Bildim bileli canımı sıkan durum herhangi bir partiden milletvekili seçildikten sonra, başka bir siyasi görüşü temsil eden partiye geçmesi. Ya da farklı görüşteki iki partinin birleşerek bir ortak aday belirlemesi. İki ya da üç partinin kimliğini yitirmesi anlamına gelir. Seçmen sayısı kadar siyasi vebal işlenmiş olur. Seçmenin hakkının gaspı demektir.

Siyasi partinin sözlük tanımı: Belli Amaçlar doğrultusunda ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları, siyasi yollarla iktidarı ele geçirmeye yönelik olarak kurulan bu konudaki mevzuata göre çalışan tüzelkişilik siyasal topluluktur.

Son zamanlarda ittifak adı ile aday belirlemeler bence, demokrasi kurallarına uymayan, parti başkanlarının celep misali, seçmeni alıp satan kişi olarak görüyorum. Hani benim, hani sizin siyasi görüşünüz? Nerede tüzüğünüze yazılan amaçlarınız, kuruluş nedenleriniz? Büyük patronun beni satmaya ne hakkı var? Kendini nasıl haklı görüyor? Demek ki bu görüşü, vizyonu temsil edemiyorsunuz.

Ülkemiz politikaları böyle mi olacak? Bu kadar akılı insan varken? Elbette çok akıllı insanlara söz düşmez. Bizim yerimize düşünen başta liderler var(!)  Bunun için 15 Kasım 2018 tarihli köşe yazıma dikkatinizi çekerim.

İktidar partisi: Devleti yönetme hakkını elde etmiş ve hükümet kurarak genel ülke siyasetini belirleyen parti olan AK Partinin yeniden biri ile ittifak etmesi kabul edemeyeceğim durumdur. Çünkü kendine, liderine değer veren, Türk tarihinin Atatürk’ten sonra iktidarda kesintisiz kalan partidir. Programını uyguluyor.

CHP ana muhalefet partisi :  Atatürk’ün ilke ve devrimlerinden kopuk. Her üyesinin farklı düşündüğü, kimsenin Atatürkçülük ve konulan ilkeleri anlamadığı ya da ona göre davranmadığı slogan dahi üretemeyen bir durumda. Bu partide önceki yanlışlarına göz yummak değil, nasıl giderileceği üzerinde çalışma yapılmıyor. Milletin ne istediği hususunda çalışma yapılmıyor. Millete güven verecek söylemler verilmiyor. Mutluluk ve geleceğe yönelik çağdaş uygarlığa ulaşma yolları halkın anlayacağı dilde ve programda anlatılamıyor. Üstüne üstlük ideolojisi farklı olan siyasi partilerle işbirliğine gidiyor. Bu CHP’li olanları rencide ediyor. CHP Ankara, İstanbul gibi şehirlerde MHP kökenli, MSP kökenli adaylarla seçime gidiyor. Partide hiç adam kalmamış gibi. Seçime gir ama kendi üyenle. Kaybedersen et. O zaman dersin ki benim adayım, ben iyi çalışamadım. Düşüncelerimi anlatamadım. Bu olur. Seçmenler tatmin olur. Çalışır, diğer seçmenleri etkiler.

MHP bir ideoloji partisi. Hangi parti MHP’nin ideolojisini benimsiyor? Gerçek MHP’li birisinin herhangi bir partinin adayını benimsemesi mümkün müdür?

Bütün partiler bir düşünsün. İktidar partisini eleştireceğine, kendi adaylarının nasıl kazanacağına kafa yorsunlar. Ne yapıp ne yapamadıklarını, hizmetin kalitesini ve yansımasını görsünler. Benim oyum başka görüşlere gitmesin…