Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık, Türkiye’nin paket turda çok güçlü olduğunu belirterek, “Türkiye 45 yaşın üstündeki insanları Avrupa’dan getirmekte zorlanmıyor, Türkiye’ye sadakat var. Onların çocuklarında o sadakat yok. Yeni nesli kavrayamadık. Önümüzdeki en büyük tehlikelerden biri bu. 30-40 yaş arasındaki insanların birçoğu Türkiye’ye gelmiyor” dedi.
’Eczacıbaşı Profosyonel’ tarafından düzenlenen ve turizmin geleceğinin masaya yatırıldığı, ‘Sezona Merhaba 2019 Buluşması’, Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Belek Turizm Merkezindeki bir otelde gerçekleştirildi. Etkinliğe, Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya ve Lufthansa Türkiye Genel Müdürü Kemal Geçer konuşmacı olarak katıldı.
Etkinlikte konuşan Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, ortak paydanın turizm olduğunu belirterek, turizmin konaklamadan ulaşıma, tüketimden yapı ürünlerine kadar 54 sektörü arkasından sürüklediğini kaydetti. Turizmin tek kalemde Türkiye’nin ihracat girdisinin yüzde 20’den fazlasını karşıladığını ifade eden Eczacıbaşı, “Toplam istihdamın yüzde 5’ini oluşturuyor. Dış ticaret açığının yarısını tek başına kapatıyor. Ulusal gelirimizdeki payı ise yüzde 6 düzeyinde. Küresel oluşturulan değer açısından baktığımızda turizmin payı yüzde 10’a çıkıyor. Turizm gelirlerimizi artırma noktasında önümüzde oldukça büyük bir iyileştirme alanı bulunuyor. Son yıllarda yaşanan olumsuz gelişmelerin etkilerini büyük ölçüde geride bıraktık. Geçen yıl 40 milyon yabancıyı misafir ettik. İç turizmde canlanma yaşadık. Turist sayısı gibi bu yıl turist başı gelirlerimizde de belirli bir artış bekliyoruz” dedi.

“Katma değerli hizmet ve ürünler önemli”
Bu gelişmelerin yeterli olmayacağını dile getiren Bülent Eczacıbaşı, “Dünyanın doğal, tarihsel ve kültürel zenginlikleri kadar iklim olarak eşsiz bir coğrafyadayız. Turist sayısının 70 milyonun üzerine çıkacağına, kişi başı ortalama harcamanın bin doların üstüne çıkmasını kısa sürede erişebileceğimiz bir hedef olduğuna inanıyoruz. 70 milyar dolar ekonomiye katkı sunacak, 54 sektörü canlandıracak milyonlarca insana iş ve aş sunacak. Her misafir turizm elçisi olarak ülkemizin itibarını yükseltecek. İşimizi hakkıyla yapmamamızın binler olumsuz sonucu olabiliyor. Çok boyutlu sürdürülebilirliği merkezime koymamız gerekiyor. Yenilikçe yüksek katma değerli ürün ve hizmetler önemli. En hızlı büyüyen ve en yüksek katma değer yaratan pazarlardan birinin kültür turizmi oluşturuyor. Yerel nitelikler kentlere avantajlar sağlıyor. Kentler cazibe merkezi haline geliyor. Turizmdeki gelişmeler ülkemiz için ne kadar önemliyse bizim holding için de önemli konaklama tesislerimiz önemli yer tutuyor” dedi.

“Yükseliş trendimiz bozulmayacak gibi”
TÜROFED Başkanı Osman Ayık, Türkiye’nin dünyada en rekabetçi alanlarından birinin turizm olduğunun altını çizdi.
Çok hızlı bir geri dönüş yaptıklarını 2017 ve 2018’de kayıpları telafi ettiklerini vurgulayan Ayık, 2019’da da eski yıllara dönüşün olacağını belirtti. 2019 rakamlarından bahseden Ayık, “Eski rakamlara ciddi bir dönüş var. 2019 yılı sayılar anlamında oldukça iyi geçecek bir yıl. 2018 dünya ortalamasının üzerinde bir büyümeyle gerçekleşti. Dünyada büyüme yüzde 7’lerdeydi, Türkiye yüzde 22 bir rakamla 3 misli büyüklükte devam ediyor. Bu trend önümüzdeki birkaç yılda da bozulmayacak gibi. Bizim varolan rekabetimiz dünya ile en rahat şekilde başa baş mücadele ettiğimiz alanlardan bir tanesi. Bu hep böylemi gidecek. Tüm dünya ülkeleri bu kadar hızlı büyüyen sektörden pay almak istiyor. Rekabet son derece keskin, kendinizi yenilemeniz ve geliştirmelisiniz” ifadelerini kullandı.

“Deneyim ve birikimin önemi”
Turizmde 35 yıllık deneyim ve birikimlerin olduğunun altını çizen Ayık, “ Bunu gelecekle tanzim edersek önümüzdeki süreci rahat yönetiriz. Türkiye’nin aslında bakıldığında katma değeri en yüksek sektörü, bu sektör. Türkiye’nin elindeki varolan en stratejik sektörlerden bir tanesi turizmdir. Birikim ve deneyimimizi iyi şekilde harmanlayarak sektörün geleceğini planlamak gerekir. Özel sektörün deneyimini siyasi otoritenin de gerekir.” dedi.

