Nisa, 12 Nisan 1928’de, İstanbul’da doğduğunda Hayrunnisa Hanım ve Emin Sait Bey, ona Nurinnisa Ersan adını verdi. Anne ve babasının tek çocuğu olarak büyüdü. Daha çocuk yaşlarında oyunculuğa düşkünlüğü gözle görülür bir gerçekti. Yıllar sonra adıyla ödüller verilecek bir oyuncu olacağı tahmin edilmezdi belki, ama zaman her şeyi sırasıyla getirecekti. İstanbul’da doğmuş olmak zamanla birçok şeye ulaşımı kolaylaştıracaktı. Erenköyl Kız Lisesi’nden mezun oldu. Liseden sonra İsviçre’ye üniversite eğitimi almaya gidecek kadar da şanslıydı, ailesi onun bu eğitimi almasını istemişti. Lozan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ndeydi. Türkiye’ye tekrar döndü ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Fransız Filolojisi ve Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne devam etti. Eğitim alma konusunda sınırlar koyamamıştı kendine. O yıllarda açılan Gazetecilik Enstitüsü’ne girdi. Yolunu tiyatro ve cümleler çizecekti. Oyunculuk sevgisi yüreğine çocuk yaşlarda düşmüştü. Üniversite zamanlarına geldiğinde tiyatro ile amatör olarak ilgilenmeye başladı. Bir yandan da Yeni Sabah Gazetesinin Beyoğlu muhabiri olarak çalışıyordu. Oyunculuk ve yazma işini sevgi ile yapıyordu. Hayat ve Akbaba mecmualarında yazdı. Amatör olarak Gençlik Tiyatrosu’nda çalıştı. 1954’te ilk kez “On Küçük Yaramaz” oyunuyla sahnedeydi. Profesyonelliğe ilk adımını ise Küçük Sahne’de “Fare Kapanı” oyunu ile attı. Oyunculuğa başlayıp güzel tiyatrolarda ilerleme şansını yakalamıştı Nisa. Dormen Tiyatrosu’ndan ayrıldıktan sonra ilk kez kendi tiyatrosunu kurma şansını da yakaladı. Nisa Serezli, Ayfer Feray ile bir tiyatro kurdu. Ancak gençlik zamanlarında bu ortaklık yürümedi. Sonrasında Nisa Serezli – Tolga Aşkıner Tiyatrosu ile yollarına devam ettiler. Nisa, Bülent Veziroğlu ile üniversite için İsviçre’ye gittiği dönemlerde flört ediyordu ve bu süreçte nişanlandılar. 1946’da evlendiler ve 7 ay sonra Levent adını verdikleri bir oğulları oldu. İşte bu yüzden Nisa eğitim hayatına ara verdi. Ancak bu hızlı gelişmeler aralarında sorunları da doğurmuştu. Nisa, eşi Bülent’e, Bülent’in sonra evleneceği Emine Hanım’dan gelen mektupları da görünce, boşandılar. Levent 1 yaşındaydı ve Nisa İstanbul’a döndü. Nisa, 1945’te kaybetmişti babası Emin Sait Bey’i. Boşanıp İstanbul’a döndükten sonra babasından kalan mirasla Taksim Kazancı Yokuşu’nda bir ev aldı üst katı kiraya verdi ve alt katta oğluyla yaşamaya başladı. Bir yandan da Gazetecilik eğitimine devam ediyordu. Oğlunu da yalnız bırakmamak için kalacak yer arayan bir teyzeye, Semine Hanım, evinin bir odasını verdi. Ondan para yerine o yokken oğluyla ilgilenmesini istiyordu. Levent’i Semine Teyzesi ile birlikte büyüttü Nisa. Nisa, tüm yaşamını tiyatroya adamış başarılı bir oyuncuydu. Kalbi erken yorulmuştu sadece. 25 Ağustos 1992’de kalp krizi geçirdi ve gözlerini sonsuzluğa kapadı… Oğlu Levent’le ana oğuldan çok iki arkadaş gibiydiler. Hep konuşur, dertleşirlerdi Levent hep merak ettiklerini sorardı annesine. Nisa ölmeden bir ay önce yine sordu annesine: “Yaşadığın hayattan memnun musun?” diye. Cevabı oğlunun içini rahatlatmak için mi yoksa gerçek düşünceleri olduğundan mı bilinmez, ama şunları söyledi Nisa: “Evet, Leventciğim, güzel bir hayatı dolu dolu yaşadım ve hiçbir şey için pişman değilim. Gene de bugünkü aklım olsa babandan ayrılmazdım. Huysuzdu muysuzdu ama ben de çok alıngandım canım” Yaptığı işe gönül vermiş ve hayatının en olmadık zamanlarında yalnız kalmış bir kadındı Nisa Serezli ve gönlünü evvela tiyatroya kaptırmıştı. Ölüm yıl dönümünde anmak istedim onu, sevgiyle…Bu dünyadan bir güzel Nisa Serezli geçti diye…