Antalya Semt Pazarcılar Odası Başkanı İsmail Öz, AVM’lere yerel yönetimler tarafından imtiyazlar sağlanmasına rağmen, pazarcı ve küçük esnafın ölmek üzere olduğunu, buna rağmen yüzde 100 Türk sermayeli olan pazarcılara süreli sıkıntı yaşatılmasından yakındı

 

Antalya Semt Pazarcılar Odası Başkanı İsmail Öz gerek pazarcının, gerekse küçük esnafın yok olmaya yüz tutmasına rağmen başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimlerin kendilerine sahip çıkmadıklarını belirtti. Türkiye’de yaklaşık 330 bin civarında pazarcı olduğunu belirten Başkan Öz, böylesine büyük ve Türk sermayesinden oluşan bir sistemin belediyeler tarafından yeteri kadar desteklenmediğini söyledi. Dev AVM’lerin çok daha rahat çalışma imkanı bulduğuna dikkat çeken Başkan Öz, “Şehrin en gözde yerine ruhsatlı ya da ruhsatsız yapı yapabiliyorlar. Bütün yol, kavşak, araçların dönüş yerleri, bile bu AVM’lere göre ayarlanabiliyor. Kendisine ait olmayan bir yere otopark düzenlenebiliyor. Bu kuruma özel üst geçit yapılıyor. En çok ve düzenli otobüs durakları, AVM’ye göre düzenleniyor. Bir AVM, 200 dönümlük alanı kullanabiliyor ki, bunun bir kısmı hazineye ait olsa bile, Milli Emlak dava açmıyor. Neden çünkü bu firmaların çoğu yabancı sermayeli büyük şirketler. Hal böyle olunca da çok daha rahat lobi çalışması yapıp, kendi yapılarını sisteme değil, sistemi kendi yapılarına uyduruyorlar. Bu da haksız yere rekabete neden oluyor” dedi.

PAZAR YOLU, DERT DOLU

Aynı imtiyazlardan yararlanmayı bir yana bırakıp aksine kendilerine sürekli güçlük çıkarıldığını ileri süren Antalya Semt Pazarcılar Odası Başkanı İsmail Öz, artık kendilerine de yeteri kadar önem verilmesi gerektiğini savundu. Özellikle belediyelerin pazarcıların yanında yeterince durmadığını söyleyen Öz, “Pazarcı her yerde dışlanır. Trafiği, ambulansı engellemekle suçlanır. Mahalledeki olmayan otopark alanlarını kullandığı, mahalleyi kilitlediği için eleştirilir. Buradaki Pazar göz önüne alınarak yapılması gereken toplu ulaşım, durak hak getire. AVM’lere dönümlerce arsayı hak görenler, pazarlar için 3-4 dönüm yer ayırırlar. Bir pazarda 500 esnaf, 500 üretici var. Bugün Antalya’da 14 bin pazarcı ve binlerce üretici bulunuyor. AVM’ler tüm alışverişlerde fiş fatura kestiği için vergi yönünden örnek gösteriliyor. Pazarcıya ise vergi ödemiyormuş, devlete katkı sağlamıyormuş gibi davranılıyor. Oysaki belediyeye Rüsum, pazarda işgaliye, komisyonda; BAĞKUR primi, stopaj ve katma değer kesintileri var. Binlerce muhasebeciye ücret ödeniyor. Her ay yüzbinlerce KDV, Stopaj beyanname ücreti veriliyor. Halden çıkışında ödenen ücretler, trafik cezaları. Taşıma sırasında alınan yakıt için ödenen vergiler. Bunları kimse baz almıyor. Pazarcı milyonlarca üreticinin ürettiği sebze ve meyveyi yine milyonlarca halkımızla yağmurda, soğukta, sıcakta, fırtınada, karda, kışta, dondurmadan, soldurmadan buluşturuyor. Bu arada seçilmişlere en çok blok oyları sen veriyorsun. İşin garip tarafı hangi belediye başkan adayı gelse, kendisinin de bir dönem pazarcılık yaptığını ve sorunları bildiğini söylüyor. Ancak koltuğa oturduktan sonra yine değerli olan biz değil, AVM’ler oluyor. Buradan yerel yönetimleri uyarıyorum. Bakın, bakkal amca bitti, pırtıcı amca ölmek üzere, Pazarcı da son nefeslerini alıyor. Hepsi birden yok olunca, ağlasan da iş işten geçmiş olacak” diye konuştu.