“Sepeti genişletmeliyiz”
Türk turizmi olarak arz odaklı büyüdüklerini sonra talebi oluşturduklarını ifade eden Osman Ayık, “Türkiye paket tur pazarı gibi gözükür, paket tur bizi dünyada İspanya ile başa baş giden en iyi yapan iki ülkeyiz. Ama bugün İspanya 80 milyon misafir ağırlarken, Türkiye’ye 45 milyon misafir geliyor, arada ciddi fark var. Bu fark, fark oluşturan, Bilbao, Barcelona gibi yerlerden oluşuyor. Var olan değerlerimizin yanına başka şeylerde ekleyip iyi bir sepet sunarsak, ortalama geceleme başı fiyatlardan tutunda, turist başına harcamalarda son derece bizim bile tahmin edemeyeceğimiz rakamları görebiliriz” diye konuştu.

“Rakamlar derinlemesine analiz edilmeli”
Türkiye’de halan turistlerin kişi başı harcamalarının düşük olduğundan bahsedildiğini anımsatan Ayık, “45 milyon rakamımız var bunun içinde sınır girişleri de var. Seyahat rakamlarının en büyük miktarı komşular arasında olur. Gürcistan’dan Türkiye’ye 2.5 milyon, Bulgaristan’dan 1.5 milyon turist gelirdi. Irak ve Suriye’den yüksek sayılar oluyordu. Bu girişlerde, bu rakamları içine dahil edildiğinde bir çoğu transit turist geçişi gibidir. Aslında bu gelirleri rakamları açıklarken derinlemesine analiz yapmamız gerekir. Bunu yaparsak daha gerçekçi kamuoyunu daha net şekilde aydınlatıcı rakamlar söyleyebiliriz. Türkiye’ye gelen turistin yarıdan fazlası paket turla geliyor. 7,8,9 gün ortalama kalıyorlar. Kişi başı gelir rakamları da farklı şekilde değişecektir.”ifadelerini kullandı.

“Yatay hareketlilik”
Türkiye’nin 1.5 milyon civarında yatağı olduğunu kaydeden Osman Ayık, şöyle konuştu:
“Yeni yatırımların durması doğru değildir. Yatırımların durmaması gerekir. 45 milyon misafir ağırlıyoruz ama 3 noktada toplanmış gibi. Antalya ve İstanbul, yarıda fazla yüzde 60 civarında. Arkasından Muğla, İzmir geliyor, onun dışında başka bir şey göremiyoruz. Yatırım planlamamızı bu mantıkla yapmamız gerekir. Biz artık doğal eşikleri dikkate almamız gerekir. Sürdürülebilirlik kavramı hayatımın en büyük gerçeği olmalıdır Bunu dikkate almamız gerekir. Türkiye’nin her tarafı aslında turizm destinasyonu olabilir.
Kars’taki hareketlilik, Mardin, Gaziantep bir gastronomi destinasyonu olma yolunda hızla ilerliyor. Suriye sorunu çözülürse Hatay gastronomi destinasyonu ve kültürler noktası olabilir. Adana, Mersin yavaş yavaş geliyor. Türkiye’nin aslında bundan sonraki planlamasında yatırımı tüm ülke sathına yayılacak şekilde planlamamız gerekir. Özgün yerel değerlerimiz varsa tek tek ciddi envanter çalışması yapmalıyız. Sürdürülebilirlik ana prensibimiz olmalıdır. Küreselleşme dünyayı küçülttü mesafeleri kısalttı. İnsanlar mobil bir hale geldi. Her şeyi buna göre planlamamız gerekir. Yatırımı Türkiye’nin sadece kıyılar gibi görmemeli, iç bölgeleri de dahil edip yatay hareketliliği ve trafiği yaymalıyız.”

“Geç nesil gelmiyor”
Dünyanın küçülmesiyle, ulaşım ve teknolojik imkanların artmasıyla insanlara erişmenin kolaylaştığını dile getiren Osman Ayık, “Bunları dikkate alarak, tanıtımı bunun üzerine bina etmeniz gerekir. Ama markamız Türkiye’dir, bunu güçlendirecek alt markaları destek olarak yerleştirmemiz gerekir. Türkiye diyorsunuz, İstanbul, Antalya, ama alt noktaları sayamıyorsunuz. Fiziki alt yapımız, insan alt yapımız, profesyonel kadrolara ihtiyacımız var. İnsanlar daha sık aralıklarla, daha fazla seyahat etmeye başladı. Paket turda çok güçlüyüz özellikle Türkiye, 45 yaşın üstündeki insanları Avrupa’dan getirmekte zorlanmıyor, Türkiye’ye sadakat var. Onların çocuklarında o sadakat yok. Yeni nesli kavrayamadık. Önümüzdeki en büyük tehlikelerden biri bu. 30-40 yaş arasındaki insanların birçoğu Türkiye’ye gelmiyor. Bu adamaların çoğu iyi konumlardaki profesyoneller. Bunlara özel bir çalışma yapmamız gerekir. Türkiye’nin lifstyle olabilecek ne kadar değeri varsa bunları öne çıkarmamız gerekir. Bu bizim komple bir dönüşüm içine de giriyor olmamızı gerektirir.”diye konuştu.
Ayık, yerelleşme ve varolan özgün değerlerden utanılmaması gerektiğini belirterek, “Bunu deneyimlemek isteyenlerle buluşturacak ortamı oluşturmalıyız. Seyahat eden insanlar geldiği ülkede alıştıkları standartları arar ama en azından o minimumları sunmamız gerekir. Bun sunarsak bu ülkeden o insanlar gitmez.” dedi.

