefil herif!” Kasım “Çünkü hayatında acı ve aşağılanmadan başka bir şey yoksa acıya normal tepkiyi vermezsin. Aşağılık yaşarsın. Aşağılık aşağılık geberirsin.”