Doğum adı Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde olan ünlü kişilik 16 Ekim 1854’te Dublin’de ailesinin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Babası zamanının ünlü doktorlarından William Wilde, annesi ise devrimci şiirleriyle ünlenmiş başarılı bir yazar olan Jane Francesca Elgee imiş. Ve onu en çok etkileyen kişi Şövalye unvanına sahip babası değil, “insanların günah işlemek uğruna yaşamaları gerektiğini” söyleyen annesi olmuş. Üç tanesi gayrimeşru, toplam 5 kardeşi olan Oscar Wilde, 9 yaşına kadar evde özel Fransız mürebbiyelerden eğitim almış. Daha sonra Portora Kraliyet Okulu’na, buradan da Dublin’deki Trinity Koleji’ne başlamış. Ayrıca çocukluğunda yaşadığı en sarsıcı olay, kendisinden 3 yaş küçük Emily’nin 10 yaşındaki ölümü olmuş. Hatta ünlü isim, kız kardeşinin bir tutam saçını hayatı boyunca cüzdanında taşımış. Farklılığını ortaya koyan Oscar Wilde, Trinity Koleji’ndeyken Berkeley Altın Madalyası’nı ve Oxford Üniversitesi Magdalen Koleji’nden bir burs kazanmış. 1874 – 1878 yılları arasında Magdalen Koleji’nde öğrenim gören Wilde, 1878 yılında Ravenna isimli şiiriyle Newdigate Ödülü’nü kazanmış. Buradayken Antik Yunan ve Roma üzerine yoğunlaşan Wilde, dönemin ünlü estetikçilerinden John Ruskin ile Walter Pater’in etkisinde kalarak hedonizmi benimsemiş. Aynı dönemde, Quensberry Marki’sinin oğlu olan Lord Alfred’le tanışan Wilde, onunla 4 yıl sürecek bir ilişki yaşamaya başlamış. 1895 yılında eşcinsel sevgilisinin soylu babasına, kendisine kamu önünde hakaret ettiği için dava açan Wilde, daha sonra davasını geri almış. Fakat Marki’nin Wilde aleyhinde açtığı dava sonucunda Wilde 2 yıl kürek cezasına çarptırılmış. Ve tutuklanan ünlü ismin her şeyine el konulmuş. Eşi Constance Lloyd bunun üzerine, soyadını Holland olarak değiştirerek, çocuklarıyla birlikte İsviçre’ye taşınmış ve 1898’de de hayata veda etmiş. 1897’de sevgilisine yazdığı mektuplardan De Profundis isimli kitabını derleyen Wilde, serbest bırakıldıktan sonra ismini Sebastian Melmoth olarak değiştirerek çeşitli ülkelerde yaşamaya başlamış. 1898’de Reading Zindanı Baladı’nı yayımlayan yazar, bir ara sevgilisi Alfred Douglas’la görüşse de beraberlikleri kısa sürmüş. Amaçsızca yaşayan Wilde, 30 Kasım 1900’de 46 yaşındayken Paris’te Hotel d’Alsaceta isimli kötü bir otelde menenjitten dolayı ölmüş ve Cimetiere de Bagneur mezarlığına defnedilmiş. Fakat daha sonra sanatseverlerin baskısıyla, kalıntıları Pere Lachaise Mezarlığı’na taşınmış ve Sir Jacop Epstein tasarımıyla üzerinde erkek melekler olan bir mezar taşının altına gömülmüş. Neredeyse bütün hayatı boyunca eleştirilse de düşüncelerinden hiçbir zaman vazgeçmeyen Oscar Wilde, eşcinselliğinin yanı sıra sosyalizm yanlısı olması ile de okları hep üzerine çekmiş. Ayrıca bir pasifist olan ünlü isim, her zaman savaşa karşı olmuş. “Sanat, sanat içindir.” görüşünü benimseyen sıra dışı kişilik, doğduğu ortamın tam tersine hayatının son yıllarını beş parasız bir şekilde geçirerek, şehrin en kötü otellerinden birinde ölmüş. Ve ne yazık ki pek çok başarılı isme yapıldığı gibi ona da hak ettiği değer ancak ölümünden yıllar sonra verilmiş. Oyun, roman, hikaye, eleştiri ve şiir türlerinde yazan Oscar Wilde’nin en çok ünlenen eseri yegane romanı Dorian Grey’in Portresi’dir. Ayrıca Vera veya Nihilistler, Padova Düşesi, Lady Windermere’in Yelpazesi, Ehemmiyetsiz Bir Kadın, Salome, İdeal Bir Koca, Ciddi Olmanın Önemi, Kutsal Metres ve Bir Floransa Trajedisi isimlerinde tiyatro oyunları vardır. Ravenna, Şiirler, Sfenks, Mensur Şiirler ve Reading Zindanı Baladı isimlerinde şiir kitapları vardır.