“Ucuz satmıyoruz, her turist değerlidir
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, Türkiye’de hep ucuz satılıyor tartışmasının yaşandığına değinerek, bu mantığın atılması gerektiğini bildirdi.
Türkiye’nin kitle turizmi ülkesi olduğunu anımsatan Bağlıkaya, “Gelen 40 milyon turistin hepsi zengin olacak diye bir şey yok. Bize her tür gelir gurubundan gelen turist bizim için eşit. 500,100 dolarda, 2 bin 500 harcayanda eşittir. Hem golf, hem kruvaziyer turisti de aynıdır. Nitelikli turisti özlüyoruz, öyle segmentimiz var. Bugün ülkemize çok düşük bütçeli gelen insanlar yarın zengin olarak çok iyi yerin başına geçerek gelebiliyor. Arap turistin diğer turistlere göre harcama kapasitesi yüksek olmasına rağmen alt kültür segmentine koyan yaklaşımlar var. Bunu doğru bulmuyoruz. Bizim için her turist değerlidir. Her turistin ülkemizi görmesi bunu anlatması çok önemlidir. Birazda başka bakalım. Para turist sayısı çok köşeli bir iş. Ülke ekonomisine parasal katkısının yanında çok daha fazla tartışılmaz faydaları var.”dedi.

“Önemli destinasyonları çoğaltmalıyız”
Ucuza satmanın stresi altında olduklarından yakınan Bağlıkaya, “ Daha fazla gelir düzeyi yüksek turistlere yönelik paketler hazırlamalıyız. O segmente göre turizm yapamayız. Eksikliklerimiz vardır, Belek gibi destinasyonları çoğaltmamız gerekir. Ayvalık’ı, Çınarcık’ı,Didim’i,Alanya’yı ne yapacağız. Burada insanlar geçiniyor, oteller, apartlar var. Buna göre dizayn olmuş bir takım müesseseler var. Bizim sıkıtımız bir bölgeye sıkışmış olmamız. Böyle bir çizgiyle turistin diğer taraflara az gidiyor olmasıdır. İspanya’ya turist her yerden giriyor, bizim haritada İstanbul, Antalya,Bodrum bitti. Sıkıntımız bu. Bunu aşmamız gerekir. Turist sayısını geliri arttırmak güzel tabi ki.”diye konuştu.

“50 milyonu yakalayabiliriz”
Kültür turizmiyle ilgili çok çalışmaları gerektiğini ifade eden Firuz Bağlıkaya şöyle devam etti: “ Tatil turizmi açısından bizimle kolay rekabet edemezler. Bizim ülkemizin son 10 yıldaki yaşadıklarını başka sektörler yaşasa ayağa kalkamazdı. 2016’da neler yaşandı 2018 de rekorlar kırıldı. Bunun kıymetini bilmeliyiz. Türkiye’yi, diğer destinasyonlardan daha ucuza satmıyoruz. Bizim turizm camiasında turizm ucuzdur diye bir algı yok. Ana pazarlarımızda halen 3.5, 4 milyon eksiğimiz var. Buna rağmen rekor kırıldı, 2019’da 50 milyon turisti yakalayabiliriz, çok ütopik hedef değil. Zaten 40 milyonu yakaladık, Orta Avrupa’daki 2015 rakamı geri gelse yakalarız. Bu rakamları geri alacağız. Seyahat eden 700 milyon Avrupalı var. Bize gelen 40 milyon tabi ki yeterli değil.”
Bağlıkaya, yollarının uzun ama önlerinin açık olduğuna dikkat çekerek, Şanlıurfa’daki Göbekli Tepe’nin bile ileride milyonlarca turistin ziyaret edeceğini sözlerine ekledi.
Lufthansa Türkiye Genel Müdürü Kemal Geçer, hava yollarının turizmin önemli bir parçası olduğunu vurguladı.
Bugün dünyada önemli turizm destinasyonlarına çok sayıda tarifeli sefer olduğunu aktaran Geçer, “Türkiye’ye dışarıdan sadece tarifeli seferler Türkiye’den hava yollarının var. Onun dışında yabancı havayolu şirketi yok. Talep olmayınca arz da olmuyor.” dedi. Geçer, turisti bir yere çekebilme de destinasyonlarda hikaye oluşturmanın da önemli olduğunu belirtti.