Türkiye’de 3 milyon obez hastasının yüzde 60’ını çocuklar oluşturuyor. Ailelerin bilinçlenmesi gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Gonca Yaşar, hızla artan obez oranlarını azaltmak için okullarda en az bir tane diyetisyenin olması gerektiğini vurguladı

Çocuklarda görülen obezite oranı en çok gelişmekte olan ülkeler arasında görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Türkiye’de 2-18 yaş arasındaki çocukların yüzde 32’sinin ya fazla kilolu ya da obezite sınırında olduğunu söylüyor. Çocukların obeziteyle mücadele edebilmeleri için ailelerinde bilinçlendirilmesi gerektiğini söyleyen Diyetisyen Gonca Yaşar, “Çocuklarda ki kilo oranı günden güne artıyor. Benim hastalarımda genel olarak 3 ile 18 yaş arası obeziteli çocuklar geliyor. Aileleri bu konuda bilinçlendirmemiz lazım. Kilo sorunu yaşayan çocukları grup sporuna yönlendirmek daha faydalı oluyor. Çocuk hangi sporu yapmayı seviyorsa ona doğru yönelmeli. 10-12 yaş arasında ki bir çocuğa ‘Hadi koşu bandına çık ve koş’ diyemezsin. Özellikle 10 ile 17 yaş arası çocuklar çok fazla bilgisayar başında oyun oynuyor. Son zamanlarda geliştirilmiş ve daha çok 3D boyutlu oyunlara talep artıyor. Bilgisayar oyunlarının haricinde diğer bir önemli sorun ise aileler çocuklarıyla çok fazla vakit geçiremedikleri için anneler, babalar, anneanneler ellerinde çikolata, cips gibi ürünlere çocukları alıştırıyorlar. Aileler eğer çocuklarını doğru yönlendiremiyorsa, okullarda en az bir diyetisyen olması lazım. Özellikle her yıl gençlerde artan obezite sorununun önüne bir miktar geçilmiş olur” dedi. Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının bu sorunla ilgili ortak çalışma yaparak her okulda en az bir diyetisyenin olması gerektiğini belirten Diyetisyen Gonca Yaşar, “Çocuklukta başlayan obezite sorunu yetişkinlik çağında da devam eder. Bir bireyin ideal kilosunu koruması spordan daha çok, beslenme düzeni daha çok etkili. Bu yüzden Milli Eğitim İl Müdürlüğü ile İl Sağlık Müdürlüğü ortak bir çalışma yapması lazım. Eğer ilkokullarda ve ortaokullardaki obeziteli çocukları kontrol altına alırsak ilerde yetişkinlik çağına geldiklerinde böyle bir problemle karşılaşmazlar” şeklinde konuştu.

“SON ÇARE AMELİYAT”

Kilo vermede bireyin bütün yaptığı çalışmalarının sonuç vermemesi durumunda ameliyatın düşünülebileceğini söyleyen Diyetisyen Gonca Yaşar, “Uzun vadede yapılan bir diyet programı kolay kolay kilo aldırmaz. Birde günümüzde insanların birbiriyle yarış halinde olması gibi bir sorun var. Toplumlar arasında ‘Sen kaç kilo aldın? Ben 5 günde 3 kilo verdim’ şeklinde yapılan söylemler yanlış bir durum. Çünkü kimsenin endeksleri birbiriyle aynı değil. Artık kilo verme problemi, bir sigara bırakma, bir alkol bırakma gibi zor bir süreç. İnsanlar 10 yılda aldığı kiloları 5 ayda vermeyi bekliyor. 22 yıldır bu işi yapıyorum. Kilo problemiyle ilgili sorun yaşayan 2 ya da 3 kişiye mide ameliyatını önerdim. Mide ameliyatı yapılmadan önce kişinin endokrine gitmesi ve daha sonra da diyetisyene gitmesi lazım. Gerekli görüldüğü halde psikolog desteği de alabilir. Kişi hemen sonuç beklemeden en fazla bir yıl kadar bu konuyu çözmesi lazım. Eğer gerçekten kilo problemini çözemiyorsa ve kilo vücuduna zarar veriyorsa mide ameliyatını öneririm. Kilo problemi bireyin diğer sağlık sorunlarını tetikliyorsa eğer ki ve diyetisyen, psikolog ve bütün çalışmaları tamamladığı halde kilo veremiyorsa ameliyatı olması daha sağlıklıdır” ifadelerini kullandı.

“REKLAMLAR GÜVENİLİR DEĞİL”

Televizyon programlarına çıkan diyetisyenlerin çok fazla doğru ve bilimsel bir bilgi vermediğini söyleyen Diyetisyen Gonca Yaşar, sözlerine şöyle devam etti:

“0 beden olmaya çalışan gençlerimiz var. Geçtiğimiz zamanlarda bu oran daha fazlaydı. Şuan günümüzde ne mutlu ki bu 0 beden olma isteği azaldı. Sağlığımızı tehdit eden en önemli unsurlardan bir tanesi de televizyon programlarında ve Instagramda çıkan reklamlar doğru ve güvenilir değil. Mesela bir diyetisyen ‘Su çok içmeyin, vücut kendi suyunu ayarlar’ diyor. Böyle bir şey yok. Vatandaşa seslenirken kullanılan kelimelerin ‘Bilimsel bir değeri var mıdır?’ diye araştırılmalıdır. Özellikle Instagramda çıkan reklamların veya sponsorlukların denetlenmesi ve kontrol altına alınması gerekir. Şunu da eklemem gerekirse daha diyetisyenlerin bir odası dahi yok.” EBRU KOÇAK / ANTALYA GÜNDEM ÖZEL HABER