Üniversiteye geçiş sınavına sayılı günler kala iyice strese giren öğrencilere tavsiyelerde bulunan Uzman Psikolog Şenol Baygül, stresin vücutta sadece duygusal bozukluk değil, fizyolojik ve davranışsal bozukluklara da neden olduğunu belirtti

Liseden mezun olan gençlerin ilerdeki mesleklerini belirlemek amacıyla yapılan Yükseköğretim Kurumları Sınavı bu yıl da 3 oturum şeklinde olacak. İsimleri sürekli değişen fakat öğrencilerin üzerindeki etkisi değişmeyen sınav stresiyle ilgili açıklama yapan Uzman Psikolog Şenol Baygül, “Özellikle üniversite sınavına girerken “Sınavda yapamayacağım”, “Kazanamazsam ne yaparım?”, “Daha bakamadığım konular var, kesin oradan çıkacak sorular”, “Artık ne yaparsam başarılı olamayacağım” gibi düşüncelere ders çalışmaktan vazgeçme ya da çalışmaya başlayamama davranışı, yetersizlik, umutsuzluk, huzursuzluk, kızgınlık gibi duyguları kendinize eşlik ediyorsanız ya da sınav sırasında tüm bildiklerinizi unuttuğunuzu hissediyor, kendinizde bazı fiziksel değişimleri fark ediyor, sınavdan çıktıktan sonra soruları cevaplayabiliyorsanız ‘sınav kaygısı’ yaşıyorsunuz demektir. Her insan yaşam içerisinde bazı zamanlarda kendini kaygılı hissedebilir. Sınav kaygısı, eğitim alanında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur ve bu durumu sınav sürecinde hissetmek oldukça normaldir. Azı karar çoğu zarar deyimini karşılayan kaygı, optimum bir düzeyde olduğunda istek, karar alma, harekete geçmeyi ortaya çıkararak performans düzeyini amaca yönelik arttırır. Ancak, kaygının denetim dışına çıkarak çok yoğun ve kişinin işlevselliğini bozan bir düzeye çıkması ise yönetmeyi gerektiren bir durumdur” dedi.

“FİZYOLOJİK ZARAR YARATABİLİR”

Uzman Psikolog Şenol Baygül, stresin vücutta sadece duygusal bozukluk değil, fizyolojik ve davranışsal bozukluklara da neden olduğunu belirtti. Stres düzeyi kontrol edilemeyecek düzeye gelineceği zaman öğrendikleri bilgileri geri çağırmakta güçlük çekerek, bilişsel bozukluk dönemi geçirebileceklerini de vurgulayan Uzman Psikolog Şenol Baygül, “Aslında kaygıyı çıkaran şey sınavlar değil sınavın nasıl yorumlandığıdır. Sınav olgusunu düşünceler, yorumlar, inançlar, beklentiler takip etmektedir. Bu bağlamda kişinin sınava yüklediği anlam, sınavı algılayışı, sınav sonrası duruma ilişkin atıflar ve sınavdan beklentisi kaygı düzeyini belirlemektedir. Neredeyse bütün nedenlerin altında olumsuz düşünceler yer almaktadır. Bununla birlikte sınav kaygısı mide bulantısı, taşikardi, titreme, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları, bedensel yakınmalar, huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu, çalışmaya isteksizlik, dikkat ve konsantrasyonda bozulma, kendine güvende azalma, yetersiz ve değersiz görme, çalışmayı erteleme gibi duygusal, fizyolojik ve davranışlar belirtilerle ortaya çıkabilir” şeklinde konuştu.

“DURGUN BİR ZİHİN YARATIN”

Sınav stresini, olumsuz düşünceleri ve fazla kaygıları yenmek için gençlere önerilerde bulunan Uzman Psikolog Şenol Baygül, sözlerine şöyle devam etti:

“Olumsuz düşünceleri fark edip kabullendikten sonra onları olumlu alternatif düşüncelerle değiştirmeniz gerekmekte. “Yapabildiğimin en iyisini yapabilirim?” “Olabilecek en kötü şey ne?”, “Dünyanın sonu değil, telafisi var”, “Bunda başarısız olmam her zaman olacağım anlamına gelmez” “Yeterli zamanımın olmadığı doğru, ancak olan zamanımı en etkili şekilde nasıl kullanabilirim?”, “Başarırsam hayatımın önemli bir dönüm noktasını aşacağım. Başarısız olmam tembel ve beceriksiz olduğumu göstermez. Daha fazla çalışmam gerektiği anlamına gelir”, “Zamanı kendi yararıma kullanmak benim elimde” kaygıyla başa çıkmak için geliştirilebilecek alternatif düşüncelerdir. Fizyolojik belirtiler yoğun olarak hissedildiğinde nefes egzersizi ve gevşeme egzersizi yapmak kandaki oksijenin bedeninizin her yerine ulaşmasını sağlayarak belirtilerin azalmasına yardımcı olacaktır. Bu egzersizler sınav anında yaşayabileceğiniz kalp çarpıntısını da kontrol altına almanızı ve dikkatinizi toplamanızı sağlayacaktır. Sınav için olabildiğince hazır olmaya çalışın. Sınava az kalmış olsa da henüz süreç tamamlanmadı. Aynı konuların üzerinden tekrar tekrar gitmek yerine eksik olduğunuz konulara odaklanın. Sınavda çıkabilecek soru potansiyeline yönelik bilgi edinin. Böylece daha işlevsel bilgileriniz olur. Kişisel bakımınıza önem verin. Beslenmenize ve uykunuza dikkat edin. Geç saatlere kadar ve de kahve tüketimiyle ders çalışmak sıkça yapılan hatalı çalışma yöntemlerindendir. Bilgiyi öğrenemez, öğrenseniz de belleğinizde tutamazsınız. Durgun bir zihin, ön koşul.” EBRU KOÇAK / ANTALYA GÜNDEM ÖZEL HABER