TUSAF, ‘Global Ticaret, Buğday ve Lisanslı Depoculuk’ temasıyla Belek’te bir otelde 15’inci Uluslararası kongre ve sergi düzenledi. Günhan Ulusoy, buğday ekim alanlarının 2018 yılında 7,3 milyon hektara düştüğünü, 2019 yılında da bu alanın yüzde 5 daha azalmasının beklendiğini söyledi

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF), ‘Global Ticaret, Buğday ve Lisanslı Depoculuk’ temasıyla Antalya’nın turizm bölgesi Belek’te bir otelde 15’inci Uluslararası Kongre ve Sergisi düzenledi. TUSAF’ın düzenlediği 15’inci Uluslararası kongre ve sergisiyle, yerli ve yabancı sektör paydaşları katıldı. TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy, 2016 yılına gelene kadar hızla yükselen un ihracatının, 3,5 milyon tonluk zirvesinden 2018’de 3,3 milyon tona düştüğünü söyledi. Kongrenin açılış konuşmasını yapan TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy, ” Türkiye’nin 68 ilinde faaliyet gösteren 535 aktif un sanayicisinin, 25 milyar liralık gayrisafi milli hasıla üretti” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin 2014-2018 dönemindeki 5 yılda gerçekleştirdiği 74 milyar dolarlık bitkisel ürün ihracatının 5 milyar dolarını un sanayicilerinin yaptığını belirten Ulusoy, Türkiye’nin son 6 yıldır dünyanın en çok un ihraç eden ülkesi unvanını kazandığını söyledi. 2016 yılına gelene kadar hızla yükselen un ihracatının 3,5 milyon tonluk zirvesinden 2018’de 3,3 milyon tona düştüğünü belirten Ulusoy, “Her ne kadar büyük tonaj kayıplarımız yokmuş gibi gözükse de bunun sebebi, büyük kayıplarımızı yeni pazarlar ile kapatıyor olmamız. Özellikle Yemen, Suriye ve Angola’ya yapılan ihracatın 2017’ye göre 2018’de 296 bin ton yükselmesi, Irak pazarında yaşanan 158 bin tonluk kaybı telafi etti. Türkiye’nin son 14 yıldır en büyük un pazarı olan, 2018’de ihracatımızın yarısını gerçekleştirdiğimiz Irak pazarındaki en önemli rekabet avantajımız, Güneydoğu Bölgesi’nde üretilen buğdayın arz fazlasının, mamul un haline getirilerek Irak’a satılmasıydı. İhracat rejiminde yaşanan değişimle bu avantaj ortadan kalkmış oldu. Umut ediyoruz ki yeni sezonumuzda, yurt içi piyasalarda oluşan buğday ve undaki fiyat istikrarı kalıcı olur, böylelikle geçici olarak getirilen eşdeğer eşya sınırlaması kaldırılır” diye konuştu.

“ELİMİZDEN GELENİ YAPTIK”

Gümrük kanununda yapılacak değişiklikle ithal edilen buğdayın gereksiz yere iç bölgelere, iç bölgelerde üretilen arz fazlası buğdayın da gereksiz yere limanlara nakledilmesinin önüne geçilmesini isteyen Ulusoy, “Unun ham maddenin eş değer eşya olarak değerlendirilmesine müsaade edilmesini talep ediyorum. Ekim ayında açıklanan ‘Enflasyonla Topyekûn Mücadele’ programına, en somut desteği, çuvalı 85 liradan federasyonumuz vermiştir. Halkımızın en temel gıdası olan ekmeğin fiyatının muhafaza edilebilmesi için, ekmeğin maliyetinde yüzde 30 payı olan un sektörü elinden geleni yaptı. Ayrıca, kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan algının aksine, unda yaşanan enflasyonun, TÜİK verilerine göre, TÜFE değerlerinin çok altında kaldığı görülmektedir. 2016 Ocak ayından 2019 Şubat sonuna kadar toplam TÜFE artışı yüzde 49 iken, unda gerçekleşen artış sadece yüzde 22’dir. Aynı dönemde ekmekte yaşanan fiyat artışı ise TÜİK enflasyon verilerine göre yüzde 38’dir. Yani un sanayicilerimiz görevini fazlasıyla yerine getirdi” şeklinde konuştu. Türkiye’de son 20 yılda buğday ekim alanlarında sürekli daralma eğilimi gördüklerini kaydeden TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy, 2000 yılında 9,4 milyon hektar olan buğday ekim alanının yüzde 23 azalarak, 2018 yılında 7,3 milyon hektara düştüğünü söyledi. 2019 yılında da bu alanın yüzde 5 daha azalmasının beklendiğine dikkati çeken Ulusoy, “Buğday fiyatının sürekli kontrol edilmesi, ancak diğer yem bitkilerinde regülasyon olmaması, fiyatın buğday aleyhine gelişmesine sebep oluyor. Özellikle kıraç arazilerde arpa, diğer arazilerde mısır, pamuk gibi alternatif ürünlerin gelirinin daha yüksek olması, çiftçimizin buğday ekiminden kaçışını maalesef hızlandırıyor. Çok şükür ki, bu sene yağışların iyi seyretmesi sayesinde, daha yüksek bir verimle, geçen seneki gibi 20 milyon tonluk rekolte bekliyoruz” diye konuştu. EBRU KOÇAK /ANTALYA GÜNDEM