Son verilere göre Türkiye son 2 yılda buğday ithalatına da 421,5, mısıra 429, pamuğa 1,7, ayçiçeğine 443,8 milyon dolar harcarken, buğdayda 1 milyon 987 bin ton, mısırda 2.1 milyon ton, pamukta 914 bin ton, ayçiçeğinde ise 640 bin ton alım yaptı. Türkiye’de son 10 yılda, 27 milyon 825 bin 64 dekar tarım arazisi yok oldu

Her geçen gün artan ithalat krizini son şampiyonu Suriye oldu. Suriye’ye 2018’in ilk 11 ayında Türkiye’nin Suriye’den ithalatı 60 milyon doları bulması ithalat ayıbını bir kez daha gözler önüne serdi. Birçok ülkeden ürün alan Türkiye’nin yaptığı ithalat tablosu görenleri hayrette düşürdü. Son verilere göre Türkiye son 2 yılda buğday ithalatına da 421,5, mısıra 429, pamuğa 1,7, ayçiçeğine 443,8 milyon dolar harcarken, buğdayda 1 milyon 987 bin ton, mısırda 2.1 milyon ton, pamukta 914 bin ton, ayçiçeğinde ise 640 bin ton alım yaptı. İthalattan dolayı zor günler geçire Türk tarımı ise tarım arazilerini her geçen gün biraz daha kaybetmeye devam ediyor. Türkiye’de son 10 yılda, 2 milyon 573 bin futbol sahasına denk gelen 27 milyon 825 bin 64 dekar tarım arazisinin, imara, inşaata kurban gittiği ortaya çıktı.

 

EMEKLER ÇÖPE

Yapılan ithalattın Türk tarımına zarar verdiğini belirten Ziraat Mühendisleri Odası eski Başkanı Vahap Tuncer, “Suriye’yi bırakın Türkiye’nin dışarıdan tarım ürünleri alması doğru değildir. Bu yapılan ithalatlar Türk çiftçisine inanılmaz zararlar veriyor. Geri kalmış Afrika ülkelerine, 3. Dünya ülkelerine mal satabilmek için onlarda bize bir şeyler satıyor. Dolayısıyla bizde oradan biz tarım ürünleri alıyoruz. Oradan aldığımız ürünlerle, tarım işçilerinin emeklerinin çöpe gitmesine neden oluyor. Tunus’tan zeytinyağı, Bosna- Hersek’ten başka tarım ürünleri getirdik. Bu getirdiğimiz tarım ürünlerinin bizde bir açığı yoktur. Suriye’den alınan ürünlere de değinen Başkan Tuncer, “Savaş içinde olan bir ülkeden ürün almak doğru değil. Rejimini değiştirmeye çalıştığımız bir ülkeden tarım ürünü satın alıyoruz. Yapılan ithalat resmi karantina kurallarına göre uygunluğu söz konusu değildir. Hava savaş devam ettiği için resmi ithalat yok. Yapılan ithalatta sertifika falan aranır. Oradan alınan ürünlerde öyle bir prosedür yok. O ürünlerin içinde ne olup olmadığını bilmiyoruz. Bu ülkeden getirilen ürünler bu ülkeye birçok hastalık ve zarara neden oluyor” dedi.

İTHALAT SOPASI

Tarım işçilerinin tarımdan uzaklaşmasının sebeplerinden biri ithalattır diyen Başkan Vahap Tuncer, sözlerine şöyle devam etti:

“Hükümet enflasyonu ayakta tutmaya çalışıyor. Enflasyonu en çok yükselten ürünler gıda ve tarım ürünleridir. Gıda ve tarım ürünlerinin fiyatlarını güçlü tutmak içinde hükümet üretimi artırmak, çiftçiyi desteklemek yerine ithalat sopasını kullanıyor. Bu ithalat sopasını geçmişte kırmızı ette kullandılar. Ancak gelinen noktada artık buğdaydan, pamuğa zeytinyağına, domatese kadar ithal etmeye başladık. Yanlış tarım politikasının bu noktaya geleceği belliydi. Biz geçmişte pamukta ihracatçıydık, ithalatçı durumuna geldik. Baklagillerde dünya lideriydik, ithalatçı olduk. Biz ithalat yaptığımız için üretici üretimden vazgeçiyor. En son gelinen noktada da domates ithal edilmesi çok ilginç. Dünyanın en önemli domates üretici ülkesiyiz. Ancak dünya lideri olduğumuz alanda dışarıdan ürün almamız gösteriyor ki tarım için tehlike çanları çalıyor. Biz bunların hepsini söylemiştik.”

ÜRETİCİYE DESTEK

Hükümetin sorunları ithalatla değil çiftçiye destekle çözmesi gerektiğini dile getiren Başkan Tuncer, “Şu anda fiyatları düşürmeye çalışıyorlar. Fiyatların yükselmesini bahane olarak görüp, dışarıdan ürün alınması çiftçiye büyük zarar verecektir. Hükümet çiftçiye destek verip, fiyatları düşürmek yerine kolaycılığı tercih ederek, dışarıdan ithalat yapmaya çalışmaktadır. Bu kısa vadede fiyatları düşürse de kırmızı ette olduğu gibi uzun vadede fiyatlar aşağıya çekilmeyecektir. Fiyatlar belli bir süre sonra tekrar yükselecektir. Buda halkın tekrar pahalı ürün kullanmasının yanı sıra zor günlerden geçen tarım sektörünün daha da kötü etkilemeyecektir. Türkiye bir tarım ülkesi ciddi sıkıntılar yaşayacaktır. Üreticinin alın teri üzerinden enflasyonu düşürmeye çalışıyorlar. Bu uzun vadede üreticiye, tüketiciye herkese zarar. Fiyatlar inmez bu şekilde. Doğrusu üretim planlanması yapmaktır. İthalatçıya değil, kendi çiftçimize destek vermemiz gerekiyor” ifadelerine yer verdi. YAPRAK ÖZER / ANTALYA GÜNDEM ÖZEL