Herkes çocuğunda kendi özlemlerini görmek ister. Kendisinin hayallerini çocuğunda görmek düşünü kurar. Çocuğun yeteneklerine aldırılmaz, başka bir birey olup olmadığı düşünülmez. Her çocuk biriciktir. Yetenekleri, düşünceleri, davranışları, alışkanlıkları farklı farklı olduğu göz ardı edilir.

Okullarımızda uygulanan programlarda genele yönelik davranış geliştirmeye hizmet eder. Her devlet kendine muti birey yetiştirmeye çalışır. Tamam, tamam da öğretmenler akademik anlamda her bireyin farklı olduğunu bilmesine rağmen, öğrencilerin tümünü aynı düzeyde bir kalem gibi yetiştirmeye çalışırlar. Her öğrenciden programlardaki bilgi ve becerilerin bilinmesi istenir. Öğrencilerin zekâ düzeyi aynı mı? Beslenmesi, barınması aynı mı? Kısacası bizim eğitim modelimiz “Uygun adım marş!” sistemine yönelik bir model. Sizin çocuğunuz ne kadar zeki olursa olsun 4+3+4=11 yıl,  hatta anaokulunu da üzerine koyarsak 12-13 yıl ortaöğretim süresidir. Bu zeki insan için işkence ve zekâsının kullanılmaması anlamına gelir.

Bana göre önümüzdeki birey, yani öğrenci, bütün öğretim aşamalarında başarıyorsa, yeterliliği varsa üst sınıflara aktarılması gerekir. Bu oran %2 ‘dir. Yalnız bunun tespiti zekâ düzeyi yüksek öğretmenler, psikolog vb. tarafından belirlenmelidir. Uygun adım marş yerine aşağı, yukarı geçişler olmalıdır. Öğrenci üstün zekalı ise, üstün zekalılara ait kurulacak eğitim kurumlarında yine üstün zekalı eğitmenler tarafından eğitilmelidir. Geri zekalılar için ve engelli diğer öğrenciler rehabilitasyon merkezleri tarafından eğitilmektedirler.

Öğrenciler okula geldiklerinde, okuma- yazma özlemi ile neşeyle gelmektedir. Bir yıl sonra, ya da yarıyılda okulu sevmez hale geliyorlar. Neden? Okulda bir şeyler oluyor. Öğrenci okuldan nefret ediyor. İşinin ehli olmayan öğretmen, çocuğun okula nefret tepkisini ortaya çıkarıyor. Çocuğun tembelleşmesine neden oluyor. Soru, “Neden çalışmadın” ise zorunluluk, cebir, emir anlamını, tehdidi içermektedir. Çalış sözü okumaya ait değildir. Okuma zorunlu etmekle değil, isteyerek, severek yapılan eylemdir.

Okullarda okuma saati düzenlenmektedir. Web sisteminden e-okula her öğrencinin kaç kitap okuduğu kayıt edilmektedir. Ya da sınıf kitaplık dolabındaki kitapların adı sanal olarak öğretmen tarafından kaydı yapılıyor. Göstermelik, denetimsiz olarak. Tamam, öğretmeni haklı görelim çünkü öğretmeni sistem olarak yalana zorluyoruz. Hem de diyoruz ki ben devlet olarak sana kılavuz kitap hazırladım. Oradaki sıralamaya, işlenişe uyacaksın.

Defalarca kitap fuarlarında karşılaştığım ve hep gözlediğim çocuklara güçlerinin ve ilgilerinin olmadığı kitaplar önerilmektedir. Çocuklar kalın ve çok sayfalı kitaplar okumaya zorlanmaktadır. Uzun soluklu kitapların okunması seviye üstünde ve yaş grubuna uygun değilse çocuğu suçlamayın okumayacaktır.  Kitap özeti çıkarılması, bir teknik iştir. Öğrencinin gelişim özelliklerine ve cinsiyetlerine göre kitap seçilmelidir. Öğretmen okumadan öğrenciye o kitap okutulmamalıdır. Kitap yazarları ve ehil olanlardan alınmalıdır. Öğrencinin dikkat süresi en fazla on beş dakikadır.

Okullardaki okuma saatleri kısmi olarak yarar sağlamaktadır. Okuduğumuz kitaplar değerlendirilirse yarar sağlayabiliriz. Özet bilgisi ikinci sınıftan itibaren öğretilmelidir.