Uzun yıllardır ülke genelinde, ancak en çok da eğitim-öğretimde milli bilinçten yoksun bir politika izleniyordu. İlk olarak, 80 yıldır her sabah okuduğumuz Andımız’ı, 2013 yılında kaldırdılar. Gerekçe olarak da, dönemin Başbakanı Erdoğan, “Her sabah Türküm demekle Türk olunmaz. Geç de olsa andımız uygulamasını kaldırdık, geri kalmış ülke görüntüsünün önüne geçtik” dedi.

Herkes bu duruma tepkisini gösterdi ancak belki de en güzel tepkilerden birisi Prof. Dr. İlber Ortaylı’dan geldi, “’Andımız, Türküm, doğruyum, çalışkanım’ diye başlar. ‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ diye biter. Arada büyükleri saymaktan, küçükleri sevmekten söz eder. Türk ırkının üstünlüğünden, başbuğa sadakatten ve de uğruna ölmekten söz etmez. Sabah sabah çocukları çalışmaya başlatmak için bir nevi bir ısınma, bir ritüeldir. Ve hepsi de bu kadardır. Hiçbirimiz Andımız’ı okuduğumuz için ırkçı ve milliyetçi olmadık. Herkes ne olacaksa onu oldu” Andımız’ın kaldırılması tartışması hala sürerken, 2015 yılında Uşak Üniversitesi’nde akıl almaz bir olay oldu.

Rektörlük, bayrağın, bir ulusun onuru olduğunu unutarak, Türk Bayrağı’ndan rahatsız olan bir grubun talebi üzerine kantinde asılı duran Türk Bayrağı’nı, Artık bunun süresi dolmuştur” diyerek indirdi. Son olarak da 2017 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullara gönderdiği belirli gün ve haftalar çizelgesinde artık 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yer almıyordu. Bizler kendi aramızda, yahu bu iş nereye kadar böyle gidecek derken, imdadımıza yeni Milli Eğitim

Bakanı Ziya Selçuk yetişti.

Göreve başladığı ilk günlerde, Bakan Selçuk’un gençlere umut olduğunu, sözlerini uygulamaya geçirebilirse her şeyin çok güzel olabileceğini söylemiştim. Bunu söylemek için erken mi geç mi tam emin değilim ancak sanırım söylediklerimde haklıymışım. Bakan Ziya Selçuk, Atatürk’ün, ‘Bizim eğitim sistemimiz eskiden çok farklı olacaktır. “Milli” olacaktır. Milli dehamız ancak milli kültürümüz aracılığıyla geliştirilebilir’ sözünü çok iyi özümsemiş olacak ki, geçen sene okulların takviminden çıkartılan Milli Bayramlarımızın yeniden kutlanmasını zorunlu hale getirdi. Ülke olarak çok sıkıntılı olduğumuz şu günlerde böyle bir gelişme hepimize moral oldu. Yaşanan bu gelişmeye herkes gibi ben de sevindim ancak aklıma şu soru takıldı, ne oldu da birden böyle bir değişim yaşandı? Bu soruya bir sürü cevap verilebilir. Ancak durumu en güzel özetleyen cevap bence şu, Milli Eğitim’e “Devlet” Müdahalesi!