Ülkemizin geçmiş yıllarına baktığımızda Ahilik varmış esnaflar arasında.

Ahilik,

Öyle yabana atılacak bir konu değil.

Şimdilerde ise olmayan bir şey hemen hemen.

Ahilik zamanında zanaat sahibi kişilerin yanına verilen çıraklar, o sanatın inceliklerini öğrenirlermiş.

Öyle ustaya cevap vermek yokmuş.

Yani usta dövermiş de severmiş de.

Ama öğretmeye gelince, mesleğinin en ince detayını öğretirmiş bu çırağa.

Çırak da,

Ustasının bir dediğini iki etmezmiş.

Saygı da kusurunu ise hiç mi hiç etmezmiş.

Gelelim bizim yeni yetmelerimize.

Ustasından bir iki şey öğrendi mi, tamam artık ondan ustası yokmuş bu meslekte.

Dil ise fırın küreği gibiymiş, ustası ne söylese şakır şakır cevap verirmiş.

Yazının başında da söylediğim gibi kıssadan hisse. Fıkra gibi bir olay anlatıvereyim de ibretlik olsun.

Yeni evli bir genç çift varmış. Erkek karısına, “Bir yaprak sarması yap da yiyelim” demiş. Kız ise bilmediğini söyleyince, adam bu sefer “Anama git de tarif etsin sana” diye cevaplandırmış.

Ertesi sabah genç işe, karısı ise kayınvalidesine gitmiş. Anlatmış durumu ve kayınvalide başlamış yaprak sarmasını anlatmaya:

“Yaprağı şöyle temizlersin” demiş ve cevabı “Biliyorum” olmuş,

“İçini böyle hazırlarsın” demiş, cevabı “Biliyorum” olmuş,

“Tencereye şöyle sıralarsın” demiş, cevabı “Biliyorum” olmuş,

“Üstüne bir de tezek kapatırsın” demiş, cevabı “Biliyorum” olmuş.

Akşam kocası eve geldiğinde evde ağır bir koku var. Hemen tencereyi atmış ve kahvaltı yapmışlar.

Genç adam sabah erkenden işe gidiyorum diye evden çıkmış, doğruca anasına gitmiş.

“Ana ne yaptın nedir bu” deyince,

Dertli anası da durumu anlatmış.

“Her yapmasını söylediğim şeye biliyorum cevabını verdi. Ben de üzerine bir de tezek kapat dedim” demiş.

Genç adam, karısının cevap vermesine sinirlenmiş ve anasının evinden ayrılıp işine gitmiş.