Stephan Hawking, Albert Einstein’den sonraki en zeki fizikçi. Motor nöron ALS hastası.

Melody Brooks, Sharon Draper tarafından yaratılan roman kahramanı, beyin felci geçirmiş zeki kız çocuğu.

İkisinin ortak özelliği hiç konuşmadan insanlar ile iletişim kurmaları. Böyle bir şey mümkün müdür?

Söz bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisidir. Sözcük, en az bir heceden oluşan anlamlı ses ve ses birliğidir.

Stephan Hawking, vücudunun neredeyse hiçbir kısmını kullanamıyor, kendisi için özel olarak geliştirilen bilgisayar sistemine sadece yanak kaslarından biriyle komut veriyor, bu şekilde günde yaklaşık 2 bin 500 kelimeyle iletişim kuruyor ve bilimsel çalışmalarını sürdürüyordu.

Hayali kahramanımız Melody Brooks da tekerlekli sandalyesine bağlanan bilgisayar sayesinde kendisini anlatma fırsatı buluyordu.

İkisi de bilgisayardan çıkan mekanik ses ile iletişim halindeydi. Ve onların kelimeler ile ilgili özlemini Melody bize şöyle anlatıyor:

“Çoğunlukla kelimeleri hatırlıyorum. Dünyada milyonlarca kelime olduğunu keşfettiğimde çok küçüktüm. Etrafımdaki herkes, hiç çaba sarf etmeden onları seslendiriyordu. Herkes kendini ifade etmek için kelimeleri kullanıyordu. Ben hariç. Ve eminim ki tüm bu insanlar kelimelerin gücünün farkında değildi. Oysa ben farkındaydım.”

Konuşmak insanın en önemli yeteneklerinden birisidir. Kelimeleri, sözleri, heceleri ya da herhangi bir sesi çıkarmak.

Duygu ve düşüncelerin kelimeler ile ifadesi insanın kendisini anlatmak ya da başkasını anlaması için vazgeçilmezdir.

Bu yetenekten -şimdilik- mahrum olmayan bizler için hayatları boyunca bir kelime dahi edemeyenleri anlamak kolay iş olmayacaktır. Üstün empati yeteneklere  sahip olduğumuzu varsayalım yine de sessizliğin, kelimelerin içinizde patlamasının sancısını duyumsamak mümkün olmayacaktır.

Zihinsel yetileri sağlam olan ancak bu iki şahsiyette olduğu gibi vücutlarının hiçbir yerini kullanamadığı için konuşamayan kişiler için yaşam daha  zordur.
Anlaşılmak bir ihtiyaçtır bunun için anlatırız. Sıradan, gelişigüzel konuşur, kiminde uzun sohbetler eder, nutuklar atar, kahkahalar patlatır, yeri gelir söveriz, nara atar ya da  bağırırız. Ne güzel!

Konuşmak için özel bir çabamız yoksa veya özel bir aparat kullanmıyorsak dahası konuşma engeli olan birini tanımıyorsak kelimeleri seslendirebilmenin bir lüks olduğunu, zenginlik olduğunu anlayamayız.

Sözcüklerin bir sihri var bence. Bazen bir kelime ya da doğru cümle ile hayatlar değişiyor, hayatlar dönüşüyor. Milyarlarca insanız, dünyada yaşayan. Her birimiz kendi dilinde, lehçesinde hatta şivesinde konuşuyoruz. Kelimeler ardı ardına bir nehir gibi yetmiş iki milletin renginde akıp gidiyor.

Konuşmak biraz sihir yapmak gibidir. İyi bir hatipseniz kitleleri harekete geçirirsiniz.

Peki, siz sözcüklerinizin sihrinin farkında mısınız?