RESMEN YOK OLUYOR

Son çıkan yönetmelikle pazarların gerçekten fiziken de yok olabileceğini, hatta artık bu işin belediye başkanlarının iki dudağının arasına bırakıldığını beliren Başkan Öz, “Yeni Mekansal Planlarla Yapım Yönetmeliği çıktı. Bu yönetmeliğin 5. maddesi şöyle: ‘Bu Yönetmelikte geçen mekânsal kullanım tanımları ve alan kullanım esasları aşağıda belirtilmiştir: a) Belediye hizmet alanı: Belediyelerin görev ve sorumlulukları kapsamındaki hizmetlerinin götürülebilmesi için gerekli itfaiye, acil yardım ve kurtarma, ulaşıma yönelik transfer istasyonu, araç ve makine parkı, bakım ve ikmal istasyonu, garaj ve triyaj alanları, belediye depoları, asfalt tesisi, atık işleme tesisi, zabıta birimleri, mezbaha, ekmek üretim tesisi, PAZAR YERİ, idari, sosyal ve kültürel merkez gibi mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan tesisler ile sermayesinin yarıdan fazlası belediyeye ait olan şirketlerin sahip olduğu tesislerin yapılabileceği alandır.’ Yani bu ne demek? Eskiden şehirlerin imar planları hazırlanırken, plan üzerinde pazar yeri olarak ayırma zorunluluğu vardı. Şimdi bu alanlara Belediye Hizmet Alanı yazacak. Belediye Başkanı ya da yöneticileri bu alanları, itfaiye, ulaşıma yönelik transfer istasyonu, garaj,  zabıta birimi, mezbaha, ekmek üretim merkezi yapabilir. Tabi isterse de Pazar alanı yapar. Daha önce imar planında Pazar Yeri yazan bir alana belediye başka bir şey yapamazdı. Böylece pazarcının yer güvencesi de yok oldu. Elimizde belediye başkanlarımızın pazarcıları sevmesi için dua etmek dışında bir yaptırımımız kalmadı” diye konuştu.

“PAZARLAR YOK EDİLMEK Mİ İSTENİYOR”

Şu anda bir diğer konunun da yeni Pazar oluşturmada yaşandığını belirten Başkan Öz, “Antalya gün geçtikçe büyüyor, yeni, yerleşim yerleri açılıyor. Bu tüm ülkede böyle. Doğaldır ki, bu çerçevede büyümeye orantılı olarak Pazar sayısı da artacak. Ancak, 5957 Sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi hakkında bir kanun var. Bu kanunda ‘Toptancı halleri; imar planlarında belirlenmiş alanlarda, halin sınıfına, büyüklüğüne ve işlem hacmine göre yönetmelikle belirlenen müzayede, depolama, tasnifleme ve ambalajlama tesisleri ile laboratuvar ve soğuk hava deposu gibi diğer asgarî koşulları taşıyan projeler çerçevesinde Gerçek veya Tüzel Kişiler ile Belediye sınırları içinde Belediyeler, Büyükşehir Belediye sınırları içinde Büyükşehir Belediyeleri tarafından kurulur. Gerçek veya tüzel kişiler tarafından toptancı hali kurulması ilgili belediyenin iznine tabidir’ diyor. Aynı kanunda Pazar yerleri ile ilgili de, ‘Semt pazarları, tüketici piyasasının büyüklüğü, ulaşım imkânları, semt pazarı sayısı ve bunların birbirlerine yakınlığı ile semt pazarının çevreye, altyapıya ve trafiğe getireceği yükler ile can ve mal güvenliği riski göz önünde bulundurularak Beledilerce kurulur’ diyor. Yani Halleri Gerçek veya Tüzel kişi kurabilirken, pazarları sadece belediyelerin kurabileceğini belirtiyor. Tamam pazarlarımızı Gerçek veya Tüzel Kişiler kuramasın. Ancak, pazarcının kendi meslek odası niye kuramıyor, bunu anlamadım. Halleri bu kadar rahat kurduran yasa, pazarlara niye böyle yaklaşıp, pazarları niçin sadece belediyelerin inisiyatifine bırakıyor gerçekten düşündürücü. İnsanın aklına pazarları yok edip, insanları marketlerin eline mi bırakacaklar sorusu geliyor” dedi.

FEDERASYONDAN DA HAYIR YOK

Türkiye genelindeki Pazarcı Odaları’nın bağlı olduğu Türkiye Sebzeciler Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Federasyonu’nun da bu duruma duyarsız kaldığını belirten Antalya Semt Pazarcılar Odası Başkanı İsmail Öz, sözlerini şöyle bitirdi: “Şu anda pazarcılar adına ortalık alt üst. Pazarcı esnafı vergi yükünün altından kalkamaz halde. Vergi yükü nedeniyle iki kat esnaf ve vergi kaydı olmayan pazarcımız var. Birçok şehirlerimizde önemli ve eski pazarlar, belediyelerce keyfi bir şekilde kaldırılmakta ve kilometrelerce ileriye taşınmakta. Bundan dolayı binlerce pazarcı esnafımız mağduriyet yaşamakta. En eski pazarlarımız ihale edilerek, esnafımızın hakları elinden alınmakta. Şehir İmar Planlarında pazar yerleri belediye hizmet alanı olarak düzenlemekte. Her tarafımızı marketler sarmakta ve her gün sebze ve meyve tezgahlarını büyütmekte.
Belediyelerle protokol dahi yapmadan pazarlarda hiçbir hizmet üretmeden makbuzlar kesen ve esnaftan para toplatan odalara hiçbir denetim yapmayan federasyonumuz, bizimle ilgili Pazar yaptığımız için şikayette bulunmuş. Asıl işi pazarcının önünü açmak olması gereken federasyon, şu anda Pazar kapatarak pazarcıyı mağdur etmenin mücadelesi içerisinde. Dert bir değil, milyon tane. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, esnafımızın da desteği ile bu sıkıntıların altından kalkmak için mücadelemizi sürdüreceğiz.”