Antalya’nın simgelerinden 1890 yıllık Hadrianus Kapısı’nı ayakta tutan kolanlara, kimliği belirsiz kişiler tarafından sert bir cisimle isimler yazıldı, kalpler çizildi. Prof. Dr. Nevzat Çevik, “Bir duvarda ‘Ali Ayşe’yi seviyor’ yazıyor. O yazıyı yazan Ali bilsin ki, o Ayşe böyle bir Ali’yi hiçbir zaman sevmeyecektir” dedi

Turizm kenti Antalya’da bulunan ve halk arasında Üç Kapılar olarak bilinen tarihi Kaleiçi’nin girişindeki 1890 yıllık Hadrianus Kapısı’nı, kente gelen yerli ve yabancı binlerce tatilci ziyaret ediyor. M.S. 130 yılında Roma İmparatoru Hadrianus’un Antalya’ya gelişi anısına yapılan kapının üzerindeki oyma ve kabartmalar ise görenleri hayran bırakıyor. Kentin simgesi haline gelen tarihi kapı ise kimliği belirsiz kişiler tarafından tahrip edildi. 1890 yıllık kapıyı ayakta tutan kolanlara ‘Kıymet’, ‘Erkan’ ve ‘İbo’ isimleri sert bir cisimle kazıma usulü ile yazıldı. Aynı kolon üzerine bir başka kişi ise aşkını ‘D kalp S’ şeklinde kazıdı. Kapının iç kısmındaki ayaklarında ise daha önce boyayla yazılan ve üzeri kapatılan ancak zamanla tekrar açılan yazılar gözüküyor. Bu tür olayların toplumların ilkelleştikçe artan bir eylem biçimi olduğunu söyleyen Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, “Tarihin bize taşıdığı geçmiş dönemlere ait kıymetli binaların duvarlarına kocaman çirkin yazılar yazmak esasında çok dönemde gözüken bir durumdur. Bu dönemde daha da artmakta ancak daha önemlisi toplumlar ilkelleştikçe artan eylem biçimleridir. Bir toplum ne kadar uygarsa antik kalıntıların duvarlarındaki yazılar o kadar eskidir aslında. Bu durum kültür varlıklarını koruma bilincinin düzeyiyle ilgili bir sorundur” dedi.

“VANDALCA DUYGULAR’

Bu tür davranışların vandalca olduğunu belirten Prof. Dr. Çevik, şunları söyledi:

“Bizim ülkemizde de devlet eserlerini korumak için elinden gelen her şeyi yapsa da halkın kendisi bu koruma düzeyine ve bilincine sahip olmadığı sürece devletin yapacakları kesinlikle sınırlı kalacaktır. Bunu da ilkel toplumlara özgü ya da eğitimsiz kişilere özgü olan bu davranışların içinde vandalca duygular var. Geçmişten gelen bir hafızayı eksiltmek, geçmişten taşınan bir estetiği o çirkin yazılarla yok etmek eğitimle de ilgisi olmayan vandalca duyguların uzantısı olarak gözüküyor. Örneğin bir duvarda ‘Ali Ayşe’yi seviyor’ yazıyor. O yazıyı yazan Ali bilsin ki, o Ayşe böyle bir Ali’yi hiçbir zaman sevmeyecektir. Daha da ötesi o tarihi duvardaki yazıyı okuyan vatandaşların hiçbirisi o Ali’yi sevmeyecek ve ona beddua okuyacaklardır.” Semih ERSÖZLER/ (DHA)