Münir Özkul, İstanbul Erkek Lisesi mezunudur. Sanat hayatına henüz lise öğrencisiyken 1940 yılında Bakırköy Halkevi’nde tiyatro ile başladı. Bir süre İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne ve Edebiyat Fakültesi’nin sanat tarihi bölümüne devam etti. 1948’de Ses Tiyatrosu’nda sahnelenen “Aşk Köprüsü” oyunuyla profesyonel oldu. Daha sonra Muhsin Ertuğrul’un yönetimindeki Küçük Sahne’ye geçti.Bu dönemde John Steinbeck’ten Fareler ve İnsanlar (1951), John Millington Synge’den Babayiğit, George Axelrod’dan Yaz Bekarı (1954), John Patrick’ten Çayhane (1955) gibi oyunlarda oynadı. Daha sonra İstanbul Şehir Tiyatroları’nda (1958-59), Ankara Devlet Tiyatrosu’nda (1959-60) ve Istanbul Aksaray’daki Bulvar Tiyatrosu’nda arkadaşlarıyla kurduğu kendi topluluğunda (1960-62) çalıştı. 1963-67 arasında çeşitli topluluklarla turnelere çıktı zaman zaman sahneden uzak kaldığı dönemler oldu. Sahne aldığı özel tiyatrolarda Sadri Alışık, Cahit Irgat, Nevin Akkaya ve Şükran Güngör gibi oyuncularla çalıştı. 1978’de yeniden Şehir Tiyatroları’na döndü. 1983-84’te, daha önce kendi topluluğunda (1961) sahneye konan ve büyük ilgi gören, Jean Anouilh’in “Generalin Aşkı” oyunuyla Dormen Tiyatrosu’nda sahneye çıktı. 1980’lerin ortalarında Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncular topluluğuna katıldı, aralarında “İstanbul’u Satıyorum”un da yer aldığı dört oyunda rol aldıktan sonra sahnelere veda etti. Özkul 1968’de Altan Karındaş topluluğunda oynanan Sadık Şendil’in Kanlı Nigar oyunundaki rolüyle İlhan İskender Armağanı’nı kazandı. Gene bu başarısı üzerine İsmail Dümbüllü, Kel Hasan’dan devraldığı 50 yıllık simgesel kavuğu Özkul’a verdi (Özkul bu kavuğu 1989’da Ferhan Şensoy’a devretti.). Daha önce de oynadığı Haldun Taner’in Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (1978) oyunundaki rolüyle Avni Dilligil (1978), Ulvi Uraz (1979), İsmet Küntay (1979) ve İsmail Dümbüllü (1980) ödüllerini kazandı. Özkul 1950’lerden itibaren sinemada da rol almaya başladı. İlk dönem filmlerinden dikkat çekenleri Edi ile Büdü, Balıkçı Güzeli ve Kalbimin Şarkısı’dır. 1965’ten sonra sinemada canlandırdığı karakterlerle övgü topladı. Tarık Buğra’nın romanından televizyona aktarılan ve Naşit Özcan’ın yaşam öyküsünden bir kesiti canlandıran “İbiş’in Rüyası”nda canlandırdığı İbiş karakteri de unutulmazlar arasındadır. Televizyon dizilerinin yaygınlaşmaya başladığı 90’lı yıllarda dizi oyunculuğundan uzak dursa da Uzaylı Zekiye, Ana Kuzusu ve Şaban ile Şirin gibi dizilerde rol aldı. Son olarak 2000’li yılların başında, Hamdi Alkan’ın canlandırdığı “Yarmagül” karakterinin dedesini oynadığı Reyting Hamdi televizyon programında kamera karşısına geçti. 1980’de yapılan bir jübileyle 40’ıncı sanat yılı, 1996 yılında da Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen gecede 55’inci sanat yılı kutlandı. 1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Münir Özkul’a “devlet sanatçısı” ünvânı verildi. Özkul dört kez evlendi ve üç çocuğu oldu.İlk eşi Şadan, ikinci eşi Suna Selen, üçüncü eşi Yaşar ve son eşi 1986’da evlendiği Umman Özkul’dur. Oyuncu ve sunucu Güner Özkul’un babasıdır. Güner Özkul’a göre babası “evlilikten korkmazdı ama boşanamamaktan korkardı”.Hayatının önemli bir kısmını alkolle savaşarak geçiren Özkul, 1990’lı yılların ortasında alkolü tamamen bıraktı. 2003 yılından beri demans ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı ile mücadele eden Özkul, bu tarihten beri evinden dışarıya çıkmak ve kimseyle görüşmek istemedi. Hastalığına bağlı olarak geçmişe dâir hafıza kaybı yaşayan oyuncu, vefat etmiş birçok tanıdığının hayatta olduklarını sandı.Uzun süre mücadele ettiği hastalıkları süresince hakkında bir çok kez asılsız ölüm haberleri çıktı. 5 Ocak 2018’de Beyoğlu’nun Cihangir semtindeki evinde 92 yaşında hayatını kaybetti. 7 Ocak 2018’de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlenen anma etkinliğinin ardından Teşvikiye Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrası Bakırköy Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi.