Tohum sektörünün 5 dev şirkete bırakıldığını ileri süren Aile Hekimi Dr. Uzkut, “Genetiği değiştirilmiş tohumların kullanma oranları yüzde 90’lara yaklaşırken, bu 5 şirket ülke topraklarının geri kalan kısmını kan dökmeden işgal ediyor” dedi

Antalya Kent Konseyi Sağlık Divanı Başkan Yardımcısı Doktor Mehmet Ozan Uzkut, tohum sektörü ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tohum sektörünün 5 dev şirketin elinde olduğunu ileri süren Uzkut, “Tohum sektörümüzün neredeyse tamamı beş dev şirketin kontrolüne bırakıldı. Emperyalist devletlerin insanı ve insanlığı kontrol etmekte kullandıkları en eski stratejilerden birisi, insanın temel ihtiyacı olan gıda kaynaklarını tekellerine almak. Bu devletlerin yönetim algısı ve yapısının şirketler üzerinden olduğu bilinmekte. Bu ilkeyle ABD-İsrail öncülüğündeki emperyalist efendiler, dünya gıda sektörünü, özellikle tohum sektörünü dev şirketlerin kontrolüne bırakmışlar. Özellikle son on beş yıldır, beş dev Biotek firması,(Monsanto, Syngenta, Bayer, Dow ve DuPont)kapitalist ekonomik modelleri benimseyen hedef ülkelerin tohum sektörünü ele geçirdiler. Bu beş dev şirket son 15 yılda 200 üzerinde tohum firmasını kontrolüne alarak sağladıkları tekelleşmeyle kalıcı sürdürülebilir yenilenebilir tarımsal eylemlerini ve evrendeki her bir kişinin sağlığını tehdit eder konuma ulaştılar. İşgali planladıkları ülkelerde çıkardıkları yasalarla, çiftçileri kendi şirketlerinin tohumlarına mecbur bıraktılar. Genetiği değiştirilmiş tohumların kullanma oranları yüzde 90’lara yaklaşırken, bu beş şirket ülke topraklarının geri kalan kısmını kan dökmeden işgal ediyor” diye konuştu.

DEHŞET VERİCİ TABLO

Türkiye uzun süredir emperyal tarım ve hayvancılık politikalarının hedefinde bir ülke diyen Uzkut, “Hükümetin mutlak teslimiyetçi politikalarıyla, tohum sektörümüzün neredeyse tamamı bu beş dev şirketin kontrolüne bırakıldı. Ekim 2006’da yasalaşan 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu ile tohum ıslahı yapan şirketlerin hakları düzenlenerek, devlet eliyle ıslahçı şirketlere pazar yaratılması güvencesi sağlandı. Bu arada topraklarımızın çoğu GD tohumların üretimiyle gelişen biyolojik ve kimyasal kirlenme, verim düşmesi ve yerli tohumların da bozulması sorunlarına terkedildi. Yerli tohumuna sahip çıkan çiftçiye ağır para cezalarını da içeren yaptırımlar getirilerek çiftçimize terörist muamelesi yapıldı. Binlerce yıllık geçmişi olan Anadolu tohumları ve toprakları başta İsrail’den getirilen tohumlara ve dev şirketlerine pazarlandı. İsrail bir avuç tohumuyla ülkemiz topraklarında üretilen binlerce kilo ürünü geri almakta; topraklarımızı kirlettiği, çiftçimizin emeğini sömürdüğü de cabası. Gördüğümüz dehşet verici tablo, ülkemiz hükümetinin ABD-İsrail politikalarına insanımızı, çiftçimizi, topraklarımızı, tarım sektörümüzü teslimiyetinin resminden ibaret. İster istemez “tohum” ve “döl” arası çağrışım zihnimize takılıyor. Toplumsal değişimin İsrail tohumdan başlatılmasını manidar buluyoruz” ifadelerini kullandı.

“ÇİFTÇİYİ ENGELLİYORLAR”

Şirketlerin çiftçileri yasal olarak engellediğini de söyleyen Ozan Uzkut, “Bu şirketler, tohumların, bitkilerin ve genlerin patent haklarını ele geçirerek faaliyet alanlarını genişletiyorlar. İlaç sektöründeki gibi.  Bu patentler şirketlere yeni ürünler geliştirmenin ve satmanın tüm haklarını vermekte. Bitkilere ve genlere verilen patentler, ürünün tekelleşmesini sağlıyor ve çiftçilerin yerli tohumları kullanması ve kurtarması yasalarla engelleniyor” şeklinde konuştu.

GÜNDE 2 MİLYON DOLAR

Şirketlerin imajlarını düzeltmek için sosyal sorumluluk projeleri düzenlediğini savunan Antalya Kent Konseyi Sağlık Divanı Başkan Yardımcısı Doktor Mehmet Ozan Uzkut, “Dev şirketlerden en iyi bilineni Monsanto. Ellinin üstünde ülkede faaliyet gösteren, on binlerce çalışanı olan ve borsada hisseleri hızla yükselen bir şirket. 1980’ den itibaren Genetiği Değiştirilmiş (GD) tohum üretiminde dünya lideri ve tam 674 biyoteknolojik ürün patenti kazanmış durumda. Monsanto sadece kendi GD tohumlarının keşfi, üretimi ve patenti için uğraşmıyor, birçok bitki tohumunun patentlerini ele geçirmek için de uğraş veriyor. Öyle ki araştırma ve gelişim için günde 2 milyon dolar harcıyorlar. Biotek devi Monsanto, Orange gazı, Dioksin, sığır büyüme hormonu, genetik değiştirilmiş tohumlar dahil planetin en tehlikeli ürünlerinin üretimine imza atmış. İmajını düzeltmek için birçok sosyal projeyi kullanan şirketin, ürettiği birçok GD tohum ve ürünün hem çevre hem de insan sağlığı için yıkıcı sonuçları bilinmekte” dedi.

HAKLAR İHLAL EDİLİYOR

Çiftçi her yıl GD tohumları satın almak zorunda, tohum toplamak patent haklarını ihlal olarak değerlendirilmekte diye konuşan Uzkut, “Tohum kurtarmaya çalışan her kişinin lisans ücretini ödemesi gerektiği ifade edilmekte. Bu da tabi ki yüksek üretim maliyeti ve azalmış ürün seçenekleri anlamına gelmekte. GD tohumların önemli sorunlarından birisi de yüksek oranda pestisit ve herbisit kullanma gereksinimi, bu da tabii ki üretim maliyetlerini katlamakta. Bu tür ürünlerde bazen tüm hasattın birden çöküşü yanında bu ürünleri yiyen insan ve hayvanlara verdikleri zarar ve zararın maliyetleri de önemli sorunlar” diye konuştu. YAPRAK ÖZER/ANTALYA GÜNDEM ÖZEL HABER