Adalet. Bu kelimeyi duyunca bile insana bir rahatlama gelir. Ancak Türkiye’de yaşıyorsanız ve bu kelimeyi duyuyorsanız ‘Oda ne?’ diye kendinize soru soruyorsunuz. Peki biz adalet kelimesini duyunca neden rahatlamak yerine, niçin geriliyoruz? Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 126 ülke arasında 109’uncu, temel haklarda 126 ülke arasında 122’nci, Hukuki ve İdari Düzenlemede 126 ülke arasında 106’ncı sırada yer alıyor. Türkiye’de 2020 yılında 300, 2021’in başından bu yana 180 kadın öldürüldü. Türkiye’de 34 gazeteci tutuklu. Çiftçiler borçlarını ödeyemediği için traktörleri, ürünleri haczedildi. Çocuklar tecavüze uğramaya devam ediyor. İnsanlar maddi sıkıntıdan dolayı intihar ediyor. Bu liste uzayıp gider. Halk arasında şöyle bir söz vardır, “Ankara’da dayın olacak” diye. Hepimizin Ankara’da dayısı yok. Dayımız olmadığı için mi adaletsizliğe uğruyoruz, yoksa adalet olmadığı için mi adaletsizliğe uğruyoruz? Ya da acaba biz adalet aramayı mı unuttuk?

Platon, “Adaletsizliğin en büyüğü, adil olmayıp adil gibi görünmektir” demiş bence Türkiye’yi en iyi anlatan sözlerden biri. Yetkililere sorsanız Türkiye inanılmaz adaletli bir ülke ancak gerçeklere baktığımızda adalet kelimesi bize yabancı. Hadi Türkiye’nin adalet duygusuna bakalım. 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminden sonra bir anda Türkiye iyice garip bir ülke oldu.  Örneğin FETÖ’cüler. Örgütün alt tabakası yok edilirken, hala üst yöneticilerinden ses yok. FETÖ’nün her ayağı bulunurken, nedense siyasi ayağı bulunamıyor. Yer altı dünyasının ünlü ismi Sedat Peker bazı yetkililer ile ilgili ciddi açıklamalar yaptı. Hiçbir savcı soruşturmayı başlatmayı bırakın, adını bile anamadı. Bakanlar halk borç batağında çırpınırken, kendi şirketlerini zengin etti. Bazı bakanlar hakkında rüşvet suçlamaları havada uçuştu, kimisi kanıtlandı. Buna rağmen iftira dediler, yalan dediler ve herkes unuttu.  

Günlerdir yakından takip ediyoruz. Öğrenciler barınamıyoruz diyerek, seslerini duyurmaya çalışıyor. Tabi ki o öğrencilere yurt bulundu demeyi çok isterdim. Ancak gözaltına alındılar. Vallahi bunları başka ülkede anlatsak fıkra diye gülerler. İçişleri Bakanı eylem yapan gençlerin hepsinin suç örgütüne bağlı olduğunu söyledi. Belki doğrudur dosyanın detayını bilmiyorum. Ancak aklıma şu geliyor: “Yetkililerin gençlerden haberi yok mu? Hadi biri, ikisi, üçü suçlu. Ya diğer binlerce öğrenci. Onlarda mı suç örgütü üyesi?” bu söylenenler bana inanılmaz mantıksız geliyor. Kardeşim, arkadaşım, sayın yetkililer şaka mısınız? Ev kiraları artmamış, yurt sorunu yokmuş gibi davranmak sorunu çözecek mi? Bizimle dalga mı geçiyorsunuz demezler mi adama? Keşke öğrencilere gösterdiğiniz tepkiyi devleti hortumlayanlara da gösterseydiniz.

Bence sorunun en büyük kaynağı ne biliyor musunuz? Alzheimer. Türkiye’de herkes Alzheimer olmadığına göre, hepimiz vurdumduymaz olduk. Ülke hortumlansın, özgürlüğümüz elimizden alınsın, ülke mülteci kampına dönsün ne fark eder. Kimin umurunda. İki gün sonra unutacağız nasıl olsa. Belki biz unuturuz, ancak tarih bunları unutmayacak. Ancak benden hükümete küçük bir tüyo. Son yapılan anketlere göre halkımız unutmamaya başladı. Benden uyarması…