Teröre karşıyız. Bu cümleyi her askerimiz, polisimiz öldüğünde duyarız. Ancak yıllardır da şehitlerimizin sayısı hiç azalmadı. Herkesin de bildiği gibi Türkiye’nin yıllardır terörle başı beladadır. Türkiye’de kaç tane katliam oldu, kaç tane şehit verildi, çoğunu hatırlamayız bile. Son iki yılda 995 şehit verdik. Yıllardır on binlerce askerimizi, vatandaşımızı teröre kurban verdik. Bu güne kadar birçok şehit verdik ve hepsi için ayrı ayrı ciğerimiz yandı. Ancak benim canımı en çok, geçtiğimiz günlerde Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’nde hain terör saldırısı sonucunda ölen 11 aylık Mustafa Bedirhan ve annesi yaktı. Ben anne değilim ancak onun acısı benim acım gibiydi. Bir baba 11 aylık bebeğinin yastığına sarılıp ağlıyorsa, teröre söylenecek söz kalmamıştır.

Terör bu kadar başını almışken bedelli askerliğin çıkarılmasını hangi vicdan kabul edebilir bilmiyorum. Ancak benim vicdanım kabul etmiyor. Bu ülkede terörden hep yoksul insanlar nasibini alır. Yıllardır hepimiz görürüz şehitlerimizin yıkık evlerini. Askerimizin annesi, babası yaşlı, yoksuldur. Siz hiç villadan çıkan bir şehit gördünüz mü? Ben hiç görmedim. Bunun nedeni de milletvekillerinin, iş adamlarının, kısacası zengin çocukları ölmesin diye çıkarılan bedelli askerliktir. Eğer ki Mustafa Kemal Atatürk, gençlere hitabe yazıyorsa, savaşta bile eğitimi düşünüyorsa, bu ülkenin vicdan sahibi evlatları da bedelli askerlik yapıp ülkesini savunmaktan kaçmamalı. Bu hakkı verenlerinde, bu hakkı kullananlarında vicdanı olmadığını düşünüyorum. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda birçok çocuk, ülkesini korumak, bize yaşanacak bir ülke bırakmak için can verdiyse, şimdi terör bu kadar alçakken, kimse bedelli askerlik bahanesi ile kaçamaz. Ben başta olmak üzere şimdiki gençlerin hiç biri Çanakkale’de gönüllü olarak can veren 13 yaşındaki Reşat Ali Çavuş’dan vatansever olamaz. Atatürk, gençler ülkesini savunmaktan kaçsın diye bu ülkeyi kurmadı. Gazi Mustafa Kemal’in yaptıklarımızdan dolayı kemikleri sızlıyordur. Bize hakkını helal etme Atam…